chapter thirty eight.

2.1K 228 168
                                    



















kız biz 40'a merdiven dayamışız bu ne!!
size az kaoslu cici bi bölümle geldim, yazabildiğim bu kadarcıktı 3k bile çıkmadı performans düşüşü yaşıyorum (akla gelen performans arttırıcı krem reklamı)

NEYSE

bir sonraki bölüm daha uzun yazmaya çalışıcam, zaten muhtemelen düz yazı olcak 🥰

iyi okumalaar


























*
*
*


















Taehyung akşam saatlerinde, evinin kış bahçesinde oturmuş bitki çayını içiyordu. Son iki haftadır olduğu gibi üzerindeki sakinlik sürüp gidiyordu. Köpeği Yeontan yanı başında, battaniyenin üzerinde uyuyordu ve Taehyung da tek eliyle yavaş yavaş, köpeğinin tüylerini okşuyordu.

Duyduğu zil sesiyle Yeontan'ın üzerinde gezinen eli durmuştu. Küçük Yeontan duyduğu zil sesiyle havlamış ve sahibinden önce kapıya koşturmuştu. Taehyung bitki çayını masaya bıraktıktan sonra ayaklanmış ve içeri geçmişti. Beklediği birisi yoktu.

Ancak geldiğini tahmin ettiği bir kişi vardı.

"Selam." Jungkook yüzündeki masum gülümsemeyle elinde tuttuğu çikolata kutusunu işaret etmişti. "Sana çikolata getirdim. Amerikalar'dan hem de." Belli ki Jungkook'un uçağı Kore'ye yeni inmişti çünkü son mesajlaşmalarının üzerinden saatler geçmişti ve esmer, sevgilisinin uçağa bineceğinin haberini verdiğini hatırlıyordu. Kore'ye iner inmez soluğu sevgilisinin kapısında alan Jungkook, kendisine cevap vermeyen esmer yüzünden bozulduğunu belli etmemeye çalışarak, "Beni içeri davet etmeyecek misin?" diye sormuştu.

Taehyung, mesajlaşma ve telefonda görüşme sıklıklarının son iki haftada sekteye uğradığının farkındaydı. Bunu tercih eden kendisiydi. Jungkook'un Amerika'ya gitmesinden ziyade, gider gitmez orada yaşanan olaylar, ilişkilerine zarar vermişti. En azından Taehyung, Jungkook'un böyle düşünmesini sağlamıştı. Mesajlaşmalarında olan soğukluk, yüz yüzeyken de kendisini ister istemez göstermişti. Sonunda esmer yana kaymış ve sevgilisine içeri geçmesi için fırsat tanımıştı. Jungkook içeri girdiğinde çikolatayı bir eline almış ve boştaki eliyle hala kendisine sarılmak için bir hamlede bulunmayan esmerin belini kavramak için uzanmıştı. Taehyung harekete geçmiş ve Jungkook'un sarılmasına karşılık vermişti.

Belli etmek istemiyor olsa da onu çok özlemişti. Jungkook'un kokusu, sıcak göğsü ve kendisine sımsıkı sarılan kolları, Taehyung'un ölse bile vazgeçmeyeceği şeylerdi.

"Seni özledim." Jungkook esmerden ayrılmadan, kulağına fısıldadığında Taehyung'un içi titremişti. Gözleri yavaşça kapandığında, ilişkileri hakkında Jungkook'tan beklediği ciddi adım sebebiyle yaptığı her şeyi hiçe saymak istemişti. Kendisini son anda her şeyi mahvetmek üzereyken durdurmuş ve sevgilisinin kollarından ayrılırken, sözlerine karşılık hiçbir şey söylememişti.

Jungkook'un kapı açılmadan önce yüzüne kondurduğu gülümseme solmuş bir çiçek gibi yok olurken, Taehyung kısaca öksürüp boğazını temizlemiş, Jungkook'u içeri davet etmişti. Kış bahçesine girdiklerinde Jungkook, ayaklarına dolanan ve ara ara havlayan Yeontan'ı kucağına alıp bir süre onunla ilgilenmişti. Masanın üzerine bırakılan çikolata kutusuna uzanan Taehyung, çikolatayı kısaca inceleyip masaya geri bırakmıştı. Jungkook bu hareketi fark ettiğinde, "Ne oldu?" diye sormuştu.

stay away • taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin