Yanaklarım alev alıyor duyduklarım karşısında. Onun söylediği her kelime beni yakıyor anlamadım ben bu işi. Ne düzgün bir cevap verebiliyorum ne susmayı başarabiliyorum. Ama olmayacak duaya da âmin demek saçmalıktan ötesi olmaz. Bu işin sonunda pis üzüleceğim. O yüzden karşı koymak en doğrusu.
Çakır keyif dedikleri şeyi yaşıyor olmanın gülünçlüğüyle, alkolün kanımda gezerken pompaladığı cesaret beni daha iddialı konuşmalara sevk etti. "Ayaz söylesene burslu bir öğrenciyle planladığın şey ne? Hem de ufaklık olarak gördüğün bir öğrenciyle." Masaya doğru eğilmiştim. Sağ elimin avucuna çenemi dayamıştın. Cayır cayır yanan bedenim, onu arzuluyordu. Daha önce hissetmediğim şekilde hissettiriyordu.
Bu edepsiz halim Ayaz'ı da etkilemişe benziyordu. "Beni yiyecek gibi süzüyor, hızlı nefes alıyordu. Bu durum gözümden kaçmamıştı. Gözlerini benden ayırmadan "Plan yapmak şart mı? Doğaçlama olmuyor mu?" dediğinde bunun ne gibi bir teklif olduğunu asla ama asla anlamadım. Bu sefer kafama göre bir anlam yüklememeye söz verdim. O istediğini yapıyorsa benimle, dilediği gibi konuşuyorsa benim de buna hakkım olmalı ama değil mi?
Hayatında hiçbir zaman doğaçlama yaşamayan bir kız olarak benden, her şeyi akışına bırakmam isteniliyordu. Anlamını bilmediğim bir durumu, öylece ne olacağını bilmeden yaşamam gerektiği söyleniyordu. Hayatı boyunca bir amaç için, sabit bir plandan şaşmadan yaşamak durumunun tam zıttıydı bu istenilen.
"Bana doğaçlama öğretilmedi." diyebildim. Bilmediğim sularda yüzmek çok korkutucu geldi bir an bana. Sonunda hüsrana uğramak da var sonuçta.
"İlk şarabını birlikte içtiğimize göre, birçok ilki birlikte yapabiliriz. Buna doğaçlama yaşamayı da eklesek mesela?" Sesinde çekiciliğin yanında, farklı bir ima vardı. Ama hey bu beni rahatsız etmedi. İlk gecemi onunla geçirmemden bahsettiğine emindim. Sonuçta bir gün bunu biriyle yaşayacaktım. Evlilik gibi bir planım hayatım boyunca olmadı. Ben sadece özgür güçlü bir kadın olmak istiyordum. O zaman neden o olmuyor ki düşüncesi bana mantıklı gelmeye başlamıştı.
"Hayatımda ilişki istemiyorum." dedim kesin bir dille. Beni hayallerimden uzaklaştırabilecek bir olayın içine asla giremezdim. Bu cümlemin onu şaşırttığı açıktı ama bozuntuya vermemeye çalışıyordu. Reddedilmişti.
"İsimler koymasak, dedik ya doğaçlama diye işte böyle başlayabiliriz. Bir arkadaşlık başlattık aramızda bakalım nasıl ilerliyor?"
Kocaman bir yalan söyledim karşımda duran bu taş gibi adama. Hem de altından kalkamayacağım bir yalan. İlişki istemiyorum dedim hem de ona deli gibi çekilirken. Kendime haksızlık yapmaya devam ediyordum. Her zaman bunu yaptım. Hep kendimi suçlamak benim için daha kolay oldu. Ama bu durum artık mutsuz hissettiriyordu. Evet bir hayalim, ideallerim vardı ama bu sevilmeyi istemediğim anlamına gelmez değil mi? Her kadın gibi sevilmek, sevmek, istenmek, arzulanmak benim de istemeye hakkım olan şeyler.
Çektiğim rezilce yıllardan sonra, artık yüzümün gülme vakti gelmedi mi? Karşımda açıkça benimle ilgilenen bir adam var. Yetmiyor gibi bu adama bayılıyorsun. Eksik parçan belki de ondadır Özüm.
Sadece mutlu olmaya çalışsan, kuşkularını bir kenara bıraksan harika olacak. Denemekten zarar gelmez.
"Deneyelim bakalım Ayaz Bey." derken gülümsememin arkasına sinsi bir ciddiyet eklemiştim. Umarım farkına varır da yaşanacak şeyler ikimizin açısından da hüsrana sebep olmaz.
"Bey gelirse ufaklıkta gelir ona göre." deyip burnumu sıktı. Bazen gerçekten kendimi 10 yaşındaki bir kız çocuğu gibi hissettiriyordu. Onunla geçirdiğim dakikalar o kadar hızlı akıp gitti ki. Aslına bakarsan ikimizde derin konuları açmadan, hava su muhabbeti yapmış, zaman zaman birlikte gülümsemiş, birbirimize takılmıştık. Saatin nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Çoktan 11 olmuştu bile. Derken telefonum çalmaya başladı. Çantamdan telefonumun sesi geldiğinde hala gülümsüyordum. Dönüp çantamı açıp telefonumu çıkardığımda ekranda o yazıyı gördüm. Baba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİ GÖRDÜM +18
RomansaYa yanağımdaki yaşı silmesine izin verecektim ya da arkamı dönüp çekip gidecektim. Her bir hücrem onu özlüyordu. Onu arzuluyordu. Bilmediğim bir çok hissi bana yaşatan o esmer adam. Güzel ellerini vücudumun her yerinde düşünürken bile yanaklar...