Bölüm 30

29 6 32
                                    

Yemeğe başlamak için çocukların hepsini toplamak savaşmakla eş değer olmuştu. Chris sonunda hepsine en yüksek sesiyle seslenmek zorunda kaldı. Bağırmış oldu ve boğazı acıdı ama bir türlü gelmemişlerdi. Yemeğe oturduklarında mekanın onlar için kapanmış olmasına sevindi çünkü o kadar çok ses vardı ki yanındakini duymak bile zordu.

Chris yanından ağrımadığı çocuklarının iyi yediğinden emin olmaya çalışıyordu. Luna ise ona kendisinin de yemesi için kızmakla meşguldü. Sipariş ettikleri yemek az gelir gibi olduğunda Jungkook restoranın sahibi adama seslendi. "Dowon hyung, bize biraz daha gönder."

Chris oğlan ondan birkaç sandalye uzakta oturduğu için rahat soramadı ve kalkıp arkasına geçti. "Kook, adamın borcundan fazlasını sipariş edersek söyle ödeyeceğim."

"Amca sen hiç endişelenme, ben bu yemekle ona indirim bile yapıyorum."

"Tefeci gibi davranma adama."

"Hiç yapmadım!"

Chris oğlana şüpheyle baktı. Çocuksu bir bağırtıyla reddedince aklına başka türlüsü geliyordu. "Kook, amcacım bu suç."

"Yapmadım dedim ya amca."

"İnanmışım gibi yapıp gideceğim." Oğlanın omzunu patpatlayıp kendi yerine döndü. Kook'un yanında oturan Taehyung çenesini yumruğuna yaslamış ona bakıyordu. "Yaşını öğrenmeden önce polisten kaçtığına emindim."

"Kaçtığım dönemler oldu." Dedi parmağında kalan sosu yalamadan önce. Hiç de bu işlere bulaşmış birinin yüzüne sahip değildi. Ama kesinlikle vücuduna sahipti. "Yakalasalardı başım derde girerdi."

"Başa belasın Kook."

"Teşekkürler Bay Kim, aç ağzını." Yaptığı marul dürümünü onun ağzına iteledi. Alabileceğini biliyordu.

"Baksana Kook veledi." Yoongi hemen karşısında oturuyordu. "Biz seninle iyi anlaşırmışız."

"Hey, sevgilimi neyin içine çekiyorsun?"

"Eskiden olsa anlaşırdık demek istedim." Dedi, suratında memnuniyetsiz bir ifade vardı. Çift görmekten bıkmıştı. Ne güzel evde uyuyacaktı bugün, ne diye getirmişti Minho onu buraya-

"Yoongi hyung, bana tuz verir misin?" Jimin kolunu önünden uzatıp tuza uzanmaya çalışıyordu. Açıkça yapamadığında Yoongi uzanıp verdi çocuğa. "Teşekkürler hyung." Oğlan tuzluğu sallasa da tuz dökülmeyince daha sert sallamaya başladı. Yoongi onu uyarması gerektiğini düşündü. "Öyle yaparsan kapağı düşebilir- evet bundan bahsediyordum."

Dediği kapak açılıp da neredeyse tüm tuz tabağına boşaldığında Jimin dondu kaldı. Gözünün kenarıyla büyük olana baktı. Dudakları düz çizgi halini almıştı. Başını iki yana salladıktan sonra oğlanın tabağını önünden aldı. "Başka bir tane isteyeceğim, tuzluğun kapağını kapat."

"Tamam hyung."

Onun yanında oturan Hongjoong abisi gittikten sonra sırıtan Jimin'e doğru eğilip "Bilerek yapmadıysan Seonghwa bu gece beni eve almasın." Dedi. Jimin onu susturup kendisi kısık sesle güldü.

Herkesin keyfi yerindeydi.

Yemekler yendikten sonra çocuklar oynamak için yine deniz kenarına gitmişti. Tabi ki iki yetişkin onların hemen ilerisindeydi. Onların keyifli bağırmalarını izliyorlardı. Yoongi ve Taehyung onlardan ayrıydı ve kenarda oturmuş küçük olanları izliyorlardı. Hongjoong, Seonghwa ve Minho kendi muhabbetlerine dalmıştı.

Chris ensesinde yine o ürpertiyi hissedince başını çevirdi hızla. Saatlerdir izleniyormuş gibi hissediyordu. Çok fazla çocuk vardı ama onlardan biri olmadığına emindi. Sanki... burada olmaması gereken biri onu izliyordu. Cebindeki telefon çaldığında irkildi. Cebinden çıkardığında arayanı gördü ve ne için aradığını kestiremedi.

BANG FAMILYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin