27.03.2014
İyi Okumalar.
§
Yavuzun eksiği ya da kusuru var mı diye kılıfından çıkartıp özenle yatağın üzerine koyduğu tören kıyafetini ilgiyle inceliyordum.
"Seni hiç tören kıyafetiyle görmedim ben." dedim çok önemli bir ayrıntıdan bahseder gibi. Belimdeki elimi indirip hevesle Yavuzun koluna yapıştım. "Giysene bir kere."dedim. "Yarın da göremeyeceğim zaten seni bununla. Şimdi bari göreyim."dedim istediğini yaptırmaya çalışan bir çocuk gibi.
Bu halim onu neşelendirmiş olacak ki bedenini tamamen bana çevirdi, gülüşünü benden saklamazken. Ellerini belimin iki yanına koyup "Ankara'dan dönünce söz giyerim."dedi.
"Yaa!"dedim memnuniyetsizce yüzümü buruşturarak. "Ben şimdi görmek istiyorum."dedim. Çocuksuluğumdan sıyrıldım. Kollarımı kadınsı bir incelikle boynuna dolayarak cilveli ama baskın bir şekilde "Üsteğmenim."diye ekledim.
Sabaha karşı Ankara'ya gidecekti Yavuz. Bunun haberini günler önce, biz tartışmadan önceki gün, almıştı ve heyecanla bana anlatmıştı.
Yavuz ne kadar askeriyeden atıldıkları 6 aydan dolayı rütbe terfiini geç alacağını düşünse de askeri başarısı sayesinde terfiini geç değil daha da erken alacaktı.
Bu gece son kez Üsteğmendi o. Yarın Yüzbaşı olacaktı.
Sağ elim saçları arasına girerken "Hem..."diye ekledim aynı cilveyle. "Ben seni Kıdemli Üsteğmenken tanıdım. Kıdemli Üsteğmen olarak geçirdiğin son gecede seni tören kıyafetlerinle görmek bence benim hakkım."
Ben büyük bir istekle Yavuzun mavilerine bakarken her an ikna olacakmış gibiydi.
Zaten isteğimi bir kez dile getirmemle ikna olacağını bilsem de daha da çocuklaşmak istedim. Başımı yana yatırıp tatlı bir tebessümle alttan alttan bakmaya başladım. "Seni son kez bana geldiğin halinle görmek istiyorum."
Mavi gözlerinde bir şiir vardı sanki. O şiirin her mısrasında bana olan sevgisi ve aşkı vardı. Gözlerimin içine her baktığında o şiir gözlerinden gözlerime akıyor, ruhu haykırarak ruhuma o şiiri okuyordu.
"Tamam."dedi sükunetle. Yüzümde neşeli bir gülümseme oluştuğunda "Ama bir şartım var."dedi.
O şartını seve seve kabul edeceğim bir şart olduğunu içten içe bilsem de "Neymiş o?"diye sordum aşık aşık gözlerine bakarken.
"Bu gece son kez Doktor Bahar Kutlu ve Üsteğmen Yavuz Karasu olarak dans edeceğiz."
Böyle isteğe can kurban be adam!
İsteğini memnuniyetle kabul edeceğim sırada kaşlarını kaldırarak belimdeki elini çekti ve durmam için kaldırdı.
Dudaklarımı birbirine bastırarak durdum.
"Benim Ankara'ya gittiğim andan itibaren ikimiz de içimizde baskıladığımız, dışarıya göre yaşadığımız her şeyi bırakacağız. Döndüğümde sen gerçek Bahar olacaksın ben de gerçek Yavuz olacağım. Gerçek kimliklerimizle seninle bir kez daha dans edeceğiz. O dans bizim hayatımızın daha güzel şeyler yaşanacak evresinin jeneriği olacak ve o jenerikte sadece Doktor Bahar Karasu ile Yüzbaşı Yavuz Karasu isimleri olacak."
Yavuzun sözleri içime içime akarken alt dudağımın sağ kenarını dişlerim arasına alarak güldüm.
Duygularım hassaslaşırken içimdeki kız çocuğu çok mutluydu. Bugüne kadar biz Yavuzla gerçek biz olamamıştık tam. İkimizin de baskıladığı, kaçtığı ya da kafasını karıştıran bir şey vardı hep. Bundan sonra ise onların hiçbirisi olmayacak ve biz gerçek biz olacaktık. Bunun içimdeki anlamı çok büyük.