Bölüm 21 "BAHÇEM"

69 27 0
                                    

     Okulun ilk günü ve ben sabaha kadar uyumadım. Arada bir geçen içim, gördüğüm Ayazlı ve erotik rüyalarla doluydu. Her seferinde irkilip rüyaya geri dönme isteğime engel oldum. Rüyamda bile hak etmiyor beni çünkü. İlişkiden korkmak ne be? Kaç yaşında adamsın. Hayır bir de o şekilde bir kalkışı vardı ki bana ne yaptım acaba diye düşündürttü. Ama beyimiz sadece ilişki yürütmeyi bilmiyormuş. Sanki ondan böyle bir şey istedim. Hayır istesem bile ne oldu hani doğaçlamaya? Asıl bunu istemeyen, isim koymayalım diyen ben değil miydim? Kendisi bana yürümedi mi yani? Yakasına yapışıp evlen benimle demişim gibi davranıyordu. Beni üzmek o kadar kolay olsa, hayatta kalamazdım be.

Madem öyle iş bulana kadar kalırım, sonra evini alsın başına çalsın. Ama çocuk gibi iki güne bir evi terk edemem. O yüzden bu sefer yaparsam geri dönmeyeceğim. Zaten param da yok.

Telefonuma baktığımda kaç mesaj arama var artık bakmadan kapattım. Sabaha kadar benimle birlikte uyumadığı her halinden belliydi çünkü dakikada bir mesaj ve arama vardı. Tabi ki hiçbirini cevaplamadım.

Duş alıp kendimi harika hissedeceğim kadar şık giyindim. Siyah bir şort etek üstüne kolları sıfır, balıkçı yaka beyaz bedenimi saran bluzumu geçirdim üzerime. Çakma converselerimle harika uyumlu olmuştu. Okulun ilk günü paspal olmayacağım diye kendime bir sözüm vardı. Damla'nın baka bıraktığı makyaj malzemeleriyle makyaj bile yaptım. Saçlarımı saldım ve ucuz olsa da bana yakışan parfümümü sıktım. Aynadaki aksimi gayet beğendiğime karar verince bir not defteri, kalemi sırt çantama attım ve yola koyuldum. Yürüme mesafesindeki okula şükürler olsun.

Asansöre binerken Ayaz asansöre koştu ama sadece içindeki beni gördü. Açmaya yetişemedi. Diğer asansör gelecekte. Ayaz binip inecekte nerden baksan 10 dakikam vardı. Bende asansörden inince hızla okul yoluna doğru ilerledim. Tek umudum kenardan gidip beni görmemesini dilemekte. Elimden geldiğince hızlı adımlarla ilerledim. Okul yürüyerek 15 dakika sürüyordu. Hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Okul uzaktan görünce derin bir nefes aldım. Ama o sırada korna sesleri ile arkaya dönmeme neden oldu. Ayaz beni görünce arabayı orta yerde bırakmış yanıma yürümeye başlamıştı. Arabayı bıraktığı yerde bir kuyruk oluşsa da o bunu umursamadan arkamdan yürümeye devam ediyordu. Hem de korna seslerine rağmen. Ama bu durum Ayaz'ın umurunda değil gibi görünüyor olmalı ki peşinden gelmeye devam etti adamı kaç kere söylediğini bilmiyorum ama hepsinde duymamazlıktan geldim. En sonunda kolumdan tutup beni kendisini dinlemeye zorladı.

"Beni dinlemen gerek."

"Öyle bir zorunluluğum asla asla ama asla yok şimdi bırak kolumu." hızlı kolumu çektim arkamı dönüp yürümeye devam ederken tekrar beni tuttu.

"Lütfen beni dinler misin?"

"Kibar olunca seni dinleyeceğimi mi sandın bırak diyorum." Ben yürümeye devam ediyor, ama o peşimden gelmeyi bırakmıyordu. Okula geldiğimizde durdum.

"Peşimi bırak diyorum okula gireceğim."

"Beni dinlemezsen okula girmene izin vermem."

"Senden izin aldığımı nereden çıkardın? Saçma sapan davranmayı bırak. Artık çocuk değilsin. Şimdi müsaadenle yetişmem gereken bir dersim var."

"En azından akşam bana bir zamanını ayır ki konuşa bilelim. Lütfen Özüm."

Bana ağlamak üzere olan bir köpek yavrusu gibi bakıyordu. O kadar sevimli duruyordu ki hayır demem mümkün değil gibiydi ama bu kadar hızlı su koy verirsem beni ciddiye almayacaktı. Yaptığı şeyin bedelini ödemek zorundaydı. Bu da burnunu iyice sürtmekten geçiyordu. Burnunu sürtmek kelimesinin anlamı da hemen affetmeyi içermez. Yapmam gereken ne kadar yanaklarını sıkıp öpmek de olsa ona hayır demekti. Şimdi bunu yapmazsam, ilerdeki kim bilir başıma daha neler gelir.

ATEŞİ GÖRDÜM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin