Bölüm 33 "TESADÜF"

48 28 0
                                    

     

HERKESE SELAM ÖNCELİKLE BU BÖLÜMDEN İTİBAREN ARTIK 2. KİTABA GEÇTİK DİYEBİLİRİM. BURAYA KADAR OKUYAN BÜTÜN OKURLARIMA KOCAMAN VE ÇOKÇA KALP GÖNDERİYORUM. HEPİNİZİ ÇOK SEVDİĞİMİ UNUTMAYIN OLUR MU :)

Tekrar kendime geldiğimde başımda kimse yoktu. Tek kişilik bir odada olduğum belliydi. Elimin altına sıkıştırılmış bir buton vardı. Kaldırıp baktığımda bunun hemşire çağırma butonu olduğunu anlamıştım. Yeşil düğmeye basıp birinin gelmesini bekledim. Ağrı eskisi gibi değildi ama varlığını belli edecek kadar da vardı. Elimi oraya götürdüğüm anda göğsümden kalınca bir hortum indiğini gördüm. Bedenime dikilerek sabitlenmişti. Hareket edemiyordum. Ne kadar zaman geçtiğini neler olduğunu bilmem lazımdı. Birkaç saniye sonra gelen kırklarında olduğunu düşündüğüm hemşire bana bakıyordu.

     "Güzellik uykun bitti demek Özümcüm." dediğinde ona sadece gülümsedim sonra "Ne oldu?" dediğimde bana tekrar cevap verdi. "Sen vuruldun, ameliyat oldun ve şu anda yoğun bakımdasın. Yakının kapıdaydı. Çağırmamı ister misin?" dediğinde ben kim olduğunu merak ederken kafamı evet anlamında salladım. Koray, Damla, Ayaz her şey yavaş yavaş zihnime akıyordu. Ben olanları hatırlamaya çalışırken mavi bir gömlek, bone ve maskeye sarılı uzun boylu, gözleriyle beni kendine aşık eden adam tam karşımda duruyordu. Gözlerinin altı mor, içi ise kıpkırmızıydı. Günlerdir uyumamıştı kesin. Omuzları çökmüş halde bana doğru yürüdü. Bense ona gülümsedim. Beni gülerken görmek ona daha fazla acı veriyordu sanki.

     Yanıma yaklaşıp elimi elinin içine hapsetti. "Özüm. Seni çok seviyorum." duyduğum sözler kulağımı sağır etti. Kalbim bir anda deli gibi atmaya başladı. O anda dünyada bundan daha önemli hiçbir şey olamazdı. Duyduklarım doğru muydu yoksa ben aldığım yüksek doz ilaçlardan dolayı halüsinasyon mu görüyordum? İlk seni seviyorum kelimeleri bir hastanenin yoğun bakımı odasında ondan bana doğru aktı. Bense cevap veremedim. Gözümden akan yaş damlası öylece boynuma doğru akmaya devam ederken Ayaz devam etti.

     "Seni o kadar çok seviyormuşum ki ölmek istedim. Sen bu duvarların arkasında ölümle mücadele ederken ben sana yaşattığım bu şeylerden dolayı sadece ölmek istedim.

     "Ayaz saçmalama. Sen bir şey yapmadın. Ölüm falan konuşmak istemiyorum. Benden kurtulacağını düşünmen çok aptalca" derken gülmeye çalıştım ama o asla bana karşılık vermiyordu.

     "Yapma şunu." dedi sert bir şekilde. "Yaşadığın olayı küçük bir şeymiş gibi göstermeye çalışma. Kendimden daha fazla nefret ediyorum." bu sefer onun gözündeki damla boynuna süzülmeye başladı.

      "Seni seviyorum." bu cümleye sıkıca sarılırken ağzıma çok yakıştığını düşündüm. Biz iki sorunlu ruh olabilecek en romantik anda olmasa da sevgimizi birbirimize söylemiştik. Artık o benim yaralı olduğumu biliyor, tüm eksiklerime rağmen beni seviyordu. Bende onu seviyordum. Ağzımdan çıkanları duyar duymaz kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Gözlerinden bana doğru ışıklar saçıldı sandım bir anda. Öyle güzel bakıyordu ki o güzel gözler bana kalbim ısındı. Hayat her zaman adil değil. Şimdi de adil değil. Yarın da olmayacak. Ama bildiğim bir şey varsa oda şu. Ayaz dışında ne oldu bitti artık umurumda değil.

     "Seni bırakıp gitmeliyim aslında. Başına beladan başka bir şey getirmedim. Bunu yapacağımı kendime ne zaman söylersem söyliyeyim her seferinde erteleyecek başka bir bahane oluyor ellerimde."

     "Sana dediğim gibi. Benden kurtulacağını zannediyorsan, hele ki söylediğin şeyden sonra buna asla izin vermeyeceğim." Derken tuttuğum elini biraz daha sıktım. Sıktığım bu eli de bırakmayı asla ama asla niyetim yok. Başımıza ne gelirse gelsin, ne yaşamış olursak olalım, ben yollarımı her seferinde ona çıkarmayı bir şekilde başaracağım. Hemde her seferinde...

ATEŞİ GÖRDÜM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin