Şarkı: Kendimden Hallice - Böyle GitmeMedya: Azat ile Asya'nın son sahnede sarılışlarına benzer bir görüntü.
Keyifli Okumalar....
_____________________
Esneyerek masada ki yerime oturdum. Kahvemi tazelemeye gitmiştim. Kütüphanenin bahçesinde oturmuş kendi halimizde ders çalışıyorduk. Büyük bir masa seçmiştik bu yüzden çünkü biraz kalabalıktık. Seçtiğimiz masada yedi sekiz sandalye daha boşluk vardı ama kimse oturmuyordu. Tek başına gelenler genelde içeride, grup halinde gelenler ise bahçede oturuyorlardı çünkü konuştukları zaman diğerlerini rahatsız etmek istemiyorlardı.
Tüm kadro toplanmıştık. Fizik çalışmaktan uykum gelmişti. Yanımda oturan yakışıklı çocuk da tarih çalışıyordu. O yakışıklı çocuk sevgilim oluyordu. Elimde ki diğer kahveyi de onun önüne bıraktım. İhtiyacı var gibiydi. Teşekkür dolu bakışları bana dönünce göz kırparak önüme kahvemden bir yudum alarak önüme döndüm ve çalışmaya kaldığım yerden devam ettim.
Bugün hafta sonuydu ve akşam operasyona başlayacaktık. Planı çocuklara anlatmıştım ve Azat'ın da geleceğini söylemiştim. İtiraz etmemişlerdi. Ediz ve Aykut'un bu durumdan haberi yoktu. Aslında söylemek istemiştim ama sonra vazgeçmiştim. En azından bu operasyon için. Sadece akşam bir olay için gideceğimizi biliyorlardı. Ediz ile kuzendik ve doğal olarak bazı şeyleri henüz söylememem gerekiyordu. İkizim içinde aynı şey geçerliydi. Zamanı geldiğinde öğreneceklerdi. Yoksa işin içinden çıkamazdık.
Büyük sınav yaklaştığı için ve bende kafamı dağıtmak istediğim için ders çalışıyordum. Sonra ikizimi ve bizimkileri de çağırarak kütüphaneye getirmiştim. Böylece hepsi hem benim sayemde sınava hazırlanıyor hem de kafam dağılmış oluyordu. Yaklaşık bir saat daha geçtiğinde hepimiz yemek molası vermek adına kitaplarımızı olduğu gibi bırakarak arkamıza yaslandık. Gerçekten yorucu ama verimli geçmişti.
''Ne sınavmış arkadaş. Çalış çalış bitmiyor bir türlü. Valla mezuna falanda kalamam.'' Dedi Yiğit isyan ederek. ''Bende hiç kalamam aga. Babam beni temiz ütüler. Üstüne çalışamam bile.'' Diyerek destek oldu Ediz de. Zaten ikisi hep bu kafadaydı. ''Tercihlerinizi de ne tutarsa diye yapmayı mı düşünüyorsunuz lan?'' Dedi Efe suyunu açıp içerken. ''Yok lan kura çekecekler. Ne çıkarsa.'' Aykut'un sözleri ile gülmüştük. Yapma potansiyelleri vardı.
''Ay ben çok acıktım ya. Kafe bölümüne gidip oturup bir şeyler yiyelim çatlayacağım yoksa!'' Ece'nin isyanına hepimiz hak vermiştik. ''Gidelim o halde.'' Dedi ikizim de. Ayaklanarak masamıza biraz çeki düzen verdik. ''Eşyalarımızı burada bıraksak bir şey olmaz herhalde. En fazla bir saat yer döneriz.'' Kuzey'in bize dönerek söyledikleri ile omuz silktim. ''Bir şey olmaz. Bu şekilde kalsın.'' Azat'tan gelen destek ile kafeye doğru ilerlemeye başladık. Geçen gün Azat ile birlikte geldiğimiz kütüphaneye gelmiştik. Çok güzel bir ortamdı ve verimli geçiriyorduk vakitlerimizi.
Kafe bölümüne girdiğimizde bahçe tarafında ki masalardan birine oturduk. Burada yiyecektik. Azat, Kuzey, Atlas ve Aykut ayaklanarak isteklerimizi almaya gittiler. Ben, Ediz, Yiğit, Ece ve Efe ise oturuyorduk. ''Ayol çok yoruldum ben ya.'' Ece isyan ederek arkasına yaslandığında hepimiz onaylayan mırıltılar çıkardık. ''İki saat daha çalışır kalkarız.'' Dedim ona hitaben. Yiğit omzu ile beni dürttüğünde bakışlarım ona döndü. ''Bugün fazla sessizsin avrasya tüneli.'' Omuz silkmekle yetindim. Cebimden sigara paketimi çıkardım. Bahçe tarafındaydık ve insanları rahatsız etmezdi. Dudaklarımda ki dalı çakmağım ile yaktıktan sonra arkama yaslandım ve derin bir nefes çekip bahçe tarafına üfledim.
''Sigara yaktığına göre bir sorun var. Dökül kuzen.'' Ediz'in konuşması ile ona döndüm. Bir kaç saniye boyunca sessiz kaldım. Gözlerine baktım. Anlamaya çalışıyordu ve ne olduğunu öğrenmek istiyordu ama beni daha fazla sıkmamak için üstelemiyordu. Omuz silktim tekrar. Doğru söylemişlerdi. Bugün pek konuşmamıştım. ''Bilmem. Sadece kafamda oturtamadığım bazı şeyler var. Onlar yoruyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmakarışık Bir Hayat
Teen Fiction17 yılı heba olan genç bir kızın hikayesi... Yıllar sonra gerçekler ile karşılaşırsanız vereceğiniz ilk tepki ne olurdu? Ufak bir kahkaha veya öfke? Belki de inanmazdınız bile. 17 yıl boyunca çektiğiniz acılar ve işkencelerin basit bir hemşire hata...