6 : Alf Kutlaması

111 61 124
                                    

Bölümlük şarkı: Peaceful Moments ~ Adam Skorupa

Gözlerimi açtığımda güneş doğmuştu. Pencerelerimden güneş ışıkları süzülüyordu. Ayaklandım ve banyoma gittim.
Banyoda özel koku sabunları, bakım kremleri falan gözüme takıldı. Banyo yapmaya karar verdim.

Suyun altına girdim saçlarımı, saç kremleriyle yıkadım.
Kremlerin arasında bir paket gördüm.
Elime aldım ve inceledim.
Suya dökmemiz gerekiyormuş.
Suya döktüm ve döktüğüm an su birden kırmızı oldu. Burnuma kiraz çiçeği kokuları gelmeye başladı. Tüm banyo, ben dahil kiraz çiçeği kokuyordu.
Banyodan sonra odama geri döndüm.

Mor, güzel bir elbise çıkardım.
Saçlarımı da arkadan, aşağıdan topuz yapıyordum ki kapı çaldı,
"Gel."
İçeriye hizmetçim Sophia girdi.
Bana doğru bir kraliyet selamı verdi,
"Efendim, prenses Claire arka bahçeye sizi çağırıyor."

Kaşlarımı kaldırdım,
"Ya. Niyeymiş peki?"

Yüzüme zordan bakıyordu.
Niye böyleydi anlamıyordum.
Hayır yani öcü değilim ben!

"Maalesef ki bilmiyorum efendim. Söylemedi."

"İyi bakalım, gideriz. Tamam teşekkür ederim." dedim.

Sophia tekrar selam verip kapıdan hızlıca çıktı.
Bende üzerime yine mor bir pelerin aldım ve çıktım. Koridorlarda ilerken birden karşıma hiç uşağa benzemeyen bir çoçuk çıktı. Çocuğu görünce biraz garipsemiştim. Kumral, ipeksi, dalgalı saçları vardı ve mavimsi, duru bir denize benzeyen, dikkat çekici gözleri vardı ve çok beyefendi gibi bir havası vardı. Üzerinde beyaz, bol bir gömlek vardı. Rahat, kahverengi bir pantolon giyiyordu.

Yürürken gözlerim ona takılmıştı.
O da bana bakıyordu.

Birden kendine geldi. Tam arkamda kalmışken kolumu tuttu,
"Hey!" dedi.
Ona döndüm,
"Evet?"

Elini yavaşça kolumdan çekti.
Bu sefer elini boynuna attı,
"Merhaba demek istedim. Sen... Sen. O kız mısın?"

Gerçekten çok garip bir çocuktu.
Sanırım görevli falandı.
Beni duymuşlar mıydı?

Garipsediğimi belli ederek,
"Yani. Bir sürü kız var sonuçta, o diye nitelendirdiğimiz. Ne demek istediniz anlayamadım?"

Yavaşça tebessüm etti.
"Özür dilerim. Net şekilde söyleyemedim. Sen. Sen alf olan o kız mısın?"

Evet.
Beni duymuşlardı...
Tanrım bu soruya bir açıklama yapmak çok zor, nolur şuan ya o çoçuğun yada benim canımı al!

" Bu sorulara herkes benden kolay kolay cevap alamaz. Siz, kimsiniz? "

Şaşırmış gibi bir yüz ifadesi takındı,
" Herkes. Sizden bu sorulara kolay kolay cevap alamaz ama ben alırım diye düşünüyorum. Ben prens Cedric. Sen kimsin peki alf kızı?"

Şimdi şok olmuştum. O prens miydi?!
Hiç öyle bir havası yoktu. Çok kibar bir beyefendiye benziyordu.
"Aa. Ben... Pardon ben biraz şaşırdım. Yani... Siz, prens misiniz?... "

Aferin Emery!
Daha çok gevele Emery!
Az oldu daha çok gevele!

Cedric kafasını yana çevirdi ve tek kaşını kaldırdı,
"Sanırım biraz değil baya şaşırdın. Önemli değil. Bende seni ilk gördüğümde biraz şaşırmıştım."

Çok farklı bir havası vardı.

"Çok pardon. Ben Emery ve evet, ben... Ben bir alfim..."

Başını öne eğdi ve hafif güldü.
"Peki Emery. Seninle sonra tekrar konuşmak isterim. Bir işin yoksa yarın öğleden sonra ön bahçedeki çardağa gelir misin?"

Sonsuz Kılıç 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin