Şarkı: Ive-I am
Keyifli okumalar...
__________________Sağa döndüm. Sola döndüm. Yok. bugün bana uyku yok! Oflayarak yerimden doğruldum ve karşımdaki duvara asılmış saate baktım. Sabahın sekiziydi ve on beş tatilin ikinci haftasına girmiştik. Oflayarak yatakta doğruldum ve aynayla göz göze geldim. Sanki savaştan çıkmışım gibi saçlarım darmadağındı. Yüzümü buruşturdum ve ayağa kalkarak odamdan çıktım ve banyoya ilerledim. Ellerimi yüzümü yıkadım ve kabarmış saçlarımı taradım. Aynaya son bir bakış attım ve odama ilerledim.
Üstümde ki sarı civcivli pijamalarımı değiştirdim ve siyah dar bir kot ile geniş ve bol lacivert bir sweat giydim. Bizimkilerle takılacaktım bugün. Telefonumu aldım ve gelen bildirimlere baktım. Yatağımın üstüne oturmuştum. Insatgram grubundan mesaj gelmişti. Gülerek mesaja tıkladım.
yigido.kya : Günaydın ölümsüz melekler
Grubumuzun adı buydu.
ece_cırak34 : Sana da günaydın. Sabahın köründe güzellik uykumu bölen Yiğit!
Gülerek karşılık verdim.
avrasya759 : Günaydın!
Anında bildirim düştü
kuzey.sk_xp : İnanılmaz sayın seyirciler. Asya Ulusoy uyandı!
Bunun üzerine herkes random attı. Göz devirdim.
efecikcik_3.x : nE?
Tekrar göz devirdim. Kapımın resmen kırılarak açılması ile irkilerek kapıya baktım. Sözde ablam bana küçümseyici bakışlar atıyordu. ''Kalk hadi kahvaltıyı sen hazırlayacaksın bugün'' oflayarak telefonumu aldım ve ayağa kalktım. Omzuna çarparak geçtim ve mutfağa girdim. Kollarımı sıvadım ve kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Yarım saat olmadan kahvaltıyı hazırlamış ve masayı kurmuştum. Çok sevdiğim annem ve babamda gelmişti ve hep beraber kahvaltı ediyorduk.
Yemeğimi hızlıca yedim kalktım. Annem bana sinirle baktı. ''Nereye gidiyorsun otur evde'' Ona ters bir bakış attım ve telefonumu alıp odama gittim. Kulaklığımı boynuma astım ve üstüme montumu alarak çıktım. Aşağı indim ve ayakkabılarımı giyindim. ''Annen sana otur evde demedi mi Asya!?'' Yüzüme gelen eli tuttum ve bükerek sertçe indirdim.
''Ben artık savunmasız bir kız değilim!'' dedim ve dışarı çıktım. Derin bir nefes verdim. Hiç bir zaman bana sevgi göstermemişlerdi ki. Fakat hala bir umut sevgi bekliyordum. Bu zamana kadar beni dövmüş olsa bile. Telefonumu çıkardım ve Kuzey'i aradım. İkinci çalışta açtı.
''Bizim yere gidiyorum. Diğerlerini de alıp gelirsiniz'' dedim.
''Tamamdır yarım saate ordayız'' onayladım ve telefonu kapattım. Kulaklığımı taktım ve hareketli aynı zamanda oldukça gürültü bir şarkı eşliğinde her zaman takıldığımız yere yürümeye başladım.
Yüksek sesle müzik dinlememin sebebi düşüncelerimdi. Ailem hiç bana sevgi göstermemişti. Beni hep dövmüşlerdi. Vücudumda hala o sigara izmariti ve kemer izlerini taşıyordum ben. Derin bir nefes verdim. Ağzımdan çıkan buharı izledim usulca. Hayat ne kadarda acımasızdı. Sadece benimle biraz ilgilenmelerini istemiştim. Bu istediklerim fazla mıydı?
Karnemi getirdiğimde aferin kızım desin istedim. Düştüğüm zaman beni kaldırsın istedim. Annem ile güzel vakit geçireyim ve eğlenelim istedim. Ablam ile bile mutlu olmak isterdim. Düştüğümde elimi sıksın, canım yandığında canımı yakanın canını yaksın istedim. Ben sadece bir ailem olsun istemiştim.
Hep küçük bir kardeşimin olmasını isterdim. Ben hep abla olmak isterdim. Hala da istiyordum. Ablam bana abla olamamıştı ama ben abla olmak istiyordum. Bir abim olsun isterdim mesela. Beni koruyup kollasın. O kolları ile sarmalasın. Ama hayat her seferinde bana götü ile gülmüştü.
Bu zamana kadar kardeşlerim yanımda olmuştu benim. Biz unutulmuş 5 çocuktuk. İlgiden ve sevgiden yoksun beş çocuk. Kuzey, Yiğit, Ece ve Efe. Çocukken tanışmıştık daha. Hiç unutmam. Kış gecesiydi. 6 yaşındaydım. Baba dediğim ve sevgi beklediğim o adam beni, sırf maç izlerken düşüp ağladığım için, benim sesime dayanamayıp sokağa atmıştı. Çok düşünmüştüm o zaman. Acaba babalar böyle mi yapardı? Sırf düşüp canı acıdı diye sokağa mı atardı evlatlarını? Bunun cevabını yıllar önce aldım, babalar böyle yapmazdı. Bizim yere geldiğimde durdum.
Terk edilmiş bir parktı. Köşesini biz dizayn etmiştik. Kaykay sürmek için zemin vardı. Çeşitli tırmanma yerleri, salıncaklar ve kaydıraklar. Kırık çürük ve terk edilmişti. Köşeye koltukları temizleyip dizmiştik. Masa vardı. Kutu oyunları ile doluydu etraf. Ben hayatımda daha önce hiç parka gitmemiştim ve arkadaşlarım beni parka götüremeyince burayı bulmuşlardı. Eski ve terk edilmişti belki ama ben burayı seviyordum. Beni yansıtıyordu bence. Kimsesiz ve terk edilmiş.
Koltuklara ilerledim ve oturdum. Yavaş yavaş yürüyerek gelmiştim ve yarım saat çoktan olmuştu nerde kaldı bunlar. ''Asya!'' arkamdan boynuma dolanıp yanağıma öpücük bırakan Ece ile güldüm. ''Ece!'' dedim bende onun gibi. Hepsi ile tek tek sarıldım ve koltuklara çullandık. Yanımda yiğit oturuyordu. Masanın karşısındaki koltukta Kuzey ve Efe vardı. Çaprazımda ki tekli koltukta da Ece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmakarışık Bir Hayat
Roman pour Adolescents17 yılı heba olan genç bir kızın hikayesi... Yıllar sonra gerçekler ile karşılaşırsanız vereceğiniz ilk tepki ne olurdu? Ufak bir kahkaha veya öfke? Belki de inanmazdınız bile. 17 yıl boyunca çektiğiniz acılar ve işkencelerin basit bir hemşire hata...