Saniye
Nefes nefese koşuyor, rüzgarın derisini delmesine aldırmıyordu.Ne kadar hızlı koşarsa, sanki ona o kadar hızlı ulaşacaktı.Bir ışığın karanlığı delmesini ister gibi koşuyordu, halbuki her yer bembeyaz karlarla örtülüydü,ama onun dünyasında ki herşey kararmıştı.Boğazını sürekli soğuk hava dolduruyor, boğazı acıdıkça nefes almakta zorlanıp öksürüyordu.Sonunda Ölüm uçurumuna ulaşmıştı. Ne yapacaktı onsuz yaşamak bütün bedenine ızdırap veriyordu. Uzaklardan bir ses yankılandı.
"Marsel... Marsel gitmeliyiz, uyan Marsel!"
Uykusundan uyandırmaya çalışan Eva'nın sesi kulaklarındaydı.
Gitmeliydi, Eva ne derse yapmalıydı. Sanki ölüm uçurumundan atlasa ona ulaşacak gibiydi.Uçurumdan bakınca yerle gök birleşmiş gibi gözüküyordu. Uçurumun dibi sisten gözükmüyordu.
Marsel bağırmaya başladı boğazı acıya acıya bağırıyordu. Elinde akrep desenli kanlı mendili sallıyordu.
"İnandıkları için öldü, Eva inandığı her değer için öldü! Eva duyuyor musun? Zamanın ve bedeninin içinde tutsak olan Eva artık özgür, sözleri de kendisi gibi özgür olacak dilden dile dolaşacak!
Eva inandıkları için öldü!"
Kar yağmaya başlamıştı,gökyüzünden süzülen ilk kar onunla olan,aklının derinliklerine gömdüğü anısına ışık tutmuştu. O zaman da böyle kar yağıyordu. Onu görür görmez tanımıştı. Bilerek yanına gelip yoldan çekilmesini söyleyecekti. O da onu tanıyacak sana bir borcum var diyecekti. Belki de şekilli şeker yemeye götürürdü onu ya da bu sefer kuleye birlikte tırmanır, gökyüzünü seyrederlerdi. Bütün bunları düşünerek tuttuğu kolun onu yere indirmesini beklemiyordu. İşte o an düşünmüştü bunu "Seni tanıyorum,sen benim katilim olacaksın" demişti.Aslında bunu söylemek istememişti."Seni tanıyorum,benimle bir gün evleneceksin"demek istiyordu.Ama büyük bir his dudaklarına bunu emretmiş gibi bunu söylerken buldu kendini. "Eva" demek istiyordu." beni tanımadın mı hatırlamıyor musun? ben Marsel" arkasından bu yüzden takip etmişti. Ama işler istediği gibi gitmiyordu ne aklı onun için çalışıyordu ne de sözleri, şemsiyesiyle onu tehdit ederken bile düşünebildiği tek şey onu özlediğiydi.
Bu yüzden tatlı bir gıdıklama hissetti kalbinde onunla ilk karşılaştığında da hissetmişti bunu. Gülerken bir anda ortalık kararmış kaybolmuştu. İşte şimdi de o an gibi bir pişmanlık kapladı içini, yerdeyken onu sımsıkı tutmalı "bana olan borcunu öde demeliydim" diye düşündü."Eva inandıkları için öldü."
Bunu tekrar ve tekrar haykırırken birden sustu. "O zaman senin öldüğüne inanmıyorum Eva" diyerek uçuruma kendini bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈
Historical FictionZamanın içerisinde, birbirini takip eden akrep ve yelkovan... Döngü; zamanı, hikayemizin ilk on iki bölümü geceyi, son on iki bölümü gündüzü temsil ediyor. Bu yüzden ilk bölümler gecenin aydınlanması gibi yavaş yavaş kendini gösteriyor. Sabırla okuy...