12:00 Bölüm tik tak! tik tak!

13 2 0
                                    

                                                     Akrep

" ne...n.ne diyorsun sen!Ne annesi!

" Barlas'ı bir kadınla konuşurken duydum.Senin adını söylüyordu. Nerede olduğunu ne yaptığını sordu. Ama gerisini duyamadım annen olduğunu düşündüm."

Ayaklarımda ayakta dikilecek güç bulamıyordum. Bu aldığım en güzel haberdi. Hayatımdan bugüne kadar beni mutlu eden beni bu denli sarsan bir haber almamıştım. Ama kısa sürdü.

" Efser... İki gece sonra o kadının öldüğünü öğrendim. Aynı gün imparator senin yerini öğrenmişti."

Yutkunamadım.Ade'nin omzuna doğru düştüm. İlk bu odaya adım attığımda Ade'nin başı omzuma düşmüştü ,şimdi omuz verme sırası ondaydı.İkimizin de dünya sırtına binmişti.

" Büyük İmparator Sidor! Büyük İmparator Sidor! Büyük İmparator Sidor!"

" Efser saklanmalısın! İmparator geldi, Efser lütfen!"

Kendime gelemiyordum. Karşısına çıkıp kan kusmak, bağırmak, çıldırmak istiyordum, onu öldürmeliydim.

" Onu öldürmeliyim! Onu öldürmeliyim!"

Kendime geldiğimde bayıldığımı anladım. Paravanın arkasında uzanıyordum.

" Sonra ne oldu Ade! Zal, Efser' i öldürdü mü!?"

"Evet imparator Sidor Efser öldü!"

" Bu mümkün değil o kız ölmemek için yemin etmiş gibi ne zaman öldürmeye çalışsam onu nefes alırken buluyorum."

" Ne demek istiyorsunuz İmparator Sidor?"

" Bilseydin ölmüştün Ade, bilmemek senin için emin ol daha iyi! Fazla merak kediyi öldürür."

" Artık maskeyi takmak istemiyorum."

" Takman lazım. Çünkü yüzünü görmek istemiyorum. Hımm... Barlas'ı en son ne zaman gördün?"

"uzun zaman önce, bana en son dövüşmeyi öğrettiği zamandan beri görmedim."

İmparator inanmamış gibiydi. Zaten herşeyden, herkesten şüpheleniyordu. Bir yandan paravana bakıp bir yandan da Ade'nin yüzündeki bütün çizgileri kontrol etmeyi ihmal etmiyordu.

" Nöbetçiler! Buraya gelin!"

Beni fark etmiş olmalıydı yada her zaman olduğu gibi Ade'yi mi deniyordu. Ölmeye çok yakındım kalbim deli gibi çarpıyordu.

" Ade'yi iç saraya götürün!"

Benimle konuşmak için Ade'yi göndermek istiyordu. Ade korkudan ne yapacağını şaşırmıştı. Refleksle başını paravana döndürdü.

" Hayır... Hayır durun Efser... Efser!"

Biraz sonra bütün sesler kesildi. İmparatorun o iğrenç nefesi odayı dolduruyordu. Ben çıkana kadar gözlerini kapatıp,oturduğu yerden hareket etmedi. Zaman geçtikçe her saniyenin arasında sıkışıyordum. Kaşları, gözleri, yüzü, parmakları zamanın içinde genişledikçe genişliyor odanın bütün havasını,boşluğunu dolduruyordu.
Kalkıp karşısına oturduğumda gözlerini açtı. Karşısına geçip Sidor'la göz hâkimiyeti yarışına girmiştim. Gözlerimi indirmeyecektim. O bir katilden başka birşey değildi.

" Seni tanıyorum."

" Bende sizi tanıyorum."

" Sanmıyorum."

Aşağılayarak gülüyordu.

"Sen... Barlas'ın kızısın!"

Biraz sonra dışarıdan kılıç sesleri gelmeye başladı.

" Barlas... Günlerdir kayıp olan Barlas sonunda kendini gösterdi."

Daha çok gerilmiştim. Sinirlenirsem o kazanacaktı.

"Evet Barlas'ın kızıyım. Efser adım Efser!"

" Annen koydu bu adı, bileğine gözlerimin önünde kazıdı. O an Ağlarsın diye düşünmüştüm. Ama ağlamadın gözlerimin içine bakıyordun, bana meydan okuyordun. Gözlerin hiç değişmemiş."

Barlas soluk soluğa içeri girdi. Beni gördüğü için hem şaşırmış hemde hayal kırıklığına uğramıştı.

" Barlas Başkomutan Barlas... Ve kızı Efser!" Bir kızın olduğunu bilmiyordum Barlas!"

" Benim kızım yok İmparator Sidor. O kim bilmiyorum."

" Kızının bu odada olduğunu hiç söylemedim."

" Bir kızım yok, benim kimsem yok! Efendim."

Dizlerinin üstünde kanlar içerisindeydi. Başında birkaç asker kılıçlarını çekmişti.

" Hımm öyle mi!? Bir eşin vardı diye biliyorum çocuğunu doğururken ölmüştü, öyle değil mi?"

" E..vet... Evet öldü eşim öldü. Bebek ölü doğdu."

" Bu kızı tanıyor musun?"

" Hayır! Tanımıyorum."

" O Hokkel'e girmemizi sağlayan kişi. Ağzı iyi laf yapar,gözlerine bak gücü gözlerinden okunuyor."

" Tanımıyorum."

" Sen niye geldin Barlas neden Ade'nin odasındasın?"

Pencereden dışarı baktığında ilerideki ağaçta Koman'ı gördüm. Ayağa kalkıp pencerenin önüne gelip ona beklemesi için işaret verdim. Bu ani hareketim bile Sidor'u korkutmuştu. İçimde tarif edilemez bir rahatlık vardı. Barlas'ın beni reddetmesi içimdeki birşeyleri yerli yerine oturtmuştu. Barlas imparatorun sorduğu soruya cevap verememişti. Pencereyi kapattım.

" Askerler başındayken doğru cevabı vermesi beklenemez."

İmparator şaşırmıştı. Neden korkmadığımı anlamıyordu.

" Bırakın içeri girsin!"

İlk defa babamı titrerken görmüştüm. Yüzünden parmak uçlarına kadar korku hâkimdi.

"Ben bu adamı tanımıyorum. Adım Efser annem koymuş, benimle ilgili sadece bunları mi biliyorsunuz? Beni tanıdığınızı söylemiştiniz değil mi İmparator Sidor? Ben kimim? bana da söyleyin, bu adam kim? Ve neden beni öldürmek istiyorsunuz?

𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin