ᥫ᭡ 29- Killer Devil

89 9 2
                                    

Sarki yaziyoree:
Vendetta(Speed Up)
Lewis Blissett - Killing Butterflies
Juice Wrld - NightCore - Wasted
Stray Kids- DLMLU

2040 sonları...

"Babamı özlüyorum Ji Wook."
"Yanına gidelim?"
"Hayır, o keçileri kaçırmış. Büyüyünce intikamını alacağım."
"İntikamı nereden biliyorsun sen?.."
"Büyükanneyi öldüreni ve onu bu hale getireni."
"O yakalandı ve cezasını çekti Min Jun"
"Kim demiş? Beceriksiz bir katil babamı öldürmeye çalışıyor, büyükannemi elimden alıyor. Aynı şeyleri onun da görmesi lazım Ji Wook"
"Ne?.."
"Han Jisung'u yüz üstü bırakmayacağım Jiwook, onun yaptığı şeyi layıkıyla yerine getireceğim. Lise çağıma ulaştığımda, o beceriksiz kiralık katille saklambaç oynayacağım. O kaçacak, ben kovalayacağım. Onun canını yakacağım."
"..."

Çocuk ona eğilen ve yalvaran gözlerle bakan adamın karşısından çekilip yürüdü rüzgarlı yolda adımlarını sertçe yere basa basa. Ji Wook ayağa kalkıp onu takip ettiğinde endişeliydi bu hale geldiği için, o ise büyüklerini umursamadan aklına ne geliyorsa söylüyordu açık bir dille.
"Nereye gidiyorsun!"
"Babamı göreceğim!"
Küçük çocuğun sesi sinirli çıkıyordu ve sokakta yankılanmıştı bir çırpıda, önünden geçen insanlara bakmadan yürüdü.

Bacakları ağrıyan küçük orada durdu ve evin içine baktı bir süre, buraya ev demek eskiden ailecek yaşadıkları eve hakaret olurdu. Evin etrafı paslı, içi küçüktü ve bütün eşyalar eskiyip tozlanmıştı neredeyse. Babasının ondan kaçıp böyle bir yere gelmesine karşı yumruğunu sıktı Min-Jun, aslında ondan sadece tekrar sevgi görmek istediği için bu kadar agresif davranıyordu. Yeniden saçlarını okşayıp sevmesini, onu kucaklamasını ve şekerler almasını istiyordu güler yüzüyle. Şimdiyse Jisung aksi, mutsuz bir adama dönüşmüştü, kaşları çatık olurdu her zaman.

Bahçeye göz atmak istedi Min Jun, bu eski bahçeye. Çimenleri sarılaşmış ve güçsüzlükten dökülmeye yüz tutmuş, bir kenarda metal yığınlarının bulunduğu ve sadece bir tane tahta bank bulunan o bahçe. Orada bu cansızlıktan başka bir beden daha vardı, Jisung üzerine siyah bir tişört ve deri bir ceket geçirmişti. Altına bol siyah kargo pantolon giyen Jisung'un ellerinde yine deri eldivenler vardı ve metallerle uğraşıyordu, önünü döndüğünde Min-Jun'u farkedememişti. Çocuk ise ağzında sigara tutan çatık kaşlı babasını izlemeye karar verdi uzaktan, adam bankın yanındaki eskimiş tenekeden siyah bir silah çıkartıp beline asmıştı.

O da yetmemiş biraz daha ileriye giderek metal yığınını deşmeye başlamıştı, Min Jun ise buna dayanamayarak ses çıkartmadan hızlıca yanına gitti onun. Jisung'un arkası dönükken tam dibinde duran Min-Jun ona sesli bir ifadeyle bağırınca adam hızlıca önüne dönmüştü. Küçük çocuk nefes nefese kalmıştı boğazına yaklaşan çakıya karşı, babasının gözleri daha da çatıktı ve tehlike dağıtıyordu gözlerinden.
"Baba.."

"Ah, sen miydin?" Adam rahatlayarak elindeki çakıyı hızlı bir hareketle kapatmış ve ceketinin cebine yerleştirmişti.
"Baba, bu halin ne?"
"Bana amca diyeceksin küçük şeytan."
"Babamsın, neden amca diyorum?"
"Bundan sonra sadece Minho'yu baban olarak gör."
"Eskiden böyle değildin."
"Eski eskide kaldı Min-Jun, eğer baban olmamı istiyorsan benimle ölüme gelmeyi kabul ediyorsun."
"Üstelik, sen zaten ihanetin bir tohumusun Min-Jun, seni ilk başta istememiştim ben. Minho istemişti sadece, istemeden sahip oldu bana ve ben de sana sahip olmuştum ondan sonra. Onu çok suçladım, çünkü acı vermişti. Sizi kabul etmeyi denesem bile, iyi bir baba olamıyorum işte."
"..."
Çocuğun cevap bile vermesine izin vermeden o gergin yüz ifadesiyle çabucak karşısından ayrılmış ve evine gitmişti, arkasında da sert bir paslı kapı sesi bırakmıştı. Çocuk ise buna dayanamamış olmalı ki gözlerinin dolmasına engel olamıyordu.

缘分: YUÁNFÈN -Minsung (Mpreg)-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin