Eva ayağa kalkıp eline Marsel'in yazdığı mektubu aldı.
"Eva birkaç gün önce saraya girmeye çalıştık. Biliyorum, bize çok kızacaksın en çokta Koman'a, sadece sana daha fazla zarar gelmesini istemediğimiz için bu işi hızla bitirmek istedik. Maalesef işler istediğimiz gibi ilerlemedi. Sidor geleceğimizi tahmin etmiş olacak ki bizi tuzağa düşürdü. Üzerimize ok yağmuru yağdırdı. Önceden ezberlediğimiz gizli geçitler sayesinde ok yağmurundan kurtulabildik. Sana bunları yüz yüze anlatmak benim için inanılmaz sancılı olacağından dolayı aramıza bu kağıt parçasını soktum. Bizi affet...her şey için...bizi affet.
Koman ve Marsel
Mektubu yatağın üzerine bıraktıktan sonra biraz hava almak için dışarı çıktı. Saja'nın dediğine göre Kora günlerdir etrafta görünmüyordu. Bahçe de otururken yanına gelen Saja elindeki şalı Eva'nın üzerine örttü.
"Havalar serinledi Efser."
Efser ismi neden ona hiçbir zaman yabancı gelmemişti "bedenine kazınan, kulağına söylenen ilk isim Efser olduğu için mi?" diye düşündü.
"Ne düşünüyorsun?"
"Saja benim kim olduğumu bilmene rağmen neden benim için saraydan kaçtın?"
Saja'nın göz bebekleri titredi. Ellerini birbirine ovuşturarak Eva'nın yanına oturdu.
"Sen...yani..şey aslında beni saraydan imparator Sidor gönderdi. Siz o gün, avlanma gününde, o baskını gerçekleştirdikten sonra Sidor senin resmini çizdirerek saraydaki herkese seni sordurdu. Neler yaptığını, ne konuştuğunu, kimlerle yakın olduğunu tabii beni bulmaları zor olmadı.Bana günlerce işkence yaptılar..-dudakları titredi- yan taraftaki odadan Ade'nin çığlıklarını duyuyordum."
Eva bunu duyar duymaz yutkunamadı. Aklına Ade'nin sırtındaki izler geldi.
"İmparatorluk onun çığlık seslerinden uyuyamıyordu.Sidor yanına gelip Ade'nin Barlas'ın oğlu olduğunu söylediği andan itibaren Ade'nin sesi kesildi. Öldüğünü sandım. Ona seslendim eğer yanında olduğumu bilirse güç bulur, beni kurtarmak için bile olsa yaşamak ister diye düşündüm. İlk kim olduğumu hatırlamadı. Seninle tanıştığı anları, her şeyi anlattım, tek bir şey söyledi "Efser yaşıyor ve ben Barlas'ın oğluyum." sanki bunu bana değil kendine söylüyor gibiydi. Sidor senin hakkındaki her şeyi her gün gelip anlatıyordu.Saraydan kurtulmak için ölü numarası yaptığını, Barlas'ı nasıl öldürdüğünü, o anlattıkça Ade "hayır.. hayır!" diye haykırıyordu.
Sidor kahkahalar atarak "zaten bunların hepsini unutacaksın." diyerek gidiyordu.
Ade ise sürekli "Eva'ya yaşattığın her şeyin bedelini ödeteceğim sana, ona yaşattığın ne varsa!" ağzından kanlar geldiğini öksürmesinden anlayabiliyordum.
Sidor, Ade her seni savunduğunda dehşete kapılıyordu. Sesinin tınısı değişti bir anda "sana yaşattığı onca şeyden sonra hala onun için mi savaşmak istiyorsun!? Barlas'ın oğlu olduğunu biliyordu. O benim kızım, bunu bile bile acı çekmeni izledi. Ona Barlas'ı öldürmesini teklif ettiğimde tepki bile vermedi. Annesinin intikamı diye düşünme! gerçekte Barlas onu büyüten adam! kendini onun ellerinde öldürdüğü zaman, hiç aklımdan çıkmıyor, gözünden tek bir damla yaş akmadı. İnan bana Ade o en az benim kadar canavar!"Ade son kalan gücüyle derin bir nefes aldı. Başından aşağıya doğru kanlar süzülüyordu.
"Ona bakarken, onu görebiliyorum. Onu hissedebiliyorum. Onu tanıyorum. Sen bir canavarsın Sidor ama Efser.. hayır...o sadece bir insan. Onu gördüğüm an bunu ona sürekli söyleyeceğim. Verda'm Verda'm Verda'm!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈
Historical FictionZamanın içerisinde, birbirini takip eden akrep ve yelkovan... Döngü; zamanı, hikayemizin ilk on iki bölümü geceyi, son on iki bölümü gündüzü temsil ediyor. Bu yüzden ilk bölümler gecenin aydınlanması gibi yavaş yavaş kendini gösteriyor. Sabırla okuy...