Jolene ve Felix önümüzde bir birine aşık bakışkarını gönderirken, bizse prensle onları izliyorduk.Açıkcası prensin bunu kaldıramayacağını düşünmüştüm ama iyi idare ediyordu, "sizin nişanınız ne zaman?" Jolene sonunda Felix'e sırnaşmayı bırakıp bizd döndüğünde, yüzümdeki ifadeyi hemen değiştirdim ve gülümsedim.
"Çok yakında" dedi prens elini belime yerleştirirken bakışlarımı ona çevirdiğimde, onunda gülümsediğini görmüştüm.
"Tarih belli olduğunda ilk size haber vereceğimizden şüpheniz olmasın" Jolene döndüğümde, yüzündeki ifadeden bozulduğunu anlamıştım, belli etmemeye çalışıyordu ama yakınlığımızdan rahatsızdı.
Anlamadığım şey madem prensi istiyordu o zaman neden Felix ile evlilik yoluna girmişti?
Hoş onun için evlilik oyun gibi bir şeydi, daha önce iki kere evlenmesinden bunu rahatca anlayabiliyordum.
Sıkıcı geçen dakikaların ardından prensin başkaları ile konuşmasını fırsat bilerek yanından ayrılmış ve misafirler ile ilgilenen Jolene doğru ilerlemiştim.
Beni fark ettiğinde yanındakilere bir kaç şey söylemiş ve yönünü bana çevirmişti "davetten zevk alıyormusun?"
Bakışlarımı açık renklerle süslenmiş alanda gezdirdim. "Kötü değil ama babamın yaptığı kadar görkemli değil sanki" alaycı bir ifadeyle konuştuğumda gülmüştü.
"Elinden aldığım baban değil mi? Hoş elinden almadığım ne var ki?"
"Güzel kıyafetler giyinmiş olman, ruhunun çirkinliğini örtmeye yetmiyor malesef" bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı "emin misin? Çünki senin dışında kimse böyle düşünmüyor, özellikle de yanında olan adam"
Bakışları ile arkamda duran Prensi işaret ettiğinde kısa bir an ona döndüm "er yada geç gerçeği o da fark edecek"
"Gerçek kimin umurunda ki? O senin yanındayken bile beni istiyor! Beni seviyor, sana asla bana baktığı gibi bakmayacak"
Dedikleri doğruydu belkide ama ben zaten bunun farkında olarak bu yola çıkmıştım, prensi elde etmek gibi bir niyetim yoktu, bunu yapamayacağımı biliyordum.
Yine de Jolene'in karşısında zayıf görünmek gibi bir niyetim yoktu, elbet onu düşürmenin bir yolunu bulacaktım.
"Tekrar tebrik ederim, umarım bir ömür boyu mutlu olursunuz" arkadan gelen Felix'i gördüğümde konuyu değiştirmiş ve yanından ayrılmıştım.
Bizden bir kaç adım ötede duran prensin yanına gittiğimde baygın bakışlarını bana çevirdi "gidelim mi?" burda daha fazla durmak istemediğim için başımı sallamış ve koluna girmiştim.
Birlikte davetin olduğu alandan çıktığımızda arabamıza binmiştik.
Saraya kadar ne o nede ben tek bir cümle konuşmamıştık, onun derdi belliydi zaten ama benimle konuşmuyor olma sebebini hâlâ anlayamamıştım. Ben ne yapmıştım ki?
Saraya vardığımızda arabadan inip yan yana yürümeye başlamıştık, içeri girdiğimizde kendi odama yöneleceğim sırada bileğime dolanan el buna engel olmuştu.
Bakışlarım, elin sahibini -yani prensi- bulduğunda, bana bakmadan yürümeye başlamıştı, üst kata çıktığımızda, kendi odasının kapısını açıp beni içeri soktu, ardından kapıyı kapatıp beni -yumuşak olmayan bir şekilde- iterek kapıya yasladı.
Elleri hâlâ omzumdayken yüzüme eğildiğinde geri çekilmeye çalışmıştım ama tabi ki başarısız olmuştum.
"N-ne yapıyorsunuz?"
Dili yardımı ile dudarını ıslatmış ve gözlerime bakmıştı, "şu an sarhoş değilim" aniden söyledikleri ile, dün gece olanları hatırladığı gerçeği gün yüzüne çıkmış ve kafama çakılmıştı.
"Yine de istemiyor musun?"
Hâlâ oldukça yakınımdayken konuştuğunda gözlerimi kırpıştırdım. Neyin peşindeydi? Onu anlamakta güçlük çekiyordum, bütün gece Jolene ve Felix'e kıskançlık dolu bakışlarla bakarken şimdi neden bana yaklaşıyordu?
"Bana bir cevap ver" sabırsız çıkan sesi heyecanımı mümkünmüş gibi daha da artırırken titrek bir nefes verdim "bu doğru değil'' şu an olan hiç bir şey doğru değildi, kafası karışmış olmalıydı, yoksa bunu yapmazdı.
" ben istiyorsam, sendr istiyorsan, doğru olmayan ne" kafasını sağa yatırıp biraz daha yaklaştığında ellerimi omzuna koyup engel olmaya çalıştım "ama siz Jol-"
"Şştt" aniden sözümü kesip gözlerime baktı "bu gece her şeyi unutalım, sadece bu gece, kaybedecek neyimiz var ki?
Kaybedecek bir şeyim var mıydı?
Kesinlikle hayır ama yine de başka birine bu denli ilgi duyuyorken bana yaklaşmasını istemiyordum, yine de bir tarafım kendisi böyle istiyorken düşünmemin anlamsız olduğunu söylüyordu.
Sonuçta geçen gecenin aksine sarhoş değildi, kafası yerindeydi, ayrıca olanları hatırladığına göre o gece de kafası pek bulanık değildi.
" bana sadece bir cevap ver, eğer istemezsen seni hemen bırakacağım "