Duştayken bugün yaşanılanları düşünüyordum. Sabaha karşı Jungkook'la olanlar, denizde eğlenmemiz, sahilde akşama kadar durmamız... her şey o kadar güzel geçmişti ki. Sorunsuz, kavgasız. Hiçbir zaman böyle bir gün yaşanmayacaktı daha. Jungkook'la geçirdiğim kavgasız günler sınırlıydı.
Kavga ederken yabancılaşıyorduk. Ne o beni anlıyordu, ne ben onu. Çok ağır konuşurdu bazen, sonra pişman olurdu. Bana bunu söylemezdi olursa kendi içinde belki. Sadece tahmin tabii. Yüz yüze olunca her şey farklı oluyor.
Kıyamıyorum yüz yüzeyken. Gözlerinden her duyguyu hissediyorum ve korkuyorum. Sinirini okuyabiliyorum gözlerinden, o an aklımdan geçen tek şey uzaklaşmam gerektiği oluyordu. Bunu da yapıyordum zaten.
"Yemek hazır Taehyung, soğutma!" Jungkook'un seslenişine gülümsedim ister istemez. Seviyordum sesinin tonunu. "Tamam, geliyorum birazdan!" Duştan çıkmaya odaklanıp hızlıca kendimi durulayıp odaya geçtim.
Üstümü kurulayıp sadece şort giyip balkona gittim. Yemeği balkonda yerdik ve hava bugün normalden daha sıcaktı. "Taehyung, neden üzerinde bir şey yok?"
"Çok sıcak çünkü anasını satayım, terledim şimdiden."
"Arkandan rüzgar esiyor, hasta olacaksın. İyileşmiyorsun hemen, kalk bir şey giy üstüne." Jungkook'a baktım bir süre daha. Sinirlenmeye başlıyordu. "İkiletme lafımı. İstersen çıplak gez bana ne amına koyayım ama seni düşünüyorum. Kalk şimdi!" Diyerek ciddi bir uyarıda bulunduğunda ne yalan söyleyeyim, göt korkusundan kalkmıştım.
Üzerime tişört geçirip balkona geri döndüm. "Aferin. Otur şimdi." Karşısına oturup yemeğimi yemeye başladım. Kendi saçma hareketlerimle bozabiliyordum moralimi işte.
Yemeğimle oynarken tek düşündüğüm bana kızmasıydı. İştahım birden kaçmış, gece bara gitme isteğim tamamen yok olmuştu.
"Ye şunu." Diye uyardı Jungkook karşımdan. Bende zorla bir kaşık attım ağzıma. Daha sonra uzaklaştım. "Doydum ben."
"Emin misin Taehyung? Sevdiğin yemeklerden yaptı Jungkook, istemiyor musun?" Başımı sağa sola salladığımda Jungkook'un sertçe nefeslenme sesi gelmişti. "Kalk git sofradan o zaman. Huzurunu kaçırma insanların."
"Jungkook." Yoongi arkadaşını susturmayı denedi ama ben umursamadan masadan kalkıp odama geçtim. Ağlamamak için kendimi sıktım bir süre.
"Ağlayacak bir şey yok Taehyung." Dedim kendi kendimi teselli ederek. Odamın kapısı tıklandı ve Yoongi açtı kapıyı.
"Gelebilir miyim?"
"Geldin zaten, gel." İçeri girip yanıma oturdu. "Babasıyla kavga etti sen duştayken, sana patladı haliyle. Lafını ikiletince de sinirlendi bayağı tabii." Başımı salladım. Normalde bana patlamazdı, kendi kendine sakinleşmeye çalışırdı ama bu sefer olmadı işte.
"Hadi git yanına. Ondan kaçman daha da sinirini bozar." Başımı sallayıp ayaklandım ve akmaya hazır gözyaşımı sildim. Salona geçmiş televizyona bakıyordu. Büyük koltukta yanına oturduğumda başını bana bile çevirmeden televizyon izlemeye devam etti.
"Akşam giyeceğim şey için yardımcı olur musun?" Dediğimde bana döndü. "Olurum. Git getir."
"Sen gel askıda hepsi." Tekrardan iç çekip ayaklandı odamıza doğru. Kapıyı açıp askıya baktı. Seçmeye çalıştı bir süre. Sonra üstüme rahat bir gömlek altıma da şort çıkardı.
"Giyersin bunları." Şort uyluklarıma gelecek kadar kısaydı... "Emin misin?"
"Evet. Ben varım yanında. Giy bakayım nerene geliyor." Hemen altımdaki şortu çıkarıp onu giydim ve tişörtü belimden yukarı çektim. Bacaklarımda gezindi gözleri bir süre. Asla şort boyutuna bakmadı.