Öhhö-
Burayı okuyun lütfen.
Hey beybies.
Kendi rekorumu kırdım sanırım. Bu kadar erken bölüm attığım görülmemiştir normalde. Burası uzun olursa okumayabilirsiniz o yüzden kısa kesmeye çalışacağım. Bölümler bundan sonra düzenli gelcek ve yaz tatilinin sonuna doğru sanıyorum ki final olur. YGS-LYS adayıyım sonuçta bende ve meslek lisesinin dezavantajı olarak daha çok çalışmalıyım.
Ama, sizden isteğim vote ve yorum. Çok geç yayınlıyorsun yüsüzlük yapma demek isteyebilirsiniz ama durumlar öyle gerektirdi. Lütfen yorum yapın ve vote verin. Bir tuşa basmak o kadar zor olmasa gerek. İlla sınır mı koymalıyız?
Diğer bölümden önce hikayeye tekrar video yapmayı düşünüyorum. İlkinden daha profesyonel. O yüzden bölüm öncesi belli videoyu belirttiğim bir bölüm gelebilir ya da bölümle bir bilemiyorum. Video için yardımcı olabilecek melekler varsa aranızda harika olur. Gerek gif bakımından gerekse bu işlerden anlayanlardan. Şimiden teşekkür ederim yavrular.
-Mogwai - Take Me Somewhere Nice
"Sence beni tanıyor musun?"
Sorduğum soru karşısında sırtımdaki eli bir an için yavaşlasa da sonra tekrar sırtımda gezinmeye devam etti.
"Kendinle ilgili soru mu soracaksın?"
Kaşlarımı çatarak kısa bir süreliğine düşündüm.
"Aslında beni tanımlamanı isteyecektim ama eğer zorlanacaksan soru da sorabilirim."
Gülümsediğini hissetmiştim. O öyle gülünce, ve gülüşünün izleri bana bulaşınca istemsizce mutlu olmuştum. Neden güldüğünü bilmiyordum aslında ama yine de hoşuma gitmişti. Gülmeyi günde iki kere 5 saniyeliğine yaptığı içindi sanırım.
"Pekala..." diye mırıldandı. "Sanırım sormanı tercih edeceğim."
"En sevdiğim renk?" Bir kez daha güldüğünde yanağımı göğsünden kaldırıp çenemi göğsüne yasladım ve onu alttan izlemeye başladım. Kemikli bir çenesi vardı ve bu onu olduğundan daha çekici gösteriyordu. "Neden güldünüz efendim?"
Başını aşağı eğerek gözlerime baktı.
"Edebi yönüne güvenerek daha zorlayıcı sorular beklemiştim senden." diyerek tekrar bakışlarını kaçırdı ve eliyle kafamı göğsüne bastırdı. Yeşil diyeceğinden o kadar emindim ki gözlerimi devirdim.
"Eğer bilemezsen sorarım sana zorluğu ama." Cümlemi bitirdikten sıra dil çıkarmak istedim ama çocuklaşmayı son anda durdurdum. Neyseki.
"Ruhun gibi asil renkleri seviyorsun. Kırmızı."
Şaşırmıştım. Bunu daha önce ona söyledim mi diye düşündüm ama oturup konuştuğumuz öyle çok olmuyordu. O yüzden bu fikri kafamdan attım. Zaten yorgun hissediyordum.
"Ruhumun asil olduğunu nerden çıkardın?"
"Çünkü artık ruhunu görebiliyorum. Karmaşık ve karasız birisi olduğunu düşünüyorsun ama değil. Aslında içten içe çok daha farklı ve asil birisi var içinde. Bazen hareketlerine yansıtıyorsun."
Şaşırarak alaylı bir gülme bıraktım. "Ben mi?" O kadar alaycıydıydım ki sırtımdaki eli biraz sertleşti.
"İçindeki cevherin dışa vurulmasını ya istemiyorsun ya da içinde cevher olmadığına inanıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Meyve: Nar.
FantasyO bana yasaktı, ama ben ona değildim. O beni kaybetmeyi göze alamazdı ama ben alırdım. Ben karanlıktan korkardım ama onun karanlığında korkmuyordum. Belki onu bana saplantılı hale getiren aptal bir oktu. Ama benim onun kaba, sert, korumacı, kırıcı...