23:45 Bölüm Ses, Göz, Nefes

17 1 1
                                    

Eva tekrar tekrar aynı cümleyi söylemeye devam etti.
"Canavarın... şekline bürünen Koman! Tıpkı onun sözleri gibi!."

Kora uzandığı yerden kalkarak Eva'nın ellerini tutup ayağa kaldırdı. Eva'nın gözlerine, dudaklarına vücudunun her zerresine bakarak, yara bere içinde olan bu kadının kurumuş kan ve kirin onu ne denli nefessiz bıraktığını düşündü. Gözleri boş bakıyor,sesi kırık çıkıyordu. Nefesi her an solup gidecek gibiydi. Bir deri bir kemik kalmış bedeni, ayakta duracak mecali kendinde bulamıyordu. Kora onu ayağa kaldırdıktan sonra Eva'nın başı dönerek Kora'nın göğsüne yaslandı.

"Koman ölmedi Eva, aklın seninle oyunlar oynuyor. Evet,sana ihanet etti yüreğinde büsbütün yerini kaybetti ama hepsi bu kadar! Seni yıllardır arıyorum. Her yere, herkese sordum. Ya çok erken ya da çok geç kaldım. Sonunda seni tanıyan biri bana haber gönderdi. Seni günler öncesinden bulmama rağmen sana nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum. En son benden nasıl kaçtığını hatırlıyor musun?"

"Aklımdaki her şey çok bulanık doğru bildiklerimin yanlış olduğu, yanlış bildiklerimin doğru çıktığı çok şey oldu."

"Artık bunları geride bırakman için ne yapmam gerekiyor. Defalarca gözlerime bakmanı söyledim. Gözlerime bak n'olursun gör beni artık!"

Eva başını kaldırarak eline damlayan gözyaşlarının sahibi olan adama baktı.
"Seni görüyorum Ade! Ama gerçekten burada mısın? Emin olamıyorum hâlbuki defalarca kendi kendime ne çok senin yaşadığını söyledim, şimdi ise dediğin gibi kalbim ve aklım bana oyunlar oynuyor, kendimden şüphe etmenin nasıl bir cehennemde yaşamak olduğunu bilemezsin."

"Bu anı ne çok bekledim bir bilsen, sürekli sana sesimi duyurmaya çalışmak, karşında olmama rağmen senin için tamamen yok olmak! Neden Eva, neden beni görmedin. Defalarca sana ulaşmaya çalıştım."

Eva etrafa göz gezdirdi. Canavar ortalarda gözükmüyordu. Tatlı bir rüzgarın bedenlerini okşayarak "her şey geçti" dediğini hissetti.

"Seni her zaman dinledim. Neden böyle - boğazını temizledi. Uzun zamandır ses tellerinin yerini unutan Eva'ya bu kadar konuşmak bile ağır geldi.- konuşuyorsun."

Ade az ilerdeki büyük taşa Eva'yı oturtarak, gözlerini gözlerinden bir an olsun ayırmamak için Eva'nın dizlerinin dibine çöküp,soğuk ellerini avuçlarının içine aldı.

"Beni sonuna kadar dinle Eva! Ve kaybolmamak için bir an olsun gözlerini,.gözlerimden ayırma."

Eva başını sallayarak "tamam" dedi. Ama bunu o kadar sessiz söylemişti ki Ade'nin duyup duymadığını anlamadı.

"Her şey Sidor'un gözlerimin önünde insanları katletmesiyle başladı. Sürekli önümde insanlar, ya intihar ediyor ya da işkenceye maruz kalıyorlardı. Bana da sadece izlemek düştü. Yemek yemiyor,karanlıkta küçük bir ışığın içeri girmesini diliyordum. Tam da o sıralar Sidor beni Barlas'la tanıştırdı. Her günümüz talim yaparak geçiyor bana güzel şeylerden, sarayın dışındaki hayattan bahsediyordu. Ama bunlar bir yerden sonra bana yetmemeye, çektiğim acının yanında kendi dibini aydınlatamayan muma benziyordu. Işık vardı ama benim içimi aydınlatmıyordu. Barlas bunu fark edince beni dışarıya çıkarmak için gizli geçitleri kullandı. O zamanlar Marsel'in babasının bu gizli geçitleri herkesten gizlediğini sadece Barlas'la paylaştığını biliyordum. Dışarı çıktığımızda bir kulübeye gelmiştik. Kulübe de ilk o zaman seni gördüm. Yeşil gözlerinle beni her an yiyecek gibi bakıyordun ama daha pencereye bile yetişemiyordun. Bu anıyı sadece işkence görürken hatırlamıştım ama hatıralarım öylesine kopuktu ki anıyı yanlış hatırlıyordum. Bana yalan söyleyip atlarsam, ölen insanların geri döneceğini söylemiştin. Bende öleceksem bile atlamak istedim. Yani o anda içten içe söylediğinin yalan olduğunu biliyordum. Sadece yaşamaya isteğim yoktu ve söylediğin bu yalan bana küçükte olsa bir umut vermişti. Bunun için kendini suçlamana gerek yok."

𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin