ᥫ᭡ 24- Yanlış Kitap Kapağı

78 14 1
                                    


Gri pijamalarım hala üzerimdeyken ilk defa bu kadar uyanık hissediyordum sabahın köründe, üstelik uzun zaman sonra intikam ve soğukluğun tadını almıştım. Gözlerimde derin bir kızgınlık ve koyuluk yatarken somurtarak okul kıyafetlerime baktım, o sırada bir bildirim geldi telefonuma. Kaçmış isteğimle onu elime aldığımda herşeyden vazgeçmiş gibiydim.

Mini'm: Okula erken gel sersem!

Bu mesajı yazarken yüzünde güller açtığını canlandırabiliyor ve benimle alaylı bir şekilde konuşmaya çalıştığı ses tonunu duyabiliyordum. Kalbimde küçücük bir titreşim bile hissetmeden mesajı cevapsız bırakarak geri attım telefonu yere, kıyafetlerime döndüm ve hazırlandım. Uzamış kahverengi saçlarımı da düzelterek çantamı aldım sırtıma ve büyükanneme bağırarak çıktım evden.

Kırıklı yolda yürürken etrafımda aralarında mesafe bulunduran insanlar vardı, ortalarında tek başımaymış gibi hissederken bazıları arkadaşlarının sırtına yapışmış kahkaha atıyorlardı. Bazıları koşarak gidiyordu okul yolundan, herkes normal bir gün olduğunu varsayarak tekrar gidiyordu girişe varan bu eski yoldan. Sallanarak yürürken birden arkamdan birisi sırtıma atlamış ve beni şaşırtmıştı, eğildiğim yerden kalktığımda tam benimle alay eden kişiye gülecektim ki yüzünü görünce vazgeçtim. Bana bakıyorken elini omuzuma atmaya çalışmıştı ama ben bütün aksiliğimle, içimdeki solan sevgisizliğimle elini oradan çekerek görmezden geldim varlığını. Gürültüye karşı diğerleri bile yolda şaşırmış gibiydi, kahkaha atan kızları bile şaşkınlıkla bakıyordu olanlara.
Arkamda sadece kafa karışıklığı yaşayan ve morali bozulan bir adam bırakmıştım şimdi.

"Hey!"
Peşimden geleceği sırada dişlerimi sıktım ve yumruk yaptım istemsizce, sonunda yanıma ulaştığında tenime dokunmasına izin vermedim. Benim tenime, benden izinsiz...
"Dokunma bana!"
Sesim bütün sokağı inlettiğinde ve gözlerimi açıp nefes nefese ona baktığımda parlayan gözlerinin bana hayal kırıklığı, özellikle merakla baktığını gördüm. Sesime karşı önüne dönen tüm kalabalık tekrar bize bakmıştı ve daha fazla odak noktası olmak istemeyerek koşar adımlarla ayrıldım oradan. Ne zaman bunu Minho'nun yaptığını düşünsem, ne zaman tenime dokunduğunu hissedecek olsam sinirim daha çok yükseliyordu. Bu ihaneti ne zaman en güvendiğim kişiden yediğimi hatırlasam bu o kadar da çok canımı yakıyordu, hem üzgün hem kızgındım ona.

Rahat bir şekilde sıramda otururken ara sıra gözüm Minho'ya kayıyordu, mutsuz bir şekilde dudağını bükmüş sırasını karalıyordu avucunu yanağına yaslamışken.
"Bana ne ki.."
İç çekerek yerimden kalktığımda ve koridora yürüdüğümde onun artık peşimden gelmediğini gördüm.
"Sonunda bıraktın peşimi."
Yüzüm tiksinç bir ifadeye bürünürken ve sesim de memnuniyetsiz çıkarken açıkçası kalbimde farklı şeyler duyuyordum, ona dışımdan sert davranıp kızgınlığımın acısını çıkarmaya çalışıyor gibiydim. Gerçekten o çocuğa bu kadar kısa zamanda mı güvenmiştim de o olduğuna inanmıştım şimdi? Ama bu da bir ihtimaldi, bunu halletmessem kelebek etkisi yaratabilirdi.

Üç adamın soluğunu duyduğumda onlara döndüm sırtımı duvara yaslayıp.
"Duydun mu Jisung?"
"Neyi?"
Gözüm Minho'daydı, ona bakıyordum gözlerimi kısarak sert bir şekilde. O günün akşamı, katil olmaya sustuğum günün akşamı gibi yapıyordu. Yine aynısını yapıyordu, bir kere bile dönüp bakmıyordu etrafına!
"Okul erken bitecek, iki ders sonra eve gidiyoruz."
"Nedenmiş o?"
Kaşlarım çatılmıştı ve ilgim Eun-Ho'ya kaymıştı dediğini duyunca, sonunda çekmiştim tehditkar bakışlarımı ondan.
"Hocalar söyledi. Salıyorlar bugün."
"Ne güzel."
"Yalnız, Minho'yla sıkıntın ne? Ona sabah çıkışmışsın.."
"Onunla benim aramda."
"Üzülmüştür, o kadar sert olmana gerek var mıydı?"
"Vardı Eun-Ho. Haketti.."
Bıkkınlıkla söylediğim şeye karşı artık soru sormayı bırakmış ve susmuştu, ya sabır çekip tam sol tarafına döndüğümde sıçradım yerimden.
Daha demin masada oturan adam yanıma gelmiş sinirli olduğunu düşündüğü bakışlarla dibimde duruyordu.
"Ananı-! Aklım gitti ya ne yapıyorsun!?"
"Derdin ne lan senin?"
Mahalle kekosu havasında direkt olaya dalınca diyecek bir şey bulamadım.

缘分: YUÁNFÈN -Minsung (Mpreg)-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin