Bölüm 35 "TATİL"

35 25 0
                                    





     Yemeklerimizi sipariş etmiştik. Sessizce. Ona baba dediğim an oda aynı benim şekilde dağılmış ama sonrasında öfke dolmuştu. Bunu gözlerinden, sıkmaktan beyazlayan parmak boğumlarından o kadar iyi anlamıştım ki. Öfkesinin bana değil de bizi ayıranlara olduğunu çok net biliyordum. Çünkü bende en az şu anda onun kadar öfkeli hissediyordum. Bizi bu hayata itenlerin hepsinin cezasını kendi ellerimle verebilirdim. Benden çalınan baba sevgisini, her kim yaptıysa ellerimle öldürebilirdim. Yemek boyunca tek kelime etmedik. Hiçbirimiz.

     Sonunda kahvelerimiz gelince babam aramızdaki sessizliği bozan oldu.

     "Ben çok seviyordum." tüm dikkatimi ona yönelttim. Sözünü kesmeden sadece ağzından çıkacaklara odaklandım.

      "Anneni. Öyle çok sevdim ki bunu bu kadar zamandan sonra bile hala tam burada hissediyorum" derken kalbine koyduğu yumruk şeklindeki eli titriyordu. Gözüme dolan yaşları geriye itmeye çalışsam da olmadı. Bir damlası benden izin dahi istemeden yanağıma oradan boynuma aktı.

     "Annen küçüktü ama aramızdaki yaşa ya da herhangi bir farka takılmadı. Benim işim o zamanlarda da aynıydı." bu itiraf onu üzmüştü. Bakışlarını avuçlarına yönlendirip anlatmaya devam etti.

      "Herkes tanır, bilirdi. Beni de yaptığım işi de. Ben de saklamaya gerek duymazdım. Annene arada sırada mektup yazar, bakkala, çarşıya gittiği her anı kollardım. Arada bir Murat Köprüsüne giderdik. Ben onu kaçıracaktım. Bana vermezlerdi. Tam da bu dönemlerde baban musallat oldu annene. Sürekli annesini babasını yolluyordu dedenlere. Onlarda anneni evlendirme kararı aldılar. Biz de kaçmaya karar verdik. İstanbul'a gelecektik. İşler iyi gidince buralarda da kendime kapı bulacak kadar para da biriktirdim. Sonra annenle bir gün sözleştik. Onu her zaman beklediğim sokakta bekledim. O gece biz Bingöl'e kaçtık. Bir arkadaşım bize temiz bir ev ayarlamıştı. Burada biraz kalıp sonra İstanbul'a gidecektik. Her şey bir hafta sonra, eve geldiğim oldu. O yoktu." artık oda gözlerinden akan yaşları bırakmıştı.

     "Bir mektup yazmıştı. Ben vazgeçtim. Dönüyorum peşimi bırak. Sakın geri gelme." derken bana bir kâğıt uzattı. Açıp baktığımda söylediği cümleler yazılıydı. Yazılıydı ama cümlenin sonu üstüne su damlayınca dağılması gibi dağılmıştı. Belli ki annem bunu yazarken gözyaşını tutamamıştı.

     "Bunu ağlayarak yazmış belli. Bu onu terk etmen için yeterli değil." dediğimde sesimdeki isyana engel olamadım.

     "Bende zaten aynısını düşünüp hemen Muş'a geri döndüm. Birkaç arkadaşım vardı. Dedenle, babaları arkadaştı. Onları buldum. İşin gerçeğini öğrenmek için. Sonra öğrendim ki Murat annenle bizi hep takip ettiriyormuş. Sonunda da kaldığımız yeri bulup anneni benim yokluğumu fırsat bilip kaçırmış. Dedenlere teslim etmiş. Olay böyle olunca annenle kimse evlenmezdi Özüm. Bizim oralar o zamanlar böyleydi. Annen benim helalim olmuştu. Bana vermek zorundalar diye düşünüyordum ama Murat bunu sorun etmemiş ve dedeni ikna etmiş. Annene kafayı takmıştı. Dedende o hafta Muratla evlendirdi onu. Anneni dışarı salmadılar. Bakkala bile. Tek bir fırsatım olsaydı onu kaçırmak için yapardım. Kapılarından ayrılmadım günlerce. Sonra onu gördüm bir gün çamaşır asarken. Karnı büyümüştü. O zaman anladım. Sen ve o. benim her şeyim olacaktınız. Anneni ne yapıp edip seni doğurmadan o evden almalıydım. Sadece arada camdan, bazen de çamaşır asarken görüyordum onu. Oda beni. Bakıştığımız birkaç dakikadan fazlasını yapamadık. Doğuma gittiğini öğrendiğimde hastane kapısına öleceğimi de bilsem giderdim. Gittim de. O adi herif beni vurdu." sonunda cesaretini tekrar bulmuş olacak ki bana tekrar baktı. Kaşları çatık, gözleri kıpkırmızıydı. Benim de ondan kalır yanım yoktu.

     "On gün sonra gözlerimi açtığım da yoğun bakımdaydım. Hastaneden ayrıldığımda ilk iş sizi öğrenmek için mahalleye geldiğimde dünyam başıma yıkıldı. Bana senin de onun da öldüğünü söylediler. İnanmadım. Hastane evraklarında da bu yazıyordu. Özüm siz ölmüştünüz. O Murat pezevengi annenin ölümünden sonra o gün ölen başka bir bebeğin dosyasını almış olmalı. Bilemiyorum. Bunu nasıl yaptı bilemiyorum. Sen onun bile değildin." aklı karışmış gibiydi.

ATEŞİ GÖRDÜM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin