◘6◘ Dayanamayacağım şey

10.1K 639 23
                                    

Merhaba :D

Her geçen gün artan Persephone&Hades hikayemde hepinizden beğeni veya yorum bildirimleri almak çok makbule geçiyor.

Destekleriniz için sağ olun ama biraz daha arttıramaz mıyız?

Benim çok sevdiğim bir bölüm oldu nedense. Umarım sizde severisiniz.

Sizi seviyorum.

Sinirle sandalyeyi kendime çektikten sonra yine kendimi büyük bir sinirle sandalyeye yerleştirdim. Bir şeyler öğrendiğim için, bir kaç saniye içinde bir şeyler öğrendiğim için sinirleneceğimi hiç düşünmemiştim ama şu anda sinirleniyordum. Bir anda yeraltı dilini öğrenmem benim buarada kalıcı olduğumu gösteriyordu ama hayır! Ben burada kalıcı olarak kalmayacaktım.

Yanı başımdan doğru bir gülme sesi geldiğinden ona döndüm. Bu gülme daha çok mutluluktan değil de sinir etmek için zorla dudaklardan döklülen bir gülmeydi. Zaten bir kaç saniye sonra da tekrar eski halini almıştı. Amacını yapıp, beni sinirlendirdikten sonra.

Sinirle tıslayıp ağzımı açtım ama kelimeler boğazımdan çıkmak için yeterli cesarete sahip değildiler. Kimsenin kelimeleri korkutucu ve yakışıklı ama aynı zamanda tehlikeli yeraltı tanrısına "Seni aptal ve piç kurusu tanrı beni buradan çıkar. Bana yaptığın veya zorla yaptırdığın, burada kalmamı sağlayacak şeylerden ve senden nefret ediyorum!" diyecek kadar yeterli cesarete sahip olmazdı. Ben de yine sıradanlığımı konuşturmuş bunları söyleyememiştim.

 Bugün beni ikide bir kontrole gelen hizmetli sofraya adlarını dahi bilmediğim çeşit çeşit şeyleri koyarken kollarımı önümde birleştirdim. Kan yerine sinir pompalıyordum. Ayağım yerde ki zemine ikide bir vurarak ritim tutturmaya başladığında sinirimi atmak amacıyla masadaki bıçağı alarak elimde sıkmaya başladım.

Demir bıçağı sıktığım yerlerde ki etim beyazlamaya başladığında dilimi ağzımı açmadan ağzımın içinde gezdirdim. Belki de ben fazla abartıyordum. Çabuk sinirlenmiyordum ama sinirlendim mi sakinleşmem zaman alıyordu. Belki de bu durumda o durumdalardan biriydi. Belki de gerçekten çok abartıyordum.

Ah!

Abartmak mı?

Ben buradan kaçmak ve kurtulmak için sürekli bir şeyler düşünürken o beni burada kalıcı yapacak olan şeyleri sürekli yapıyor ve beni delirtmek için bunları sürekli gözüme soka soka yapıyordu. Gözüm Hades'e takıladığında kafamı çevirmeden onu izlemeye başladım. Ah bir de şu hiçbir şey olmamış gibi tavuğunu bıçakla parçalara ayırması beni daha da sinirlendiriyordu.

"Hades!" diye sinirle inlediğimde bıçağı kenara bırakarak çatalını batırdığı tavuğunu ağzına götürdü. Bakışlarını çatalını ağzına götürürken eş zamanlı olarak bana çevirdi. Ona karşı olan sinirli ve kararlı bakışlarımı fark ettiğinde gözlerini devirdi. Çatalını masaya koyarak kırmızı kadife bezle ellerini temizledi. Temizliğe önem veriyordu.

Bardağa uzanıp nektarı yudumlamaya başladığında önüme dönerek bıçağı elimde daha bir sıktım. Beni ciddiye bile almıyordu neden burada duruyordum ki? Elimde hissettiğim dokunuşla irkilerek elime baktım. Bıçak tutan elimi tutarak parmaklarımı gevşetmeye çalışıyordu. Elimde hissettiğim teninin sıcaklığı ile bayılmamayı dilerken ona döndüm.

"Bıçağı çok fazla sıkıyorsun." dedikten sonra zavallı bıçağı elimden sertçe çekip aldı ve tekrar elimi uygun konuma sokarak bıçağa elimde daha uygun bir konuma soktu. Ellerimize bakarak onları incelemeye başladım. En azından şimdi azılı katiller gibi durmuyordum. Çatılmış kaşlarımı saymazsak.

Yasak Meyve: Nar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin