Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, uykuya yeni dalmak üzereyken,pencereden içeri atılan iki küçük çakıl taşı bana Sara'nın geldiğini haber vermişti. Saçlarımı ince kumaştan yaptığım mendille toparlayıp odaya girmesini bekledim.
"İçeri gel Sara pencereden konuşamam çok yorgunum!"
Gözüme az ileride yatan dadım Lori çarpmıştı, "kim bilir kaçıncı rüyasını görüyor olmalı?"diye iç geçirip o an onun yerinde olmak istedim. Kendi kendime bir karar almıştım artık sarayın girilmedik her yerine girdiğime göre bundan sonra dışarıdaki halkın arasına karışacaktım. Dün yaşadığım her şey bana cüsseli bir tokat gibi yetmişti,hem dışarısı buradan daha güvenli ve rahat olmalıydı. Kendime "sarayı gezme otur oturduğun yerde, nakış yap" dememek için bulduğum bu çözüm, o zamanlar beni oldukça rahatlamıştı.
"Hey ne düşünüyorsun Eva! deminden beri sana sesleniyorum"
Sara'dan sınırdaki durum hakkında yeni bir bilgi alabilirim umuduyla babasını sordum.
"Baban sınıra gitmiş,hiç söylemiyorsun!"
"Hım evet yakında döner bu yüzden söylemedim.Dün bütün gün seni aradım nerelerdeydin?"
Sanki benden sakladığı bir şeyler var gibiydi.Hemen konuyu değiştirmiş, sürekli gözlerini kaçırıp odayı süzmeye başlamıştı.
"EVA BU MENDİLDEKİ KAN SENİN KANIN MI!?"
Ağzını elimle kapatıp daha fazla bağırmaması için elimden gelenin yapmaya çalıştım.
"Sessiz ol Sara! benim kanım değil! İlk önce sen söyle baban nasıl yakında dönecek, benim bildiğim Hokkel ablukaya alınmış, gelmesi yıllar sürer erken geleceğine nasıl bu kadar eminsin?"
Sara söylemek istemiyor gibiydi ama mendildeki kanın hikayesini duymak istediği için ağzında bir şeyler geveleyip durdu.
"Sara sen söylemezsen bende söylemem. Benden ne saklıyorsun?"
"Babamı gitmeden önce Barlas'la konuşurken duydum. İmparatorla anlaşma yapacakmış,bizim bölüğümüz babamın emrinden çıkmaz biliyorsun,eğer Hokkel'i istiyorsa benimle Ade'yi evlendirmesini söyleyecekmiş bunu söylemek için yakında buraya döner diye düşünüyorum."
Sara, Ade'yi tanıyordu.Bu zamana kadar benimle Ade'yle ilgili asla konuşmamıştı neden benden Ade'yi gizlemişti.
"Ade mi o da kim!? Neden bu kadar önemli onunla evlenmek. İstemediğin biriyle sırf baban istiyor diye evlenemezsin Sara!'
"Ade imparatorluğun tek varisi, asil kanın devamı, onu yıllardır bahçesinde Başkomutan Barlas'la talim yaparken görüyordum. Hiç konuşma fırsatım olmadı ama... onu seviyorum Eva!"
Son cümlesini çekinerek söylemişti. Sanki kendinden bile sakladığı bu sırrı sonunda itiraf edip,özgür bırakmış, omuzlarından kalkan yükü atmanın rahatlığı,gözlerine yansımıştı. Bununla birlikte onun her hareketinde tuhaf bir hırs ve kıskançlık fark etmiştim. Yıllardır dost bildiğim Sara'nın, bana karşı samimi olmadığını anladım. Etrafımdaki herkes bana tam anlamıyla yabancılaşmıştı. Kendimi yapayalnız, koca dünyada tek başına hissetmiştim.
"Babana mektup yaz Sara....bu konuyu ertelenmesini söyle! yakında ablukaya gerek kalmayacak, bunu nasıl bildiğimi sorma,sana iyilik de yapmıyorum sadece dediğimi yap yoksa imparatorla yapmak istediği anlaşma baban aleyhinde geri tepecek."
Sara'nın yüzünde şaşkınlıktan çok üzüntü vardı.Bunu Barlas'tan duyduğumu sanmış olacak ki bana bunu nasıl bildiğimi sormadan, koşarak babasına mektup yazmaya gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈
Historical FictionZamanın içerisinde, birbirini takip eden akrep ve yelkovan... Döngü; zamanı, hikayemizin ilk on iki bölümü geceyi, son on iki bölümü gündüzü temsil ediyor. Bu yüzden ilk bölümler gecenin aydınlanması gibi yavaş yavaş kendini gösteriyor. Sabırla okuy...