§ Mini-Özel Seri 4 §

1.6K 74 36
                                    

Herkese merhaba!!

Bölüm geç geldiği için üzgünüm. Üniversite sınavına hazırlanıyorum ve psikolojik olarak benim için çok zor bir zaman. Virüs çıkalı evden dışarıya hiç çıkmadım ve sürekli ders çalışıyorum. Artık delirmeme ramak kaldı. Bir de üstüne sınav tarihinde yapılan oynamalar ve hiçbir şeyin net olmayışı beni daha da kötü yaptı. Bu yüzden bölüm yazamadım. Yazmaya heves bırakmadılar. Yazma isteğimin sönümlenmesinde düşük yorum ve oyların olması da etkili tabii ki.

Oylarınızı ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum.

İyi Okumalar

İçindeki ruhu nereye gönderdiğini bilmediğim bedenim saatlerdir olduğu yerden ve kasvetli ortamdan oldukça kasılmıştı. Ama yapacak bir şeyi de yoktu. Tek yaptığı şey boş boş, dalgın dalgın yürümekti.

Sahi ne zaman bitecek bu çaresizlik? Ne zaman son bulacak bu kasvet? Biz ne zaman bu hastaneden kurtulacağız?

Elimdeki sıcak ve tanıdık dokunuşla kendime geldim. Başımı sağa çevirdiğimde Yavuzun yorgun bakışlarını gördüm.

Konuşmadım. Biz susarak da konuşabiliyorduk.

Yavuzun beni çektiği yöne itiraz etmeden ilerledim. Adımlarını bana göre, yavaş, atıyordu.

Fethinin tahlil sonuçları az önce çıkmıştı. Laboratuvara inmem işe yaramış olacak ki tahlil sonuçları normalden hızlı çıkmıştı.

Tahlil sonuçlarına göre Fethinin kanında bir tür zehir vardı.

Eski Osmanlı zamanlarında suikast için kullanılan zehirli oklar, şimdi mermi olarak kullanılmaya başlamıştı anlaşılan. Fethinin kolunu sıyıran kurşun kanına zehir karıştırmıştı.

Zehrin vücutta ilerlemesi yavaştı. İnsanı yavaş yavaş öldürecek bir zehirdi.

Zehrin cinsi tespit edilmişti. Geriye zehri uygun panzehir yapmak kalmıştı sadece. Bunu da hastanedeki yetkili birimler yapacaktı. Ama yapılması biraz zaman alacak gibi gözüküyordu.

Şu anda tek dileğim panzehirin Fethi daha kötü olmadan yapılmasıydı.

Yavuz acil çıkışın çelik kapısını açıp içeriye girdi. Ben de girdim arkasından. Ağır çelik kapı kapandı.

Burada genellikle insan olmazdı. Olanlar da zaten bu telaşla kaçmak isteyen, mutsuz, hayatı yolunda gitmeyen insanlar olurdu. Burada çalıştığım zamanlarda bende buraya kafa dinlemek için gelirdim. Merdivenlere oturup sessizliğin içindeki sesi dinlerdim.

Yavuz merdivene oturmak yerine kapı açıldığında ona değmeyecek bir noktaya, sırtını duvara yaslayarak oturdu.

"Gel," dedi bana sessizce.

Dediğini yaptım. Yanına oturup bacaklarımı uzattım. Yavuz memnunsuz bir ifadeyle yüzüme bakıp bir kolunu bacağımın altından geçirdi. Diğeriyle belimi sarıp beni uzattığı bacaklarının üzerine oturttu. Anında bir bebeğin annesinin koynunda huzurla durduğu gibi Yavuzun omzuma koydum başımı ve huzurla durdum orada. Yüzümü boynuna yaklaştırıp kokusunu daha çok çektim içime.

"Böyle daha güzel," dedi. Bacağımın altındaki kolunu bacağımın altından çıkartıp saçlarımı okşamaya başladı. "Böyle bana daha yakınsın."

Gülümseyip elimi boynuna çıkarttım. Kulağının altındaki bölgeyi baş parmağımla okşamaya başladım. "Böyle daha huzurluyum," diye fısıldadım.

Keşke Olsaydı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin