Çocuğun boğazına yapışmış hayretle bağırıyordum sesim bir şeytanınki kadar kalınlaşırken, ellerim tenini daha çok sıkarken o tepkisiz simsiyah gözlerle bakıyordu bana. Teni bir porselen bebeğinki kadar temiz ve pürüzsüzdü, asık suratlıydı ve bir kere bile göz kırpmamıştı ben sinirden titrerken. Ona göre bembeyaz porselen boğazını sıkan elim kıpkırmızı ve damarlıydı, oldukça güç harcamıştım ama o kırılmamıştı.
"Benim eşyalarının sende ne işi var!? Söylesene! Söyle be adam!"
"Porselen bebekleri sever misin!?"
"..."
"Konuş benimle. Beni sever misin!?"
"..."
"Peki gövdelerini kan götüren küçük çocukları sever misin!?"
"Seni sevdiğim kadar.."
"..."
Konuşmuştu, o zaman bıraktım boğazını. Benimle bir daha konuşacağını düşünüp umutla yatışan sesimle sordum.
"Bebekleri sever misin?.."
"Seni sevdiğim kadar."
"O zaman Yuanfen'i sever misin?"
"..."
"Bana cevap vermeyenlerden nefret ederim."
Sinirlerim tekrar bozulmuştu ve gözyaşlarım sıra sıra yanaklarımı bularken yüzüm kıpkırmızıydı, olabildiğince ağır ve güçlü bir şekilde bağırıp ona vururken. Feryatlar içinde bağırıyor ve tekrar o zincirlere sarılıyordum acı çeker gibi, hem eğlenceliydi hem de porselen bebeğin cevap vermesi ruhumu huzursuz ediyordu. Yine kulaklarımda yankılandı o garip iğrenç bebek sesi..
"Babam seni sevdiği için susmuştu."
"Kes sesini!"
Ellerim kulaklarıma hızla vururken zarlarını parçalamak ister gibiydim yere diz çökmüşken ve salya sümük akıtırken.."Jisung!.."
"Jisung kalk bee!"
Birisinin kulaklarıma vurduğu hissiden vazgeçip çatık kaşlarla yüzümü ekşittim ve ayaklandım birden. Garip gözlerle bakıyordu ve kaşlarını kaldırıyordu mor saçlı adam.
"Ne var?"
"Okul."
Gözlerimi etrafta gezindirdiğimde yer yatağında yatıyordum ve götüm uyuşmuştu. Bir of çekerek gözlerimdeki çapağı sildim ve daha net gözlemledim çevremi. Pek dolab olmadığı için yerlere dağılan eşyalarım ve odadaki tek dolabtaki giysilerim, küçük bir masada kalan yemek tabakları ve tahtadan yapılma beyaz hafif şeffaf perdeli, sürgülü kapı; büyükannemin evi!
Yerimden kalkıp üzerime beyaz tişörtümü ve yine beyaz, üzerinde arma bulunan gömleğimi geçirdim. Altımı değiştirmek için fazla kalabalıktı burası sanki!?
"Çıksana!"
"Birşey yok gördüm ben zaten senin çı-.."
"Neyy??"
Gözlerimi kocaman açmış ellerim belimde tehditkar ifadelerle üstüne yürürken cümlesini bitirmeden yarıda kesmiş ve susmuştu. Ne diyordu lan o!?
"Hayırdır Minho?!"
"Yok yok çıkıyorum!"
"Seni!-"
Kulağını çekemeden kapıyı hızla açıp beni odada bir rüzgarla tek bırakmıştı. Güçlü bir şekilde iç çekip pantolonumu da giydiğimde saçlarımı düzelttim azıcık, okul çantasını da alacaktım ama ilk defa bir eksiklik duydum. Maskem, şapkam ve bıçağım; hiçbirini koymamıştım günden güne, kendimi rahatsız hissettim nedense. Hafif adımlarla odadan çıktığımda Minho üzgün ve durgun ifademi farketmiş olacak ki yanaştı ağrıyan bedenime.
"İyi misin?"
"Değilim."
"Ne oluyor?"
"Karnım ağrıyor."
"Neden?"
Aniden ona fazla kızmıştım beni böyle bir soru yağmuruna tuttuğu için.
"Niye soruyorsun ben de bilmiyorum! Üstelik rahatsızım, o gün düşen bıçağım, maskem ve şapkam nerede çok endişeleniyorum!"
"Ne yapacaksın ki? Bir yerlerdedir işte.."
"Biliyorsun değil mi Minho?"
"Neyi?"
"O bıçak ve çanta sende. Biliyorsun maskem ve şapkamın nerede olduğunu."
"Öyle şeyler asla elime geçmedi."
Hızlıca cevap verip olduğu yeri terkedince ben de sormaktan vazgeçtim. Neredeyse o bıçağı gördükten bir hafta boyunca aynı soruyu sorsam da hep kaçtı benden, o yüzden artık özgür bırakıyorum onu.
Onun evinde rahatsız bir hisle yattığımda yatağı çok da yabancı gelmemişti ya da o yabancı değildi bana, uyandığım gibi evime gelmiştim ama beni rahat bırakmadı. En sonunda da büyükannemin evine geldi aradan geçen bir haftadan sonra, onun yemeklerini seviyormuş!..Bense o gün o yatakta iki büklüm yatarken sayısız kâbus gördüm, bedenimin başka birisine esir olduğu o anlar. Alnım terledi ve hasta hissettim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
缘分: YUÁNFÈN -Minsung (Mpreg)-
Fanfiction-Yarı Omegaverse- Sabahları derslerine çalışan zeki ve meşgul gözüken Dominant Omega Han Jisung akşamları katil oluyor. Bir gün akşamın suskun ışığında kendini maske ve şapkalarla kapatmış, yine eline kan bulaştıracakken avlanan o oluyor, ve kaçırı...