Bölüm 25

40 7 33
                                    

Chris kollarında iki meleğiyle uyandı güne. Alarmı çalmamıştı. Dün gece kurmadan yattığı için olmalıydı. İşe gitmeyeceği için erken kalkması bile gerekmiyordu ama çocuklar okula gitmeliydi. Başını iki yana çevirip çocuklara baktı. Derin uykuda gibilerdi.

Başını çevirip camdan bakmak istedi ama çekili perdeler pek izin vermedi. Saat kaçtı acaba? Çocuklar küçükken yaptığı gibi yapıp yavaşça kollarını çekti ve yatakta sürünerek kalktı. Masadaki telefonunu alıp camın önündeki koltuğa gitti. Saat sabahın beşiydi. Derin uyuduğu için miydi, erken uyanmakta zorlanmıştı. Telefonuna gelen bir mesajı gördü. On dakika önce gelmişti.

'Uyandığında bana yaz, evden kaçmak için son bir saatim.'

Chris kadının mesajına sessizce güldü. Babasına yakalanmadan kaçmak için erkenden kalkmıştı! Hızlıca yazıp gönderdi uyandığını. Gidip kahvaltı hazırlamak geldi aklına. Çocukların uyanmasına daha vardı, okula gitmeden düzgün bir şeyler yerlerdi en azından. Alarm kurup telefonunu odada bıraktı. Aşağı indiğinde ne hazırlasam diye düşünmeye başladı hemen.

***

Chris mutfağı savaş alanına çevirmeyi başarmıştı yarım saatin içinde. Bunun iki nedeni vardı. Bir, panikledi, ne yapacağını bilemedi. İki, aklına gelen her şeyi yapmaya başladı. Sonuç olarak yine bir orduya yetecek kadar yemek yapmıştı. Ama mutfağı temizlemek için de ordu lazımdı.

"Abarttım mı acaba?" diye durup düşündü. Elinde hala tahta bir kaşık vardı. Gözü fırının üzerindeki saate kaydı. Mesajını aldığında evden çıktıysa birazdan burada olması gerekiyordu. Elindeki kaşığı indirip kendini temizlemeye girişti.

Evin kapısı çaldığında ise panikledi. Mutfağı bu halde görmemeliydi! Yine kadını bekletmek istemediği için hızlıca kapıya gitti. Beklemeden açtı. "Hoş geldin... Lu-luna?" kapıyı bırakamadı. Olduğu yere çakıldı aslında. Nefesi çoktan boğazına düğümlendi ve kafasının içindeki sesler yine çığlar attı, ona güldü.

"Christopher, ben geldim."

Chris başını iki yana salladı hızlıca. Kapıyı kapatmak için ittiğinde kadın çantasını araya sıkıştırdı. Chris bedenindeki kuvvetin gittiğine şahit oldu saniye saniye. Kapının ardındaki kadın yine konuştu ve Chris daha fazla güç kaybetti.

"Beni özlemedin mi sevgili eşim? Ben seni ve çocuklarımızı çok özledim."

Hayır. Git buradan.

"Neden telefonlarımı açmıyorsun?"

İstemiyorum seni burada. Git!

"Jeongin'im nerede? En çok onu özledim. Senin, benim ve..." Sus! Konuşma! "Ağabeyimin oğlu şimdi kocaman olmuş olmalı."

Chris kontörlü kaybetmenin eşiğinde gibi hissetti. Bacaklarındaki gücü kaybetti. Kapının önüne düşmemek için kendini sıkıyordu. Gözleri dolduğunda ise ağlamanın sınırında olduğunu anladı. Bu hale gelmekten nefret ediyordu. Tekrar yaşanmasın diye çok uğraşmıştı. Yine kendini savunamıyordu ona karşı.

"Aç kapıyı Christopher!" kadın bağırıp kapıyı iteledi. Chris geriye sendelediğinde kapı açıldı. Yüzünde başkalarına acı vereceğini haykıran bir gülümseme vardı. Chris'in yıllarca yüzünde gördüğü o gülümseme. Geri geri giderken kadın üzerine geldi. Etrafa bakarak girdi eve. "Yeni eviniz çok şirin. Eskisinden neden taşındınız? Çok daha büyüktü."

"D-defol gi-git evimden!"

Kadın ona sinirle baktı. Yüzünün şekli bir anda değişti gibi adımları da sertleşti. "Benimle böyle konuşmayacağına dair anlaşmıştık Christopher!" o yaklaştıkça Chris geriye kaçtı. Merdivenden gelen sesleri duyana kadar.

BANG FAMILYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin