2030Jisung yüzündeki sıkıntı ifadesiyle taş yoldan yürüyordu yavaşça, derin nefesler alıyor ve kendini hazırlıyordu her ihtimale karşı. Zaten her ihtimali göze alarak böyle bir şeyi ona söylemeyi kabul etmişti, saklayacak olma düşüncesi bile ona olanaksız geliyordu çünkü yapacağı ne olurdu? Kendi başına hareket edebilir miydi? Cam kapının ardına geçtiği zaman içerisinin türlü türlü insanla dolduğunu farketmişti. Derin nefesler vererek iç çekti ve sol tarafına döndü minik aile ocağının içinde, kapıya gitti eli. Gözleri duvara asılı yazıya takılırken kaşları yassılaşıyor ve dua ediyordu Tanrı'ya; 'Psikolog Lee Minho'
Genç adam bir solukla içeriye girip usulca kapıyı geri kapattığında nefesini tuttuğunu yeni farketmişti, gözü Minho'nun yanında duran yetişkin bedenlere kayınca kaşları çatıldı istemsizce. Gittikçe yanlarına yanaştı ve durdu onların önünde, üç oğlan ise ona merakla bakıyordu neden geldin demek istercesine.
"Neden buradasın Jisung?"
Diğer ikisi konuşmayınca Jisung'un bu sıkıntılı durumdan çıkmasını sağlamak adına Minho açmıştı ağzını. Şimdi onun sorusuna karşı yetişkin bir adam haline gelmesine ve 20'sini çoktan geçmesine rağmen deli gibi korkuyordu alacağı tepkiden.
Minho'nun telaşını anlıyordu ve içindeki soruya cevap verdi gözlerini yere eğerek.
"Da-Young evde bebeği pışpışlıyor. Sana söylemem gereken bir şey var."
"Min-Jun'u ona mı bıraktın?"
"Küçük bebeklerle nasıl ilgilenmesini bildiğini sanıyordum."
Gittikçe daha da küçüldü adam olduğu yerde gözleri Minho'nun masasının üzerindeki kendine ait belgeleri tararken."Jisung."
"İyiyim ben, Ji Wook."
Jisung karşılacağı sorulardan korkak gibi başını kaldırarak garip bir gülümseme takınmış ve artık çok yakın olmadıkları arkadaşına bakmıştı. Onun yüzünde ise endişeli bir ifade gezinip duruyordu.
"Belgeler aynısını söylemiyor." Bu dobara sesin sahibi kısa saçlı adam olmalıydı ki elinde iki tane kitap bulunduruyordu. Jisung ise aldığı tepkiye dayanamamış gibiydi.
"Eun-Ho, Ji-Wook..Minho ile konuşabilir miyim?"
Sanki izin ister gibi değildi, ses tonunun altında onlara gitmelerinin zorunlu olduğunu söyleyen bir mesaj yatıyor olmalıydı ki iki oğlan inat etmedi ona.Odada sandalyede oturan Minho'yla baş başa kalan önüne geldi; üzerine beyaz bir doktor önlüğü geçiren, gözlerine ince çerçevelerden oluşan yuvarlak bir gözlük takan, ince belli olan adamın. O adam ise ayağa kalkarak Jisung'a yanaşmıştı, eşi saydığı kişinin böyle sıkıntı içinde yüzmesi tedirgin etmişti onu. Ellerini Jisung'un kollarına koyup bedenini kendine yaklaştırdıktan sonra baktı ona masumca.
"Ben hamileyim."
"..?"
Jisung tek nefeste söylemesi gerekeni söylemiş ve Minho'nun tepkisini kontrol etmek için yüzüne bakmıştı korkar halde, şimdi gerçekten ürküyordu çünkü adam ona cevap vermiyor öylece bakıyordu yüzüne.
"Mutlu olmadın."
Paniğe kapıldı oğlan, kararlı bir ifadeyle yüzüne bakmaya devam etti onu anladığını düşündüğü hisleriyle. Minho hala kalas gibi duruyordu hatta ellerini çekmişti Jisung'un teninden.
"Hamile misin?.."
Kekeleyerek dediği şeyi tekrarlayan Minho'nun dediğine inanmayacak olmasından korkup pantolonunun cebinden bir test çıkardı karşısına.Testi eline alan adamın parmakları o kadar titriyordu ki o şeyi bile düzgün tutamıyordu. Jisung ise korktuğu şey başına geldiği için neredeyse ağlayacaktı, kırılmıştı tamamen.
Fakat beklemediği bir şey yaptı psikolog, hızlıca sarıldı adamın bedenine. Kollarıyla onun vücudunu sararken tek eliyle saçlarını okşamaya başlamıştı, Jisung ise onun bu temasına karşı donuk kalmıştı şok içinde. Söz veriyordu adam boğuk çıkan sesiyle kulağına fısıldayarak..
"Emin ol Jisung, ilk sefer ki gibi seni zor durumda bırakmayacağım. Bebeğin yalnız ve sefil bir şekilde doğmasına izin vermeyeceğim, bırakmayacağım seni. Bu sefer geç kalmayacağım sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
缘分: YUÁNFÈN -Minsung (Mpreg)-
Fanfiction-Yarı Omegaverse- Sabahları derslerine çalışan zeki ve meşgul gözüken Dominant Omega Han Jisung akşamları katil oluyor. Bir gün akşamın suskun ışığında kendini maske ve şapkalarla kapatmış, yine eline kan bulaştıracakken avlanan o oluyor, ve kaçırı...