Akrep~Saniye~Dakika~Rakam
Zamanın kendisi bazen kulağımıza uğuldar.
"Ölüm... yaşam...ölüm... yaşam" duymamak için varolan bütün kuvvetimizle uykuya dalmak isteriz, bir denize batar gibi bütün seslerin yok olmasını dileriz. Anne karnında yaşadığımız aylarda olduğu gibi huzur ve sükunet etrafımızı sarar. Güven ve sessizlik...korkunun olmadığı, acının hiç var olmadığı tek yer, küçük bir keseden, koca bir okyanusa uzanan bu yolda, bir damlanın hayatta kalma savaşını verdiğimiz her an, içinde bulunduğumuz o döngünün içerisindeyiz.Önemli olanın kendi benliğimize yaptığımız bu yolculuk olduğunu acıdan ve telaştan göremeyiz,duyamayız,hissedemeyiz... sahi bir balığın tek amacı çoğalmak mıdır? Bir kuşun tek amacı uçmak mıdır? Bir filin tek amacı gelecek kuşaklara su yollarını mı öğretmektir? Zamanın bu döngüsünde, sensiz de işleyebilecek bu düzende senin asıl gayen ne olmalı?
"Yeter bu kadar Koman biraz daha okursan Zal uyuklarken üstüme düşecek!"
Marsel ne zaman Zal'ın başının Eva'ya doğru düşeceğini düşünse, kendini öne atarak Zal'ın uyuklayan yüzüne kuş tüyü tutuyordu. Zal hapşırarak kendine geliyor. "Bitti mi?" diye sorgulayan gözlerle Marsel'e bakıyordu.
Koman elindeki kitabı bırakıp ateşe biraz daha odun atmak için ayağa kalktı. Boğazını temizleyen Marsel konuşmaya hazırlanıyordu.
"Şey..öhöm sen Eva hangi çadırda yatmayı düşünüyorsun?"
"Koman rahatsız olmayacaksa onun çadırında yatacağım iki çadırdan başka çadırımız yok siz de Zal'la birlikte yatarsınız."
Koman, Eva'yı onaylamak için başını salladı.
"Birimizin nöbet tutması gerekmez mi? Dağ başında hayvan filan gelebilir."
Zal esneyerek gerildi. Ayağa kalkıp yatmak için çadıra yöneldi.
"Kimse nöbet tutmayacaksa,Koman da bizimle yatsın biz üçümüz bu çadıra sığarız."
Zal çadırın önünde eğilip tam içeri girecekken gözleri açıldı.
"Hey olmaz Koman'la sen baya yer kaplarsınız, ben aranızda ezilirim."
Az ilerisinde duran Koman'ın yanına gelerek kolunu tuttu.
"Şu kaslara bak! omzu bizim çorak arazilerden daha geniş. Konu tartışmaya kapalı asla aranızda yatmam Eva'yla o zaman ben yatarım."Koman ve Marsel aynı andan "olmaz"diye bağırdılar.
Marsel ayağa kalkıp Zal'ın kafasını omzunun altına alıp sıkıştırdı. Bir yandan Koman da Zal'ın saçını karıştırıyordu.
"Zal seni yol yakınken ormana geri mi bıraksak ne dersin!?"
"Ahh rahat bırakın beni!"
"Hey tamam çocuklar ben bu gece en iyisi nöbet tutayım, benden sonra da Koman tutsun. Yarın gece de değiştiririz. Hem bu kar soğuğunda ateşin sönmemesi gerekiyor."
Herkes derin bir nefes alıp çadırlarına gittiler. İlerleyen saatlerde Eva ateşe o kadar dalmıştı ki Barlas'ın öldüğü o geceye tekrar dönmüştü.
"Ya..şa...malısın duydun mu beni!"
Kendinden geçerken elini ateşin yakmasıyla kendine geldi. Ayağa kalkıp yerden temiz karları yuvarladı. Yanık yarasına, kar topunu bastırırken aniden kalbine bıçak saplayıp üstüne düşen Barlas'ın birşeyler söylemek istediği ama sadece dudaklarını oynattığı aklında bir ışık gibi belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕯𝖔̈𝖓𝖌𝖚̈
Historical FictionZamanın içerisinde, birbirini takip eden akrep ve yelkovan... Döngü; zamanı, hikayemizin ilk on iki bölümü geceyi, son on iki bölümü gündüzü temsil ediyor. Bu yüzden ilk bölümler gecenin aydınlanması gibi yavaş yavaş kendini gösteriyor. Sabırla okuy...