Şarkı: Tomorrow x Together - Deja Vu, The Killa (I Belong to You)Medya: Asya'yı vuran pompalı tüfek (eheh :D)
Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Keyifli Okumalar...
_____________________Güneşe bakıyordum. Tepeye yükseliyordu ve dünyayı aydınlatıyordu. Karanlık geri çekiliyor canavarlar inine geri dönüyordu. Uyuklayanlar uyanıyor ve güne merhaba diyorlardı. Güneş çekildiğinde ardında kalan günlerde yaşananları siliniyordu.
Güneş doğuyordu ve insanlar unutuyordu.
Yeni bir güne uyandığınızda yaşanan günler geride kalıyordu. Eylemler insanları etkiliyordu. Sözler sadece kulağın duyduğu kelimelerdi ama asıl önemli olan eylemin getirdiği hislerdi. Birini mutlu ettiğinizde kalbinizde huzur hissederdiniz. Ya da birini üzdüğünüz zaman içinizde aynı senaryoyu farklı şekillerde tekrar edip durur ve neden bu şekilde yapmadım ki diyerek kendinize kızardınız. Birisinin hayatınızı kurtardığınızda minnet duygusunu hissederdiniz. Birisinin canını aldığınızda o cinayet ruhunuza işlerdi ve birinin canını almanın aslında ne kadar kolay olduğu ile yüzleşirdiniz.
Bunlar eylemlerin getirdiği hislerdi. Güneş doğardı. Yaşananlar ve olanlar unutulurdu ama hisler varlığını korurdu. Orada olduğunu bilirdiniz. Benzer eylemlerde tanıdıklık etrafınızı sarardı ve dudağınızın kıvrılmasına neden olurdu. Bazı hisler ders çıkarmanıza ve hatalarınızdan bir şeyler öğrenmenizi sağlardı. Bazıları ise size çok güzel duygular verir ve etrafa neşe saçmanıza neden olurdu.
Her his iyi değildi. Her duygu mükemmel değil. Her yaşanan an tadını çıkarabileceğiniz anlamına da gelmiyordu. Geçmişte kalma, geleceği düşünme ve anın tadını çıkar. Anı yaşa. Peki ya o anı yaşamak istemiyorsak? O andan kaçmak istiyorsak. Her dakikasında aklımıza düşen, bizi kötü duygulara sürükleyen ve pişmanlık duyduğumuz bir anın geleceğini mi düşünmeliyiz? Yoksa bu hatayı yapmadan önce yaşadığımız mutlu anların olduğu geçmişi mi? İki tarafta da sıkışıp kalmalı mı yoksa yüzleşmeli miyiz?
Hayat size seçimler sunardı. Seçimler soruları getirirdi. Sorular yeni cevaplar doğurur ve hayatınızı şekillendirirdi. Arkamı döndüm ve yerde yatan iki cesedi inceledim. Kanları zehrin etkisi ile pıhtılaşmamışlardı. Aksine etrafa daha fazla sarılmıştı. Zemin kanla kaplıydı. Ruhları yoktu. Canları alınmış soluk ve kanlı bedenlerden ibaretti.
Teyzende böyle ölmüştü dedi içimde bastırılmış mahkemede ki hakimin sesi. Üstelik onu sen vurmuştun. Yapmak zorundaydım diyordum her seferinde. Az önce aldığım canlar gibi acı çekmesini istememiştim. Aslında içimde ki bastırılmış o mahkeme şuan sonuçlanmıştı.
O gün teyzemin canını alarak doğru yapıp yapmadığımdan emin değildim ama yanlış bir şey yapmamıştım. Acı çekmesini istememiştim. Artık kendimi suçlayıp pişmanlık duymuyordum. Bu şekilde acı çekmektense bir kurşun ile can vermeyi herkes tercih ederdi. Artık anlamaktan ziyade gözlerimle de görebiliyordum bunu.
Derin bir nefes verdim. Cebimde duran son küçük patlayıcıyı çıkardım. Sedef ve Çiçek çoktan onlara verdiklerimi yerleştirmiş olmalıydı. Bir kaç kez patlayıcı elimde çevirdim. Artık gitme vakti gelmişti. Cebimden çıkardığım yeni deri eldivenleri elime geçirdim. Neyse ki bilerek iki adet almıştım. Biri zehre bulanmıştı biri ise birazdan buradan çıkarken bana yardımcı olacaktı. Kan dolu zeminde bulduğum açıklığa patlayıcıyı yerleştirdim ve yedi dakikaya ayarlayarak yavaşça ayağa kalktım.
Son kez odaya göz attım. Hayatımı mahvedenlerin sonu bu odada bitmişti. Birazdan bu oda da kalmayacaktı zaten. Zihnime bugünü kazıdım. Uğruna biçildiğiniz intikamı elbet bir gün alıyordunuz. Er ya da geç. Bir şekilde her şey sona eriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmakarışık Bir Hayat
Novela Juvenil17 yılı heba olan genç bir kızın hikayesi... Yıllar sonra gerçekler ile karşılaşırsanız vereceğiniz ilk tepki ne olurdu? Ufak bir kahkaha veya öfke? Belki de inanmazdınız bile. 17 yıl boyunca çektiğiniz acılar ve işkencelerin basit bir hemşire hata...