Efendim;
Bu mektubu size gelecekten haber vermek için yolluyorum. Eğer Hokkel'i savaşla almak istiyorsanız bunun sonu salva olayından daha beter bir sonla sonuçlanacaktır. Toprak istiyorsanız su değmeyen kurak, verimsiz bir taş parçasından başka birşey elde edemeyeceksiniz,üstüne üstlük Aka için yeterli asker gücü de bulamayacaksınız.Savaşla, sabır kol koladır.Orası yaşlılar yurdu olarak bilinir ama bu bir strateji de olabilir. Acele edip koparmak istediğiniz Hokkel'in damarları,Aka ile birleşirse korkarım bunun sonu zafer olsa dâhi,çok daha fazla zayiatla taçlanıp, içi boş,faydasız ve tamamen zararlı çıkacağınız bir kazanç olacak. Burada şimdilik zararlı gözükeceğimiz ama zamanla tamamen bizim lehimize olan yeni bir anlaşma metni hazırlayıp size de aynı metinden göndereceğim. Cevabınızı hızla bekliyorum.Büyük İmparator
Sidor oğlu Adeİlk geldiğimiz anda bölükten asker seçip, yazdığım mektubu saraya gönderdim. Mektuba bilerek efendim diye girmiş yazan kişinin ben olduğumu anlamasını, anlaşma metni için, Ade'nin başını ağrıtmasın istemiştim. Ade mektubu okuyunca bunu neden yaptığımı anlamıştı. Çadırdan çıkar çıkmaz gözüme Koman çarpmıştı. Yüzüme taktığım maskenin ardında olan beni tanımasına imkan yoktu. Yanıma gelen Ade'nin kolunu tutup Koman'ı işaret ettim.
" Onu bu çadıra getir!"
" O kim? neden gelmesini istiyorsun?"
Cevap vermeden hızla çadıra girdim. Barlas beni bulamayınca, endişe edip beni araması için Koman'ı göndermiş olmalıydı.
Koman çadıra girince başımla Ade'ye gitmesini söyledim. Ade ilk başta diretti ama Koman gözlerime bakıp beni tanıyınca koşarak boynuma atladı. Maskeyi çıkarmadan ben olduğumu anlamıştı. Ade dışarı çıkmıştı ama çadırın hemen dışında beklediğini biliyordum.Koman'ın kulağına fısıldadım."Bana Efser de!"
Şaşkın ve sorgulayan bakışlarıyla bunu neden yaptığımı merak ediyordu.
" Efser neden buradasın? Bu maske de neyin nesi?"
" Seni o mu gönderdi?"
" Hayır eve daha dönmedi,ben seni evde bulamayınca her yerde aradım. Sana birşey olduğunu düşünüyordum, çok korktum Efser."
" Sadece şunu bil.Bana güven ve geri dön yarın buradan ayrılıp sınıra gideceğim. Yakında dönüp sana her şeyi anlatırım."
" Seni uzaktan takip etmek istiyorum."
" Söz veriyorum bana birşey olmayacak, eğer o gelir de beni sorarsa güzel bir yalan bul."
Ade söylediklerimizden hiçbir şey anlamamıştı. İçeri girip Koman'ı süzdü. Koman'ın elinin kolumda olması hoşuna gitmemişti.
" Efser, seni yemiş ağacının yaprakları dökülene kadar bekleyeceğim eğer geri dönmezsen, ben sana geleceğim. Seni her zaman korurum, biliyorsun."
"Biliyorum, çıkarken kimseye görünme, kimseyle konuşma, ağaçta yaprak kalmayınca beni bul, emin ol senden önce ben seni orada bekliyor olacağım."
Gülümsedim, Koman'ı görmek içimi rahatlattı,yüreğim kuş gibi hafifledi.Bu dünyada beni merak eden, düşünen bir Koman vardı. Ade'ye baktığımda bu durumdan hoşlanmamış gibiydi. Koman gider gitmez yanıma gelip mumları söndürdü.
" Çok geç oldu bizi izleyen gözler var. Bu gece ilk nöbet bende."
" Tamam ama mumu söndürmek zorunda mıydın? Seke seke yatağı bulmam zor olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈
Historical FictionZamanın içerisinde, birbirini takip eden akrep ve yelkovan... Döngü; zamanı, hikayemizin ilk on iki bölümü geceyi, son on iki bölümü gündüzü temsil ediyor. Bu yüzden ilk bölümler gecenin aydınlanması gibi yavaş yavaş kendini gösteriyor. Sabırla okuy...