07.01.2024
Herkese merhabaa 💁🏻♀️
Herkese mutlu, huzurlu, bolca gülüşlü bir yıl diliyorumm 🎄
Sizi tutmadan yeni yılın ilk bölümüyle baş başa bırakıyorumm 🍃
İyi Okumalar.
§
Hem bedenimin hem de ruhumun yorgunluğuyla kapanan gözlerime direndim. Gözkapaklarım zorlukla açık dururken araba ilerlediği toprak yoldan daha küçük ve daha engebeli bir yola girdi.
Bu dağ başında, etrafı sadece arabanın farının aydınlattığı yerde, bizim ne işimiz var Allah aşkına?
Araba bir beş metre kadar ilerlediğinde karşımıza şirin bir ev çıktı. Ev bana bungalov evleri hatırlatırken araba durdu.
Bana kendini affettireceğini söyledikten sonra hiç konuşmadan arabayı süren adama değdirdim gözlerimi. "Ne işimiz var burada?"
Nerede olduğumuzu katiyen bilmiyorum. Yer yön bilgim biraz olsun olsa da bu karanlıkta o da yok olmuştu. Karabayır'ın ne tarafındayız onu bile bilmiyorum. Tek bildiğim kırk beş dakikaya yakın bir süredir sessizce yolu izlediğim.
"Dedim ya."dedi. Ne demişti? "Sana kendimi affettireceğim. O zamana kadar da ne kelepçe çıkacak ne de biz buradan..."
Yavuza mimik dahi oynatmadan bakışlarımı karşımdaki eve çevirdim.
Umutlanmayacağım. Bu sefer umutlanmayacağım. Yavuz aynı Yavuz... Bugün affettirip yarın yine vazgeçecek benden. Babasını öldürmeye giderken de vazgeçmemiş miydi zaten benden? Sonra affettim de ne oldu? Daha çok kırdı.
Umutlanma Bahar.
Burnundan dışarıya sesli bir soluk verdi. "İnelim hadi."dedi. Sesi durgundu.
Arabadan inmekten başka çarem yoktu. İnmezsem bindirdiği gibi kucağında indirirdi beni. Geri götür desem götürmez ki o.
Bıkkın bir oflamayla kemerimi çözdüm. Kendi kapımı açıp inmek istediğimde sol kolum bir yere takılı kaldı. Kelepçenin varlığını hatırladığımda "Bu kapıdan."dedi.
Öfkeyle bağırmamak için dişlerimi sıkarak arabaya tekrar oturup kapıyı çarparak kapattım.
Kızgın bakışlarım Yavuza döndüğünde "İn o zaman."dedim sertçe. İnmem için önce onun inmesi gerekiyordu.
Benim aksime büyük bir sakinlikle kemerini çözüp kapısını açtı. Tam ineceği sırada hatırlamış olacak ki duraksayıp arabanın anahtarını aldı. Yavuz arabadan inerken ben de koltukta dizlerimin üzerinde durdum. Emekleyerek Yavuzun tarafına geçtim. Ayaklarımı arabadan aşağıya sarkıtacağım sırada "Bekle."dedi.
Nedenini anlamaz şekilde Yavuza cırlayacağım sırada arabanın içine doğru eğildi. Sol kolum kukla olup hareketlere ayak uydurarak kendi bedenimin sağ tarafına gitti. Kolunu başımın üzerinden arkama geçirdiğinde belimi kavrayıp beni dışarıya doğru çekti.
İnmem için bunu yapmasına gerek yoktu. İniyordum ben zaten.
Ayaklarım arabadan çıkınca yere basmak istediğimde "Basma."dedi. Diğer kolu bacaklarımın altına girdiğinde ayaklarıma çarpan soğuklukla ayakkabısız olduğumu hatırladım.
Evden çıkarkenden daha soğuk olan hava içimi titretirken ayağı ile arabanın kapısını kapattı.
"Sen beni böyle buraya getirdin ama benim isteğim dışında bu. Şuna bak ne bir ayakkabım var ne ceketim? Bir de kelepçe taktın. Halt ettin yani şu an." Bu durumdan rahatsız olduğum oldukça belliydi bence. "Bu yaptığın insan kaçırmak... Telefonum da yok ki birini arayıp yardım istesem. Telefonunu ver. Jandarmaya şikayet edeceğim seni. Beni evimden kaçırdı diyeceğim. Şikayetçi olacağım. Benim kuzenim savcı sen biliyor musun? Seni sürüm sürüm süründürür."