◘12◘ Sarhoş

6.6K 406 9
                                    

Tamam kısa olabilir ama erken geldi yani. Diğer bölüm olaylı gençlik. O yüzden oy ve yorumlara saldırırsanız çok makbule geçer.

Öpüldünüz.

Tam anlamıyla bir öz güven sahibi olduğum söylenemezdi. Fikirlerimi birine söylerken onları kabul ettirme çabasında değildim. Çünkü her ne kadar doğruluğundan emin olsam da içimde sürekli ya doğru değilse diye bağıran bir kurt olmuştu. O kurdu susturmanın hiçbir yolu yoktu. Çünkü küçüklüğümden beri o kurdu susturmamam için eğitilmiştim.

Kafama göre hareket edemiyordum ve güven sorunumdan dolayı da istediğim birisiyle her şeyi konuşamıyordum. Ya başkasına söylerse? İçimdeki kurdun bana taktığı isim bu olsa gerekti ki bana hep bu şekilde sesleniyordu. Bunların hepsinin topladığımızda tek kapıya açılıyordu: Rezil olma korkusu. Dışlanma korkusu. Başkaları tarafından sevilmeme korkusu. Korku. Bunların hepsi sadece korkuya açılıyordu. O korkuyu yenmek ise bambaşka bir şeydi.

O korkuyu yenmek içindeki seni yeyip bitiren kurdu öldürmekle eşdeğerdi ve yıllarca birlikte yaşamış olduğun o kurdu öldürmek için dünyanın en zor şeyini yapmak, bir alışkanlığından vazgeçmek gerekiyordu. Ve o kurt, asla bırakamayacağın bir kurttu.

Bunun dışında yapabileceğin tek şey o kurdu geri plana atmaktı fakat sorun şu ki onu geriye atmak içinde büyük bir öz güven sahibi olmalı, arkadaşlarınızla veya ailenizle konuşmalıydınız. O kurdu yenmek için teoriler öğrenmeli, bol bol kahkaha atarak o kurdu sağır etmeliydiniz. Ama benim etrafımda arkadaş babında; Asklepios ve Afrodit, aile bakımından ise sadece annem vardı. Bunlar o kurdu yenmek için yeterli bir ordu değildi.

Hades'in beni güçlendirmeye çalıştığının farkındaydım. Dahası bunu çoğunlukla yaptığının farkındaydım. Hades'i ilk gördüğümde bakışlarımı kaçırmak için ne taklalar attığımı çok iyi hatırlıyordum. Ama şimdi masasına elimi vurmaya başlamıştım. Bunu bana bir kaç ay önce söyleseler sanırım sadece güler geçerdim. Ama şimdi... Şimdi Hades içimde ki o öz güven canavarını konuşturmaya çalışıyordu ama bu imkansızdı.

Çünkü bugüne kadar söylemek için çırpındığım her şeyi içime atmıştım.

Hades boşuna uğraşıyordu. Gerçi artık uğraşmıyordu bile. Şu anda Aella ile uğraşıyordu. Ona kızmak için deliriyordum ama içimdeki kurt yine devreye giriyor ve "Ne hakla?" diye soruyordu. Ve ben yine o kurdun öz güveni ve haklılığı konusunda ezilmiştim. Ne hakla ona neden Aella ile yattığını sorabilirdim? Sürekli aynı şeyi yüzüme vuruyor ve beni duvarların arkasına itiyordu.

Bu sefer öyle olmayacaktı.

Ani bir kararla ayağa kalktığımda hızlı hareket etmeden dolayı ilk bir kaç saniye boyunca ayağımın altında ki yer döndü. Tek elimde nektar dolu bardak varken diğer elimi masanın köşesine koyarak kendime gelmeye çalıştım. Neden her yer bu kadar dönüyordu ki? Kafamı sallayarak son kez silkelendim ve kapıya doğru ilerledim.

Adımlarım koridor boyunca ilerlerken başım hala çok dönüyordu. Görüntüleri silik silik görüyordum sanki. Sonunda o odanın kapısının önüne geldiğimde içeri girmek ve girmemek konusunda o kararsızdım ki. Girsem ne diyecektim? Girmesem ne yapacaktım? Kafamı kapıya yaslayarak gözlerimi kapattım. Onu Aella ile birlikte o pozisyonda görmeye hazır değildim sanırım. Ya da öyle miydim? Of.

Kendimi geriye çekerek kapının üzerinde ki Yeraltı Dilinde yazılan şeyleri okumaya başladım ama sanki okuduklarım bana devrik bir cümle gibi geliyor, bir kulağımdan giremeden diğerinden çıkıyordu. Onu, sadece onu görürsem pekala bir bahane bulabilirdim ama ya onunla görürsem? O zaman nutkum tutulur ve manzaranın dehşet vericiliği beni boğardı.

Yasak Meyve: Nar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin