Geldim... gidiyorum.
Baktım... görüyorum.
Dokundum... hissediyorum.
Bittim...yitirdim... vazgeçti'm... kayboldum, buldum... mütemadiyen özledim...Saja, yüzünü örterek Eva'nın arkasından ilerliyordu. Kalabalıktan birileri onu fark ederse Eva'nın başı derde girebilirdi. Kora'nın adamları onu kaçırmış parasını alamayan köle tüccarı sokak sokak saja'yı kaçıranları aramaya başlamıştı.
"Saja koluma gir, merak etme! Her şey yoluna girecek."
Saja hızlı adımlarla Eva'nın koluna girip derin bir nefes aldı. Eva içten içe birilerinin onları izlediğini hissediyordu. Bu yüzden yolu biraz daha uzatarak ormana saptı. Saja'ya bakar gibi yapıp arkalarından gelen var mı diye kontrol etmek istedi. Ormana girer girmez başı önünde onları takip eden adamı fark etti. Saja'nın elinden tutar tutmaz hızla koşmaya başladılar. Saja nefes nefese kalmış arada Eva'nın durması için çekiştiriyordu.
"Eva...da..ha fazla koşamam!"
Bir anda durdular peşlerinden gelen kişinin bastığı yerdeki çürümüş dal ve kurumuş yaprak seslerini duyabiliyordu. Onlardan çok da uzak değildi.
"Saja git şu çıkıntıya saklan ben çık demeden sakın çıkma!"
Saja hızla denileni yapıp çıkıntıya doğru koştu. Eva ağaçlardan birinin üstüne çıkıp gelen kişiye bakmak istedi. Az sonra yüzünde peçe olan biri soluk soluğa çıktığı ağacın altından geçti. Eva gelen kişi, ağaçlarının arasından kaybolduktan sonra biraz daha bekleyip aşağıya indi. Kısık sesle Saja'ya seslendi.
"Gel Saja artık gidebiliriz!"
"Eva arkanda!"
Bunlar bir gruptu. Az önce gördüğü tek adam Kora'nın askeri olmalıydı bunlar ise köle tüccarının yaverleriydi.
Eva kılıcını çektiği gibi arkadaki adamın boynuna geçirdi. Çete oldukları bileklerinde bulunan yılan işaretinden belliydi. Eva'nın boynunu kestiği adam geri geri sendeleyerek yere düştü. Diğerleri bundan pek etkilenmeyerek hep birden Eva'ya doğru temkinli adımlarla yürüdüler.
"Saja koşmaya başla, kulenin karşısındaki kukila da beni bekle!"
Saja olumsuz anlamda başını salladı. Geri geri çekilirken Kora'nın adamlarının ona verdiği hançeri çıkardı.
"Hayır Efser! Seni yalnız bırakamam!"
"Emin ol Saja bunlar benim için tek lokmalık, sen oraya ulaşmadan bunları halledebilirim!"
Adamın biri duyduklarından dolayı sinirlenmişti. Hızla Eva'ya doğru kılıcını savuşturdu. Eva ikinci kılıcını çıkarıp adamın göğsüne saplarken savrulan kılıcı kanlı kılıcıyla engelledi.
"Evet! Sıradaki! Hadi Saja!"
Saja koşmaya başladı. Eva Saja'nın gidip gitmediğini kontrol etmek için arkasına bakarken bir anda kolunun acısıyla inledi.
Önüne döndüğünde kahkahalarla gülen adamların çirkin suratlarına tükürür gibi yere tükürdü.Acıyla yere düşürdüğü kılıcı alıp birer ikişer adamlarla savaşmaya başladı. Hep birden Eva'ya karşı kılıçlarını savuşturuyor, bağırarak Eva'nın dikkatini dağıtmaya çalışıyorlardı.
Eva sırtından ve kolundan yaralanmıştı. Her yer kanlar içerisinde kalmış kalan son adam koşarak uzaklaştığı sırada Eva kum çuvalı gibi yere doğru düşmüştü. Yüzündeki eski yara sızladı.Gözlerini kapatıp ölümün kollarında olduğunu hissetmek istiyordu. Kuşların sesleri, ağaçların hışırtıları, uzaklardaki dereye akan su, sanki bütün benliği huzurun koynunda sırtını sıvazlıyor, ona bir ninni söyler gibi ölmeye hazırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈
Historical FictionZamanın içerisinde, birbirini takip eden akrep ve yelkovan... Döngü; zamanı, hikayemizin ilk on iki bölümü geceyi, son on iki bölümü gündüzü temsil ediyor. Bu yüzden ilk bölümler gecenin aydınlanması gibi yavaş yavaş kendini gösteriyor. Sabırla okuy...