Bölüm 26 "İNTİHAR"

47 27 2
                                    

          Ayaz'ın ablası koltukta yatmış elinde bir ilaç kutusu tutuyordu. Baygın gibiydi belki de ölü. Hayır hayır hayır olamaz. Bugün olamaz. Tam bugün annesinin yasını hatırlamışken olamaz. Allah'ım ne olur bir şey olmuş olmasın. Derken aceleyle yanına koştum. Ayaz kitlenmiş halde kapının girişinde durmuş öylece dikiliyordu. Şok geçiriyordu. Acilen bir şeyler yapmalıydım. Önce birkaç tokatla kendine getirmeye çalıştım. Ama gözlerini açmıyordu. Kulağımı ağzına yaklaştırınca aldığı küçük nefesleri duymuştum. Hala kitlenmiş halde Ayaz bana bakıyordu. Yapabileceğim tek şeyi yaptım ben de. Korayı aramak.

     "Hemen geri gel acil Koray çok acil." derken Ayaz'ın bir yardımı olmayacağının bilincindeydim. Bir şekilde Berrak uyan, aç gözlerini deyip duruyordum. Aradan geçen bana asır gibi gelen birkaç dakikadan sonra Koray eve daldı. "Ne oluyor lan" telaşlı bir sesle hemen bana doğru yanaştı. Şükür ki anahtarı vardı. Ben ona heyecanla anlatırken o el bileğine üç parmağıyla bakıyor, nefesini kontrol edip, telefon ışığıyla göz bebeklerine bakmaya çalışıyordu. Bu sürede çoktan ambulansı aramıştı. O gelince ben nefes almış gözyaşlarımı bugün tekrar akıtmaya başlamıştım bile.

       Bu sırada kalkıp Ayaz'a doğru ilerledim. Onunla gelmeseydim ne olurdu diye aklımdan geçiriyordum o anda. Sakince "Ayaz o iyileşecek. Merak etme tamam mı? Ama şu anda sana ihtiyacı var. Hem de her şeyden çok. Lütfen ona dön." dediğimde gözlerini kırptı. "Ona dönmek zorundasın lanet olasıca!" diye bağırdığımda bana bakmayı başarmıştı sonunda.

     Düz bir sesle "Koray yaşayacak mı?" diye sordu. Duygudan yoksun bir sesti. Koray şok halinde Ayaz'a baktığında cevap veremedi. Biraz zaman sonra ambulans geldi. Berrak'ı sedyeyle indirip ambulansa yerleştirdiler. Bizde Koray'ın arabasına geçtik. Ayaz bu sırada ne bir gözyaşı ne de bir duygu ifadesi göstermemeye devam ediyordu.

     Babasını aradığında bile "ablam intihar etti. Biz hastaneye gidiyoruz konum atarım." deyip kapatmıştı. Bu nasıl olur? Nasıl bu kadar saçma davranabilir? Gerçek duyguları bu olmaz diye düşünüyordum. Şoktaydı kesin ama kesin şoktaydı.

     Koray hiç durmadan iyi olacağıyla ilgili şeyler mırıldanıyor, bu arada hiçbir trafik kuralına uymadan arabayı sürüyordu. Bense kaza yapmadan hastaneye varabilmeyi düşünmekten başka bir şey geçirmiyordum aklımdan. Daha yeni tanımış olsam da sorunlu bir kadın olduğunu anladığım Berrak bu kadar ne yaşıyor olabilir diye düşününce, bu sadece anladığım üzere buz dağının görünen parçasıydı. Ama Ayaz'ın her şeyini zamanla öğrenmek zorundaydım. Yüzme bilmeyen ben bilmediğim derinliklere kolluksuz atlamış gibi hissediyordum kendimi.

     Hastaneye vardığımız da Berrak çoktan kırmızı alana alınmış, midesi yıkanmış serumları takılmıştı. Doktor ise ben kardeşiyim dediğinde Ayaz'ın tepkisizliğine bakakalmış ve durumunun iyi olduğunu, midesini yıkadıklarını ve birkaç güne bir şeyi kalmayacağını ama onu psikiyatri servisine yatırmak zorunda olduklarını anlatıyordu. "iyi olacak değil mi?" diye doktora tekrar soran Ayaz'a doktor "evet hiç merak etmeyin" deyince Ayaz olduğu yere dizlerinin üstüne çöktü ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.

     Hayat ne kadar da acımasızdı. Asansörde birkaç dakika önce sarsılarak güldürdüğüm adam olanlardan sonra dağılmış, şimdi dizlerinin üstünde o küçük erkek çocuğu gibi ağlıyordu.

     Ben sonunda duygularını aktardığı için sevinirken doktora teşekkür edip dizlerimin üstüne çöküp ona sarıldım. Koray direk doktorla bir şeyler konuşmaya gitmiş eksik bir şeyin yapılıp yapılmadığını kontrol etmek için uzaklaşmıştı. Biz ise acil servisin ortasında dizlerinin üstünde birbirine sarılı bir şekilde duruyorduk. O ağlıyor ben bu sefer sarsılan omuzlarını okşuyordum.

ATEŞİ GÖRDÜM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin