ᥫ᭡ 8- Vanilya Kokulu Çörek

168 27 9
                                    


Minho kedi gözleriyle dudaklarını büşüztürürken 'lütfen' der gibi bana bakıyordu otururken, bense ona otursam bile ellerim belimde kalkık bir kaşla cevap veriyordum.
"Hayır Minho!"
"Daha ne istediğimi bile söylemedim.."
"Hayır!"
"Bana bak, senin katil olduğunu bilmiyormuşum gibi davranma!?"
Duraksamış ve ona daha da sinirli bakıp burnumdan solumaya başlamıştım ki bir an hangi haddiyle beni tehdit edebileceği aklıma geldi!?
Sinirli ifademi silerek gururla onun yüzüne baktım.
"Hadi okulu asalım."
"Ciddi misin?"
"Beğenemedin mi? Senin yerine okula gitmektense birlikte yok yazılmamız daha iyidir. Yürü peşimden."
Hala göğsümü kabartmış bir tavırla odamdan çıkıp mutfağa yöneldiğimde çaktırmadan ona baktım, takip ediyordu adımlarımı..
Mutfağa geldiğimizde her yana her köşeye mutlulukla baktım, fakat huzurumu arkamdan beni eleştirmekte olan, bir dersten bile geçemeyen adamın sesi bozmuştu.
"Senin de ne olduğunu biliyoruz Jisung beyefendi, biliyoruz..Biliyordum, testkolik olmadığını!"
"Dedi ve karnesine yazılan 20 matematik puanıyla bakışmaya gitti."
"Fff"
"Üfleme gel yardım et!"
Ağzını açmasına izin vermeden ona muazzam kaotik bakışlarımı attığımda saygı ifadesiyle eğilip yanıma gelmişti çabucak.

Bütün malzemeleri ve baharatları tezgaha serdiğimde yorgundum, Minho bana anlamaz yüz ifadesiyle bakarken göz devirdim. Salaktı bu çocuk aq.
"Ne bakıyorsun malzemeler kendiliğinden mi karışacak?"
"Hayırdır ama ne oluyor?"
"Şambali yapıyoruz!"
Ağzı açık bana bakarken ben çoktan herşeyi hazır etmiştim bile. Şekeri bir kaba boşaltıp tezgaha yerleştirirken Minho'nun baharatlarla uğraştığını farkettim, elindekinin ne olduğunu anlamaya çalışırken aniden öksürmeye başlamıştı. Onun endişesiyle elimdeki şeker kabını tutamamış ve düşürmüştüm.
"Ananı satayım!"
"Hasiktir ölüyorum!?"
"Ne yapıyorsun aq ne kokladin sen!?"
Yanına koşmaya çalışırken bir de ucu kıvrık bozguncu halıya takılmıştım ve çocuğun üzerine uçmuştum, elindekini bütünüyle yüzüne döktüğünde tozla bakıştı bir süre. Yerde onun üstünde mal gibi yatarken bütün yüzü kahverengi bir tozla kaplanmıştı ve gözleri sonuna kadar açıkken ses çıkartmıyordu.
Fakat tozun kokusu burnuma geldiğinde ben de açtım gözlerimi çocuk kıpkırmızı olmuşken.
"Lan salak karabiber bu!?"
Ardı ardına yüzüme hapşırdığında gözlerimi kapatmıştım ve yüzüm ekşimişti, e sonuç olarak ikimizde lavaboya koşmuştuk. Yerler desen, geçilmeyecek derecede kirliydi..

Tatlı matlı yapamayız diye dolabtan sebze çıkartıp doğrarken Minho arkadan hem süpürge yapıyor, hem de bana saydırıyordu ana bacı.
"Mal mısın sen Şambali nedir yaa!.."
Tamamen önümdeki havuca odaklanmıştım ve cevap bile vermiyordum ona.
"Şambalinin içinde karabiber ne alaka!?..."
Süpürge sesi durduğunda ve bağırmasına gerek kalmayıp yanıma ulaştığında anca o an dediği şeyle başımı ona dönmüştüm.
"Adam kesmeye devam et sen, yoksa bizi zehirleyeceksin.."
"Karabiberle oynayan sensin."
"Nereden bileyim!?"
"Bileceksin."
Onunla tartışırken omuzlarımdan tutmuş ve beni sıkıştırmaya çalışmıştı.
"Tamam aq sen kazandın uzak dur benden!"
"Asösyel katilimiz diyor ki temas sevmiyorem sektirin gidin ha?!"
"Ösösyöl kötölömöz!.."
Laf dalaşını bıraktığımızda anlık ortam çok boş gelmişti, en son ne zaman normal bir şekilde kavga etmiştik biz böyle?

Havucu doğramaya devam ederken birden yaşlı kadının yanımda kadifemsi sesini duydum.
"Oğlum.."
Endişeliydi, aynı zamanda endişesini bana göstermemeye çalıştığı için azıcık merhametli çıkıyordu sesi.
"Bugünlerde dışarı çıkmandan çok korkuyorum, haberlerde gördüm. O bir kızın evine girip vahşice öldürmüş zavallıyı, çok üzüldüm.."
Dediği şeyle Minho aniden kaşlarını kaldırarak endişe ve suskunlukla bana bakmaya başlamıştı; herşeyi bilmenin ve gerçeklerin acı veren suskunluğuyla..
Benimse gözüm çoktan havuçtan ayrılmış, tezgaha kaymıştı ve gelişi güzel kesiyorum; her zamanki gibi.
Parmağımın ucunda keskin bir acı hissettim de durmadım gözlerim buğulaşırken ve gülümsemem solarken. Büyükannem yüzümü elleri arasına almış ve beni okşamıştı, yaşlı kadın..
"Sen benim tek sahip olduğum kişisin. Annen öldüğünden ve baban da evi terkettiğinden beri bana bakan sen oldun, oğlumdan görmediğim nezaketi senden gördüm o yüzden çok temiz yürekli olduğunu biliyorum. Senin de ellerimden kayıp gitmeni istemiyorum, o yüzden kendine dikkat et. Merhametli kuzum benim.."
Diyip karşımdan ayrıldığında önüme dönememiştim ben, titriyordum adeta her iliğime kadar. Gözümden damladığını ve yanağıma değil kalbime saplandığını hissettiğim gözyaşları ile bekledim, ki irkilmemi sağlayan şey Minho'nun kolumdan tutarak beni kendine döndürmesiydi.

缘分: YUÁNFÈN -Minsung (Mpreg)-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin