9 : Sihir Damarlarımda Akıyor

111 57 68
                                    

Bölümlük şarkı: The Bannered Mare ~ Jeremy Soule

Bu an ve bu ad aklıma kazınmış, asla unutmayacak gibiydim.
Karşımda belki de benim gelecekteki katilim duruyordu.
Sadece belkide isim benzerliğidir diye düşünmek istedim ama olmadı. Freya efendi Aurora demişti. Bu kadın da kraliyet ailesindendi. Çok yakın bağlar var.
Kadına baktım birşey diyemedim. Tek kelime çıkmıyordu ağzımdan.
O sırada kadın kendini topladı ve bana masadan elini uzattı,
"Merhaba. Emery. Seninle çok iyi anlaşacağımıza eminim. Canım."
O canım kelimesini öyle bir söyledi ki.
Böyle kabaran kediler gibi.
Kadın kızınca kabaran kedilere benziyordu.
Yani ben öyle benzetmiştim.
Duygularını saklama çalışıyor ama maskesi düşüyordu.
Bu Aurora, o Aurora'ydı.
Ama tek sorum benimle sorunu neydi?
Freya'ya hançer çektirtip benim ölmem gerektiğini düşünen kadının benimle zoru neydi?

Belli olmasın diye elini sıktım,
"Bende eminim. Aurora. Teşekkürler."
Konuşmayı kapatmaya çalışıyordum.
Onunla sonra bu konuyu konuşmak en doğrusuydu ama Aurora'ya gidip "Sen benim ölmem gerektiğini düşünüyormuşsun. Hayırdır? Mevzu ne?"
diye konuşmam iyi olmaz diye düşünüyorum.

Yemeğe döndüm. Alice bana şifa gücünden bahsetti. Gerçekten de sihir yapabiliyormuş. Gücünü araştırmalarda kullanmaya çalışıyormuş. Belli ki bilge bir kızdı.

Kral Erich yemeğin sonuna doğru bana ve Alice'e şöyle dedi,
"Emery. İnsanların seni kabullenmeleri ve sana inanmaları için bazı şeyleri kanıtlaman gerekiyor. Örneğin en önemlisi özel gücün, sihrin. Alice Kraliyet Sihir Akademisi'ne katılmaya hak kazanan herkesin özel gücünü ortaya çıkarmakla ve eğitmekle görevli. Sana bu konuda yardım edeceğinden hiç şüphem yok. Değil mi Alice? "

Alice tek kaşı havaya kalkık şekilde krala doğru baktı,
" Ne?! Yani tabiki isteyerek ve seve seve yardım ederim Emery'e ama o kadar işimin arasında bu çok zor olur. Ayrıca bir süre kulede eğitim almalı. Özelliklede de... O bir alf... Yani özel gücü sıradan, öylesine birşey olamaz. Bu beni zorlayabilir baba."

Alice'in krala ilk defa baba dediğini duydum. Samimiyetle babasına soruyordu bu sorularını.

" Peki, tamam o zaman. Emery için bir süreliğine akademide ki sorumluluklarını bir başkasına veririz. Olmaz mı? Sadece Emery ile ilgilenmeni istiyorum. "

" Olur tabii." dedi Alice.

Yemekten sonra büyük sohbet salonunda Alice, Claire ve ben muhabbet ediyorduk.

Deli gibi gülüşüyorduk.
Ben bu kızları yerim ya.
Kraliyet ailesi denince ciddiyet zannederdik ama biz şuanda Cedric'in kılıç talimindeki şövalyeye diksiyonu için kızdığıydı!
Alice anlatıyordu,
"Şövalye 'Efandim ne istarsanız yarına getirecağim!' diyor. Cedric'de başladı buna 'Ne diyorsun sen? Heh? Ofondom no ostorsonoz yarına gotorocoğom! Yarına ne yarına?! Ne istersem yarına mı gotorocokson?' Hahahahaha... "

"Ya yemin ediyorum şu çocuk kadar dile önem veren bir başkomutan yok!" dedi Claire.

Gülmekten kırılıyorduk.
Sonra birden arkamda Cedric belirdi!
Öyle bir korktum ki. Yere düştüm!

"Ah! Cedric!"

Claire ve Alice daha çok gülmeye başladı.
Bende yerdeydim ama kıkır kıkır gülüyordum.
Cedric elini uzattı,
"Noldu çok mu korkuttum?"
Cedric'in elini tuttum ve beni yerden kaldırdı. Hala gülüyordum.
Claire,
"Cedric sende tam zamanında geldin, korkuttun kızı. Hahahaha..."

Cedric hafifçe kaşlarını çattı,
"Ne?... Siz... Benim dedikodumu mu yapıyordunuz?!"

Alice ellerini belinde birleştirdi ve abartılı bir yüz ifadesi yaptı,
"Ovot boşkomotonom."

Sonsuz Kılıç 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin