"Ben Eva uyuyan herkesi uyandırmaya geldim! Uyuyan bu halkı uyandırmaya geldim! Uyuyan kim varsa evini mezarı yapmaya geldim.Kötülüğe bir kâbus olup, yüreğine korku salmaya geldim. Ölen, ezilen, hor görülene kör olan kim varsa onu yok etmeye geldim. Ben EVA EFSER Sidor'un tek hayatta kalan kızı! Barlas'ın manevi kızı! Duyun sesimi destansı Ade'nin babası Başkomutan Barlastır. Sidor'un hiçbir zaman oğlu olmadı. Yer, gök şahidim! Akan su, dökülen kan şahidim olsun ki söylediklerim doğrudur!"
Halkın arasında bir homurdanma başladı. Askerler ne yapacağını, ne söyleyeceğini şaşırıp birbirlerine baktılar. Aşağıya baktığında Eva, Koman'ı ve diğerlerini fark etti. Koman'ın gözlerinin içinde kendini göremedi. Marsel'in hayal kırıklığını balkondan hissedebiliyordu. Sara ise Zal'ın kulağına fısır fısır bir şeyler söylüyordu. İşte tek bir anda Ade'nin yıllarca yaşadığı kabusun içine girmişti. Artık nefes almasını sağlayacak tek şey intikamdı.
Kuleden aşağıya doğru bağlanan ipin üzerine, beline bağladığı ipi atarak aşağıya doğru süzüldü. Askerler şoku atlatamadan kendilerini Eva'nın arkasından koşarken buldu.
Eva, hızla Marsel'e doğru koştu. Marsel'in yanından geçerken boşta kalan atını çaldı. Son sürat kalabalığın arasında ilerledi.
"Duyan duymayana söylesin, Barlas'ın oğlu Ade, Sidor'un kızı Eva!"
Ormanın derinliklerine, karanlığın içine çekildi. Peşinden gelen askerler geri dönmek zorunda kaldılar. Eva nefes nefese gidebildiği yere kadar farkında olmadan ilerledi.
Sonunda durduğunda kendini şehirden çok uzakta bir nehrin kenarında buldu.
Nefes nefese kalırken birden aklına Ade'nin kaybolduğu geldi. İçinden sürekli "o yaşıyor, kayboldu. Evet...evet kayboldu" diye geçirdi, Ade'nin öldüğüne inanmak istemiyordu.
Gözlerinden yaşlar süzüldü. Başını gökyüzüne çevirdi derin düşüncelere dalmıştı. Zaman durmuş söylediği sözlerin, halkın arasında duran Koman'ı ne kadar yaraladığını düşünmeye başlamıştı. Koman'ın bakışları altında ezildi. Eline taş alıp nehre attı. Sinirle bağırdı "Peki ya Marsel, ona hayatını kurtaran kadının kızı olduğumu söylemediğim halde asla hayal kırıklığına uğramamıştı. Şimdi Sidorun kızı olmak neden...ahhh yeterrr! Yeter artık! Önemli olan bunlar değil tek bir amacım var o da Sidor'u öldürmek bu kadar!!!" Yerdeki taşları sinirle birer ikişer nehre atarken gölün derinliklerine süzülen Ade, tekrar bir şimşek gibi aklında belirdi. Derin bir nefes alarak "Demek yıllardır bu bakışlara maruz kalan benim yerime Ade'ydi. Onlar yanımda olmasa da Sidor'u öldüreceğim." diyerek yerden aldığı son çakıl taşını nehre fırlattı.
...
Koman, Marsel ve Zal'ı annesinin bulunduğu eve getirmişti. Sara da onu takip eden askerleri atlatıp arkalarından geldi. Zal boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
"Bunu biliyor muydun Koman!?"
Koman derin düşüncelere dalmıştı. Marsel'in kolunu dürtmesiyle kendine geldi. Gözleriyle odayı taradı annesini koltukta yatarken görünce koşarak yanına geldi.
"Lori... Lori olanları duydun mu!? Eva, Sidor'un kızıymış!"
Lori oturduğu koltukta irkilerek kendine geldi.
"Neler oluyor Koman! Nasıl! Sen bunu nereden duydun!?"
Koman, annesinin her şeyi başından beri bildiğini anladı.Odada bulunan insanlara aldırmadan "anne!" diye haykırdı.
"Sana söyleyemedim. Kendime bile sesli söyleyemediğim bu sırrı, sana nasıl söyleyebilirdim. Asıl konu sen bunu nereden duydun! ÇİÇEĞİM EVA NEREDE!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈
Historical FictionZamanın içerisinde, birbirini takip eden akrep ve yelkovan... Döngü; zamanı, hikayemizin ilk on iki bölümü geceyi, son on iki bölümü gündüzü temsil ediyor. Bu yüzden ilk bölümler gecenin aydınlanması gibi yavaş yavaş kendini gösteriyor. Sabırla okuy...