Yine sıramda oturuyordum, yine tırnaklarımla oynuyordum canım sıkıldığı için. Kulağıma hocanın sesi ve öğrencilerin fısıltıları geliyordu ama ben tamamen kendi dünyamda dolaşıyordum. Pamuk şekerleri içindeydim, gökyüzünde istediğim yere süzülürken yeryüzü ayaklarımın altında karınca kadardı. Mutlu olmaya çalışıyordum ve bulutların arasında birisinin varlığını arıyordum, sonunda en parlak Bulut'un üzerinde durduğumda yaklaştı bir beden bana. Gözlerinde parıltılar, dudağında mayhoş bir gülümseme, yüzünde ilahi bir parlaklık vardı. Yanıma gelip ellerimi tuttuğunda mor saçlı çocuk, anlamadığım şekilde detaylıca inceliyordu beni nazik gözlerle. Elini yanağıma ve saçıma götürüyor, nazikçe okşuyordu tenimi.
"Seni son kez görmek istiyorum."
Bense bu bulutların içinden kurtulmuştum aniden gelen sıçramayla, uçurumun kenarında gibi hissederken şaşkınlıkla etrafıma bakındım.Uykuya dalmış olmalıydım ya da uyumadan yine hayal görüyordum, ne bulutlardaydım ne de uçuyordum. Enerjik hissetmesem de yüzümü yan sıramda oturan cam kenarındaki Minho'ya döndüğümde halinden memnun dersi dinliyor gibiydi, bana baktığında endişe etmemesi için gülümsedim ve geri döndüm yerime. Bütün ders midem bulanmıştı ve bunu belli etmemeye çalışmak gereğinden fazla zordu, pavyon olayından beri üstüne daha da fazla kilo almıştım ve göbeğim çıkmıştı resmen.
Zilin her zamankinden daha rahatsız edici sesini duyduğumda yüzümü ekşittim, yerimden kalkacak gibi değilken Minho bir çırpıda yanıma ulaşmıştı. Göz hizam onun karnına denk gelirken elimi istemsizce tişörtüne götürdüm ve orada tuttum bir süre.
"Acıyor mu?"
"İyiyim dedim ya..Gel hadi!"
Beni yerimden kaldırmaya çalışırken onun kollarındaki güç sayesinde ayaklanmıştım ama berbattım.
"Yürümek istemiyorum Minho."
"Neden?"
"Midem çok bulanıyor her an kusabilirim."
"Ben yürüyorum ama!"
"O yaranın üzerinden iki ay geçti, çoktan iyileşmeye başladın. Sınıfın ortasına istifra edersem sorumluluğu kim alacak?"
"Hıh.."
Bütün olayların üzerinden; kaçak katil, pavyona düşmemiz, Minho'nun bıçaklanması, gelecekle ilgili şeyler görmeye başlamamın üzerinden neredeyse 6-7 ay geçmiş olmalıydı.Çok hızlıydı zaman ve çok hızlı değişmiştim bu süre boyunca.
Minho beni koridorda çıkarmış koluma geçerek bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordu yavaşça, onun da kendisini zorlamasını istemiyordum çünkü ne olursa olsun hala bant yapıştırmasını söylüyordum yarasına.
O gün büyükannem elinde iğne iplikle gelince çok ürkmüştüm ve orayı terketmek istemiştim, fakat ben gittiğimde büyükannemde peşimden gelmiş ve gözyaşlarına boğulmuştu birden. Minho'yu da kendi öz evladı gibi görmeye başladığını anlamıştım o gün..
İçeriye girdiğimizde gerçekten de dediği gibiydi, Minho kendi yarasını kendisi dikmişti doğrulup. Denemişti en azından..Beni düşüncelerimden kurtaran erkek sesini duyduğumda başımı yukarı kaldırdım.
"Şimdi nasıl?"
"Daha kötüyüm, tıpkı kaçırıldığım gün ki gibi hissediyorum."
"Senin göt gitmiş o zaman Jisung."
"Sus be dalga geçme!"
"Ne demişler; hayat kötü, kolla götü"
Ona ters bakışlar atarken aniden midemdeki bulantı ağzıma dolmuştu. Aceleyle elimi ağzıma kapatarak ışık hızında Minho'yu arkada bırakarak lavaboya koşmuştum, koridorda rüzgar estiriyordum resmen.Sonunda lavaboya vardığımda ağzıma ne gelirse kusmuştum rahatsızlıkla, evet eskiden de böyle şeyler oluyordu ama asla kusma isteği gelmemişti birden. Şimdi öncesinden daha da çok ses duyarlılığı yaşıyordum, daha çok koku alıyordum ve midem ağrıyordu. Midemin bu kadar ağrımasına hiç çözüm bulamamıştım, Minho'ya danıştığımda o da birşey diyemiyordu bana. Belki doktora gidebilirdim ama bunu yapmadım, gereksiz bir soğuk algınlığı için lüzumsuzdu o kadar yol yürümek.
Kapıdan çıktığımda ve rahatlamış bir şekilde geri döndüğümde bütün öğrenciler sınıflarına girmişti neredeyse, teneffüsler çabuk bitiyordu. Fakat Minho hala kapının önünde endişeyle beni bekliyordu onu uyaran öğretmeni umursamayarak, minnetle yanına gittim ve iyi olduğumu söyledim ona. Sınıfa varmak üzere olduğumu vakit aniden konuşunca ürkmüştüm biraz.
"Ben eşit ağırlığa geçeceğim Jisung."
"Ne? Yolun sonuna kadar geldik Minho, şimdi değiştiremezsin ki?"
"Öyleyse tekrar başlarım hayatıma, gerçekten psikolog olmak istediğimi düşündüm çünkü."
Üzerine bir şey diyemedim çünkü biliyordum ki Minho istediğini yapacaktı, onu bizzat görmüştüm ve gayet başarılıydı da.
"Güveniyorum sana, yapacaksın."
"Teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
缘分: YUÁNFÈN -Minsung (Mpreg)-
Fanfiction-Yarı Omegaverse- Sabahları derslerine çalışan zeki ve meşgul gözüken Dominant Omega Han Jisung akşamları katil oluyor. Bir gün akşamın suskun ışığında kendini maske ve şapkalarla kapatmış, yine eline kan bulaştıracakken avlanan o oluyor, ve kaçırı...