ᥫ᭡ 40- Beklenen yüzleşme -FİNAL-

204 11 8
                                    


Ellerim cebimdeydi, kaşlarım çatıktı ve havanın soğuğu tenime vurararak beni üşütüyordu ama hiç titremiyordum. Kaskatı kesilmiş haldeyken gri dumanları havaya karışmasını izliyordum ve tütsünün uçuşunu, yanıp bitmesini görüyordum. Duman aynı zamanda nefesimi doldururken doğru düzgün kimsenin geçmediği lokantanın önünü dolaşmaya başlamıştım. Düşüncelerimde o kadar kaybolmuş olmalıyım ki kendi kendime gidiyordum ve başımı kaldırıp etrafıma baktığımda bir bina arasının önünde durduğumu, lokantadan biraz uzaklaştığımı farketmiştim.

Yanmayı bıraktığında ve ciğerlerim yeterince dumanla dolduğunda iki parmağımla tuttum ağzımdaki sigarayı, ve yanımdaki çıkmaz yola giden araya girerek onu yere attım ve söndürdüm ayağımın altında ezerek. Kaskatı, sert bir suratla önümü döndüğümde irkilmiştim ama bu korkudan değil şaşkınlıktandı. Simsiyah giyinmiş bir adam tıpkı iki yıl öncedeki hatıralarımdaki gibi karşımda durarak inceliyordu beni, yüzünde yine aynı maskeden vardı yapılı adamın.

Tamamen önümü dönerek daha da çattığım kaşlarım ve koyulaşan gözlerimle yaklaştım ona, o ise hiç birşey yapmamıştı. Göz ucuyla beline baktığımda bıçak ve silah taşıyordu yanında, başımı hafifçe eğerek dilimi ağzımın içinde döndürdüm açıklama bekler gibi.
"Gittin sanıyordum."
"Senin peşini bırakır mıydım hiç Han Jisung?"
"Bir yıl nasıl mutlu olduğumu izledin değil mi?"
"Çok güzel bir ailen var Katil, çok güzelsiniz.."
Adam sanki acı çektiğini saklamak istermiş gibi dişlerinin arasından kelimeleri bastırarak konuşuyordu. Böylece karşısında durmaktan sıkılıp üzerine yürüdüm biraz, şimdi yüzümde onu sorgular bir ifade vardı ve adam üzerine gittikçe gülümseyerek geriliyordu.

Bir yerde durdum ve yüz hizasına geldim, ellerim hala cebimdeyken.
"Baksana kiralık katil, bıçak veya silah gibi şeylerden korkmadığımı en iyi senin bilmen lazım. Hele ki cesetlerden, hiç.."
"Ne de çabuk tanıdın beni? Yüzümü tekrar görmek ister misin Han, seni o eve kapattığımda görmüştün ve şimdi kim olduğumu doğrulamak ister misin?"
Adam anında onun ifadelerini net olarak görmemi engelleyen maskesini çıkartıp yere attığında bu sefer şaşırtmıştı beni, farkında olmadan iki adım gerileyerek uzaklaşmıştım ondan.

Bu yüz aynı yüzdü, kiralık katilin bir süre kaybolduğunda ve Chan'ı öldürmekten sorguya alındığım sırada gördüğüm yüz. Saçları siyah ve hafif dalgalı, kısa ama yapılı olan, şimdi gözüne taktiği gözlükleri çıkartmış ve kendisi gibi görünen adam.
"Tanışalım mı Han Jisung?" ona öylece şaşkın bir halde bakmama karşı gülerek elini uzatmıştı uzağında olsam bile, şimdi titriyordum işte.
"Ben Bang Christopher Chan'ın öz kardeşi Seo Changbin, aynı zamanda sen abimin katili, Minho'da.."
"Minho mu?.."
"Boşver, aileni bu şekilde dağıtmak acısız olur. En iyisi sana abimi nasıl öldürdüğünü hatırlatayım, belki o zamanlar kaybettiğini hafızanı kazanırsın."

"Özellikle, Lee Minho'nun hiç bir şey hatırlamamış olmasına şaşmamalı değil mi? Onun yüzünü yavaştan yavaştan unutmama, ama hatırlıyorum hala onu. Merak ediyorum da, nasıl hafızanızı kaybettiniz o zamanlar? Kendinizi çok mu temiz sanıyordunuz.."

Karşısında susup kalıyordum ve ellerim yavaş yavaş cebimden çıkmaya başlamıştı, adam ellerini iki yana açmış bana yürürken geriye çekilmiştim adım adım.

Gözümü dışarıya verip Minho'nun yanına koşmak istesem de adam ben kaçacağım sırada hızla bedenime koşmuş ve dibime gelmişti benim. Canım acıyordu ve ağzım açıkken dudaklarım titriyor, gözlerim sulanıyordu karnıma giden eliyle. Sivri metali etimin içinde tutarken aniden döndürmeye başlamasıyla gözlerim daha çok yaşarmıştı, o ise kulağıma konuşuyordu benim.
"Böyle yaptın, değil mi? İlk önce bunu yaptın ona, sonra yetmedi, bir daha işkence ettin. Hatırladın mı abimi?"
Beyaz gömleğim gitgide kırmızının en koyu tonuna boyanıyor, gözüme dolan yaşlar akıp gidiyordu acıdan ve beynimde bir film şeridi gibi canlanıyordu herşey..

缘分: YUÁNFÈN -Minsung (Mpreg)-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin