"Yapma böyle Taehyung. Senin suçun yok ki." Kaşlarımı çatıp Jimin'e döndüm. "Ne demek yok Jimin? Nasıl yok? Ne hale geldiğimize bak. Olmuyor işte bu siktiğimin beyni-" Elimle başıma vurduğum an Jimin elimi tutup kendine çekti. Ondan kaçmaya çalıştığımda daha sert tuttu bileğimi.
"Bırak beni."
"Aptal aptal davranma. Kendine vurup zarar verince ne olacak? Kavga ettiniz, senin yine çıkışmaların yüzünden oldu tamam eee? Kendine vurunca ne değişecek? Anlıyorum sana karşı olan tavrı canını yakıyor ama böyle yaparak eline hiçbir şey geçmez. Onun yerine mantıklı düşünüp nasıl affedeceğine bak." Başımı salladım hızla yaşlarımı silip. O da ellerimi bıraktı.
"Aferin. Şimdi Jungkook neleri sever?"
"İnce düşünceleri belki. Ona şarkı çalsam gitarla falan? Hoşuna gider mi ki?"
"Bilmiyorum, benden çok tanıyorsun." Başımı salladım. Çok istediği imzalı bir basketbol topu vardı. Ne yapıp edip önümüzdeki maçta o topu imzalatsam mı?
Fikir mantıklı geldiğinde hevesle Jimin'e döndüm. "İstediği imzalı bir top vardı ama yarın maça gidemiyor işleri yüzünden. Topu alsak maça gitsek ve imzalatsak?" Gülümsedi o da. "Aferin ama maça gitmene kızmaz mı, anlamazsın sen."
"Maçı izlemeye gitmiyoruz, maç sonu kulise dalarız. Ne olmuş ki?" Göz devirip önüne döndü. "Bizim gibi iki hıyarı almazlar oraya." Gülümsedim. İstese canımı vereceğim çocuğa bir basketbol topu götüremeyeceksem yazık bana.
Ne yapıp edip alacağım o imzaları.
Elinden tutup kaldırmaya çalıştım. "Hadi."
"Ne hadi?"
"Affettireceğim ona kendimi. Hadi Jimin." Bir kere de lafımı dinlese şaşacağım. Elinden tutup tekrar çektiğimde çantasını alıp benimle beraber çıktı okuldan. "Şimdi yarınki maç için bilet al internetten, sana parasını atacağım. "
"Nereye gidiyoruz?"
"İstediği basketbol topunu almaya."
"Ciddi ciddi imzalattırabileceğini düşünüyorsun yani?" Göz devirerek ona baktım. Jungkook için yapmayacağım şey mi vardı? Durağa geldiğimizde de hemen otobüse bindik.
"Biletler 100.000 won Taehyung."
"Al dedim." Tekrarladığımda başını sallayarak biletleri aldı. Maçı izlemeyecektim son dakikasına gidip basketbolcuların yanına gitmem lazımdı sadece. "Peki kime imzalatacağını biliyor musun?"
"Lebron'la, Jordan'a."
"Askerlik arkadaşları sanki."
"Bilmiyorun heriflerin soyadlarını ne yapayım? Jungkook sadece isimlerinden ve çok sevdiğinden bahsetti." Başını salladı. Bence fikrim güzeldi. Sadece topu nasıl vereceğim kalıyordu. Birde özür tabii. Düzgünce özür dilemem gerekiyordu.
Affetmese de olurdu. Hatamı anladığımı bilse yeterli. "Bende Yoongi'ye mi yapsam?" Ters ters baktığımda, "Tamam be. Yapmam." dedi. İyi bir tercih olurdu.
Alışveriş merkezine geldiğimizde otobüsten inip hemen içeri girdik. Büyük binada spor mağazasını ararken Jimin bir sürü mağaza gördüğü için onu tutmak kolay değildi.
"Jimin yanımda dur artık! Topu alıp çıkacağız."
"Ama Taehyung, Jungkook'a ve sana ne kadar yakışacaklarını düşünsene. Beraber bunları giyerek dans etseniz falan." Söylediği kıyafetlere baktığımda yüzümde tebessüm belirdi. Hayal ettiğimde gerçekten o kadar hoştu ki.