Bu bölümü yazarken boğazıma o kadar büyük bir yumruk oturdu ki anlatamam. Ağlamak istedim olmadı. Yumru gitsin istedim gitmedi. Kalbim acıdı... Çiftime kıydıkları için de hiç gitmeyecek sanırım :((
Bölüm öncesi sitem: Oylar çok düştü. Lütfen okuyup geçmeyin ve oy verin. O kadar emek harcayıp yazıyorum. Ve yorumlar da az geliyor. Koyduğum sınırların hepsi emoji vb. şeylerle doluyor. Hakiki yorum yapan kişi çok az. Nerede hayalet okurlarım? Birazcık parmaklarınız klavyede hareket etse parmağınız kırılmaz. Bir oy verseniz gökteki yıldızlar kafanıza düşmez. Lütfen emeğimin karşılığını verin🙏
!Bölüm sınırı 130 oy, 130 yorum. Yorumlarda sınırı doldurmak için atılan emojiler ve 'yb'ler sayılmayacak !
Maske düştü. Hüzün seni ele verdi. Maskenin ardına sakladığın, saklamaya çalıştığın o hüzün yalnızken açığa çıktı. Kalbini ağrıtan o hüzün... Bu kelimeyi söylerken bile insanın canı yanıyor, kalbi ağrıyor.
Boğazında oluşan düğüm, midene giren sancı ve dudaklarını titreten kelime: Hüzün.
İnsan tam peşimi bıraktı dediği anda sağlam bir darbe alır. Daha çok üzülür. Hüzün, yine tüm ruhunu yerle bir eder. Seni yaşayan ölüye çevirir. Yakar...
Hüznün mesken tuttuğu bedeniyle taksiden indi genç adam. Gözlerindeki yaşlar anında düştü yanağına.
Elindeki şebboy demetin daha sıkı tuttu genç adam. Boğazındaki düğümün yok olmayacağını biliyordu ama yine de yutkundu. Boğazı delindi sanki...
İşte tüm hayallerinin gömüldüğü yer. Tüm sevinçlerinin, umutlarının, aşkının...
Genç adam titreyen dudaklarını diliyle ıslattı. Üzeri çiçeklerle dolu toprağı okşamaya başladı.
"Ben geldim sevgilim. Yine ben... Senin yokluğunla bir gün daha geçti. Ve ben sana bir gün daha yaklaştım. Neden beni bıraktın Bahar? "
Dudaklarından bir hıçkırık döküldü. Boğazındaki yumru büyüdü. Gözlerini kapatıp başını önüne eğdi. Göz yaşları toprağa düştü.
"Sensizlik çok zor birtanem. Tutunacak bir dalım bile kalmadı artık. Beni bu hayatta ayakta tutan bir tek sen vardın. Yokluğunda ayakta kalamadım. Bedenim yıkıldı, ruhum yanına yattı."