◘20◘ Antreman

6.5K 326 26
                                    

Daha önce yazdığım bölüm neden sizde açılmadı bilmiyorum. Zaten silindi tekrar yazdım falan. Aslında o bşr ay önce bildirimini aldığınız bölüm baya uzundu. Ama ışte şooldu. Bende bu sefer üçe böldüm.

Her neyse.

Inşallah artık dönmüşümdür ve düzenli bölüm yayınlarım.

Multiye bir şarkı koydum. Ben hep bunu dinledim. Aslında bölümle çok bir ilgisi yok ama. Bence harika bir şarkı. Niye bu kadar az dinlendi bilmiyorum. Umarım sizde dinler ve beğenirsiniz. (Dalga geçmek istemem ama Simge, Aleyna Tilki mi sincap mi falan yerine daha güzel şeyler dinlemelisiniz.)

Keyifli okumalar.

Gözüme batan ve rahatsız eden şeyle yerinde kıvrandım. Hareketlerimi kısıtlayan şeyin varlığını çok kısa sürede idrak ettiğimden, hem içinde bulunduğum kafesten hem de gözüme gelen ve rahatsız eden şeyden kurtulmak adına daha büyük bir güç göstererek yerinde kıvrandım ve gözüme doğrudan gelen şeye sırtımı döndüm.

Beni sorgulamadan kabul eden ve sıkı sıkı saran kollarla yerimde tekrar oynadım. Zira çok sıcaktı ve bunalmıştım. Gözlerimi açmadan hareketlendim ve beni saran kişinin kollarının arasından çıktıktan sonra kafamı göğsüne koydum. Bana uyum sağladıktan sonra sırtımda bir elin varlığını hissetmem bana bir yıl daha uyku imkanı vermişti. Aklım çalışana kadar. Gözlerimi açtığımda göreceğim manzarayı bildiğim için gözlerim kapalıyken bir süre düşündüm.

Karşılaşacağım yüzü ve sonrasında olacakları biliyordum. Ona yenik düşecektim. Her zaman olduğu gibi. Her zaman olduğu gibi benden canımı da alsa, beni en kötü ateşlere de itse ona yeni düşecektim. Gurursuzluk yapacaktım. Ona karşı hayatımda kimseye olmadığım kadar gurursuz olmuştum ve olmaya devam edecektim. Ona karşı olan zaaflarımı fark ediyordum.

En yakın arkadaşımı öldürmüştü. Beni bağlı olduğum ve değer verdiğim şeylerden koparmıştı. Beni parça parça öldürmeye başlamıştı ama ona karşı koyamıyordum bile. Müttefikim de oydu, dostum da düşmanımda, her şeyim olmuştu. Çünkü o gördüğüm, tanıdığım tek insandı artık. Canımı yaksa bile beni asla terk etmeyecek kişiydi o.

Kafamı kaldırarak güzel yüzüne baktım. Gözümün önünde Asklepios'u parçalanmasını sağlamıştı. Doğrusunu söylemek gerekirse ona kızgın ve kırgın olduğum konu tam olarak bu değildi. Asklepios savaşı başlayan taraftı sonuçta ve güçlü olan her zaman kazanırdı. Kazanmıştı da. Kırgın ve kızgın olduğum konu beni bir kez bile dinlememesiydi. O anda dünyanın en haklı kişisi bile olsa beni dinlemeliydi. Eğer bana bu kadar değer veriyorsa benim düşüncelerine de aynı oranda değer vermeliydi.

Ama Hades her zamanki çelişkileriyle beni şaşırtmaktan çekinmişti. Bana değer veren kişi beni hiçe saymıştı. Bir kez daha.

"Kahrolası seni neyden koruyabilirdi ki o? Seni her şeyden ben korurdum zaten!"

Dudaklarımı ısırdım. Elimi kaldırarak çenesine koymak ve onu öpücüklerle uyandırmak ve mutlu bir şekilde hayatıma devam etmek istiyordum. Ah! Şu an yeryüzündeydim. Hiç kimseye ihtiyacım yoktu zaten. Doğa bana yeterdi, yeşil bana yeterdi, güneş bana yeterdi!

Yetmiyordu!

Eğer şu anda bunlar bana yetecek ve beni mutlu edecek olsalardı Hades'in yanında, en yakın arkadaşımı öldüren katilin yanında ona sarılı vaziyette yatıyor olamazdım. Elimi çıplak göğsünde gezdirdim ve bir kez daha dövmesinin etrafında bir çember çizdim. Dün verdiğim öpücüklere ev sahipliği yapan göğsü hala ıslaklıklarını hissediyor muydu acaba? Dudaklarım titrediğinde ve gözlerim acıdığında elimi hızla göğsünden çektim.

Yasak Meyve: Nar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin