Her şeyin yolunda olmasına rağmen kalbinizde hep bir eksiklik hissettiğiniz oldu mu hiç? Böyle ben buradayım ama ne olduğumu bulamazsın, o yüzden benimle yaşa diye bağıran, tam kalbinizin ortasına oturmuş bir boşluk. En mutlu anınızda bile sizi hep eksik hissettiren. Benim oldu. Aslında hiç sahip olmadığınız şeyleri özlememeniz gerekir ama ben özledim. Annemi. Beni doğururken ölen, öpemeden, bir kere olsun koklayamadan ölen annemi çok özledim. Bende bıraktığı boşluksa hep kendini hissettirdi. Hiç görmediğim annemin kalbimdeki o boşluğu hep benimleydi. Şimdi olduğu gibi. Bizi ayıran kader onun eksikliğini, babam sandığım o adi adamın her tokatı ile ruhumun en derin köşelerine sakladı. Ne tamamen kaybedeceğim kadar derine ne de bulabileceğim kadar yüzeye.
Hayatım olabildiğine sıradan olduğu bu üç ayda ilk dönem bitip, iki haftalık tatil sürecine girdik. Hızlıca toparladığım vize ve final sınavlarından sonra tabikide okuldaki en yüksek not ortalamasına sahip olarak ilk dönemi bitirdim. Geçen bu üç ay boyunca Ayaz ayrı kaldığı işlere gömüldü, Damla derslerden kafasını dahi kaldırmadan çalıştı ki buna rağmen ortalaması mükemmel değil, bense babamla birkaç akşam yemeğiyle aramızı bulmaya, annem hakkında birkaç şey öğrenmeye ve bolca çalışmaya devam ettim. Bu arada da okuldaki tek arkadaşımdan sıkça yardım alarak bu kadar yüksek not ortalamasına sahip olduğumu da inkâr etmeyeceğim. Bazen bilerek benden düşük aldığını düşünsem de bunu ona asla itiraf ettiremedim.
Tolgayla Ayaz tabikide tanıştılar ama Ayaz'ın onu hala çok sevmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ne yaparsam yapayım olmadı ama Tolga beni mahcup edecek tek bir yaklaşımda da bulunmadığı için hala arkadaşlığımız devam ediyor diyebilirim. Okuldaki tüm vaktimizi birlikte geçiriyoruz. Yemek yerken, ders aralarında ve tabi ki ders süresince. Onu hiç sahip olmadığım erkek kardeşim gibi görmeye başladım. Oda bana aksini hissettirecek hiçbir şey yapmadı tüm dönem boyunca. Ayaz bu kadar zamanı onunla yan yana geçirmemden hoşlanmasa da Koray'la çıktığı bazı gecelere onu da götürdüğünü bileceğim kadar güvendiğini söyleyebilirim. Bu arkadaşlığımızdan Ayazdan daha fazla rahatsız olan birisi varsa oda çiçeğim böceğim Damla'm. Ondan sonra bir arkadaş bulmam onu kıskançlığın nirvanalarına çıkardıysa da onunla tanışıp çıktığımız birkaç buluşmada sohbet edince ön yargılarından biraz da olsa kurtuldu. Çünkü ona kalsa hayatımıza giren herkes bizim arkadaşlığımızı bozmak istiyor. Ne kadar komik değil mi? Bunu diyen kız bu arada okulda yaklaşık 4 kişilik bir kız grubu kurup bütün vaktini onlarla geçiriyor. Göz devirmemek elde değil.
Geçen sakin birkaç aydan sonra tatilin ilk sabahına Ayaz'ın kollarında uyanmak kadar beni mutlu edebilecek tek bir yer yok. O yüzden yüzümdeki kocaman gülümsemeyle kapalı gözlerini süsleyen o hayran kalacağım kirpikleri severken, birden aralanmalarıyla irkilmeme engel olamadım. O kadar dalmışım ki hareli kahveleri görmek beni şaşırttı.
"Sen çok mu aşıksın bakim bana sincap?"
"Onu da nereden çıkardın bakalım sen? Sadece kirpikler üstüne bir tez yazma niyetindeyim ve bu kirpikler üzerine emin ol ki masterımı tamamlarım." Yüzümü iyice ona yanaştırmam ve söylediğim sözler onu memnun etmiş olmalı ki tutku dolu bir öpücükle cevaplandım. Bu adam benim aklımı başımdan alıyor ve ben başımda olmayan akılla gezmeye fazlasıyla alıştım.
Yatakta geçirdiğimiz bolca cilveleşmeli zamandan sonra her zamanki gibi ben buradayım diyen açlığımın sebep olduğu karın guruldamam, bu anı bozup bizi sıcak çarşafların arasından kaldırdı. Damla'nında Korayda olduğunu bildiğim için telefona sarılıp ona mesaj attım. Birlikte vakit geçirmeye iyice alışmıştık.
"Kıvırcık günaydın. Uyandıysanız hadi bir şeyler yiyelim."
"Sen hazırlarsan neden olmasın?"
![](https://img.wattpad.com/cover/356303830-288-k61795.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİ GÖRDÜM +18
RomanceYa yanağımdaki yaşı silmesine izin verecektim ya da arkamı dönüp çekip gidecektim. Her bir hücrem onu özlüyordu. Onu arzuluyordu. Bilmediğim bir çok hissi bana yaşatan o esmer adam. Güzel ellerini vücudumun her yerinde düşünürken bile yanaklar...