jeonleix:
hayir dedim taehyung
yazdiklarimi anlamakta gucluk mu cekiyorsun?
duzgun okuvantekim:
anlıyorum sende beni anlamıyorsunjeonleix:
aynen kanka
sen beni anlamiyorsun ki amk
cocugun sana yaklasmasi mantikli mi sence?vantekim:
ne sikimse
konuşmak istemiyorum jungkookjeonleix:
uzatan sensin
tamam dedigimde kesecektin sesini, simdi beni dinleyeceksin
(görüldü.)goruldu?
bu cesareti nereden buldun bilmiyorum ama bana cevap vermeyi mi yoksa sonsuza kadar konusmamayi mi tercih edersin?vantekim:
tamam jungkookjeonleix:
bende oyle dusunmustum
(❤️)2 gün sonra:
Sınıfa girdiğim gibi sıraya yatıp kafamı kollarıma yasladım. Gözlerimi kapatıp uyuklamaya başladığım an sıramın bir anda çökmesiyle başımı kaldırdım. Tam çekilecek insan yanımdaydı. "Senin yelkenler savrulmuş." Kaşlarımı çatıp başımı koluma yaslayarak ona baktım. "Ne?"
"Fırtınada diyorum kalamamışsın ayakta. Yine ne oldu?" Göz devirdim. Başladı garip garip konuşmaya. "He aynen Jimin he." Arkamı dönüp uyumaya devam edecekken, "Jungkook mu o?" Demesiyle başımı sıradan kaldırıp kapıya baktım. Yanımda gülmeye başladı.
Ona bakıp kafasına vurdum. Eliyle kafasını tutarak öne eğildi. "Bana bak seni o yelkenlerde boğarım. Duydun mu? Kaybol yer cücesi." Başımı tekrar sıraya koyduğumda ofladı ve sıra hareketlendi. Muhtemelen arkasına yaslanmıştı. "Şakaya da gelmiyor."
Başımı kaldırmadan, "Gelmiyorum Jimin, gelmiyorum! Git yanımdan!" Diye bağırdığımda ses çıkarmadı. Birkaç saniye daha oturup, "aman iyi be. Gidiyorum ne halin varsa gör." dedi ve kalkıp gitti. Uyumaya devam ettim.
Kimsenin yüzünü göresim yoktu. Kimse de beni görmesin mümkünse. En pasaklı halimle gelmiştim Jungkook'un yüzüme bakmayacağını bilerek.
Ders zilinin çaldığını duyduğumda şapkamı geçirdim başıma. Hocayı bile duymayıp uyuyacaktım. Zaten zorla kaldırıp okula göndermişlerdi, birde hocayı çekemezdim. Öyle umuyorum yani.
"Günaydın gençler." Öylesine ayağa kalkıp geri oturdum ve yine yattım. Neyse ki en arkadaydım. Jimin ibnelik yapıp önümden çekilmezse bu kadının beni görme imkanı yoktu diye düşünüyorum. Umarım doğru düşünüyorumdur.
Biraz ders işlemeye başladığında topuklu ayakkabı seslerini duydum. Normalde oturur, bugün gezeceği mi tuttu.
"Peki edebiyatın en önemli isimleri sizce kimdir? Elleri göreyim." Sinirlenmeye başlıyordum. Normalde her yerde uyuyabilen ben şu an uyuyamıyor muydum gerçekten? "Evet Jungkook?" Anında gözlerimi açıp etrafa bakındım. Sınıfta göz gezdirdiğimde Jungkook'un en ön sırada oturduğunu gördüm.
Bu herifin ne işi var bu derste? Antrenmanda olması gerekiyordu saat sabahın dokuzu. Jimin arkasını dönerek, "uyandın mı uykucu?" dedi.
"Oğlum niye söylemiyorsun?"
"Dinlemedin ki amına koyayım."
"Öf tamam be. Dön önüne." Kolumu masaya, çenemi de elime yaslayarak onu izlemeye başladım. Kalbimin hızını hissettiğimde gülümsemeyi silmeye gayret bile göstermedim. Çok hoş görünüyordu.
Hocanın sorduğu soruyu doğru bir şekilde yanıtladıktan sonra onu izlediğimi fark etmeden arkasına yaslanarak hocayı dinlemeye devam etti. Belki de fark etmişti ama çaktırmıyordu.