Will gün geçtikçe Hannibal ile daha da yakınlaştılar. Hannibal ona yemek hazırlıyor, farklı tatlar denetiyordu. Oğlan, böyle bir vampirin nasıl bu kadar güzel yemek yapabildiğini anlamıyordu. Vampirler insan yemeklerini giyebilir ancak bununla açlıklarını gideremezler. Will, madem doymuyorsanız neden insan yemeğini bu kadar seviyorsun, diye sorduğunda; Hannibal sadece, tatlarını seviyorum, demişti. Neyse, Will birkaç haftalığına avcılığa ara vermişti, köyde de çok görünmüyordu. Sahilde ikili otururken gülüşüyorlardı, Will onun yanında gerçekten yalnız hissetmiyordu. Düşünceleri kafasını doldurmuyordu, Hannibal varken sessizdi. "Will, seni götürmek istediğim bir yer var. Yui'yi burada bırakabilir misin? Sadece birkaç dakikalığına." Yui ile arasıda oldukça iyiydi Hannibal'ın, at ona oldukça sevgi dolu yaklaşıyordu. Vampir olmasına rağmen ondan artık ürkmüyordu. Onayladı. "Bana yaklaşmanı istiyorum, gideceğimiz yer yürüyerek yahut at ile bayağı bir saatimizi alabilir." Hannibal ile aynı anda ayağa kalktı. "Seni tuttuğumda gözlerini ve ağzını kapalı tut. Bir vampirin hızı, normal bir insanın hızından çokça fazla olduğundan sana zarar verebilir." Başını salladı ve Hannibal onun beline elini sardı. "Bekle." Başını çevirip hızla çalılıkların arasından gelen sese baktı Will. "Birisi burada."
"Bir ceylan olmalı. Hazır mısın?" Mırıltısı ile onayladı avcı. Hannibal'ın eli onun belindeyken, Will'in eli onun boyundaydı. Gözlerini sımsıkı kapattı. "Açabilirsin." Etrafa baktığında sanki ortaçağdan kalma bir kütüphanedeymiş gibi hissetti. Gerçi ortaçağdan o kadarda uzak sayılmazlardı. "Buraya zihin sarayı diyorum. İnsanlıktan vampirliğe, vampirlikten insanlığa kadar her şey var." İçerisi oldukça düzenliydi, kitap kokusu Will'in pek hoşuna gidiyordu. Fakat içerisi epey bir soğuktu. "Üşüyor olmalısın, bazenleri bir insan olduğunu unutuveriyorum." Hafifçe güldü ve şöminesini yakmak için yanına yaklaştı. Odunları içine atıyor, kibritini çakıyordu.
Will içeriyi seyretti, birazcık tozlu olduğundan Hannibal'ın burayı o kadarda kullanmadığını anladı. Fakat burası onun için çok özel olmalıydı. Camdan dışarı baktığında uzun çam ağaçları ile dolu olan bir ormanda olduklarını fark etti. Bu ormanı tanıyordu, köyün güneyinde kalıyordu. Kale gibiydi dışı. Bulundukları yer, yerden oldukça yükseklikteydi. En az on, on beş kat merdiven çıkmanız gerekiyordu. Şömine yandığında soğuk oda hızla ısındı. Will, Hannibal'ın masasına baktı. Birkaç çizimi vardı. İlk kağıtta; Akhilleus ve Patroklos, altındaki kağıtta Will'in çizimi. O sırada gözünde, kendisinin çizdiği Hannibal'ın resimleri canlandı. Hâlâ tozlu dolabın içinde duruyorlardı. Kendisinin resmini gördüğünde ister istemez gülümsemişti oğlan. "Beğendin mi?" Başını sallayarak onayladı. "Güzelliğini kalemle çizmek oldukça zordu Will, defalarca çizip durdum fakat sana en uyan buydu." Çekmeceği açarak aynı çizimden birkaç tane daha çıkardı, "Gördün mü?" Will resimleri aldı ve elinde inceledi. Hepsi aynıydı aslında, Will çok bir fark göremedi ama oldukça güzellerdi. Resimde, masanın karşısında ki koltukta oturuyordu. Elinde bir kalp vardı, kalbin kanı kolundan akıyordu. Bileğinden omzuna, omzundan bacaklarına sarkan bir bez parçası vardı.
Çizimleri masaya koydu ve siyah kapaklı bir defter gördü. "Onda özel notlarım var, günlük gibidir." Will ona dokunmadı. "Gerçekten zihin sarayın." Başını sallayarak onayladı. "Yukarıda insanlığa, insanlık tarihine dair bir çok şey var. Alt kat vampirlikle, vampirliğin tarihiyle ilgili. Diğer taraf başka bilimsel şeyler. Bazılarını ben yazdım." Burayı gerçekten çok sevmişti Will, sıcak ve ev gibi hissettiriyordu. "Elinde bizim bildiğimiz bilgilerden çok daha şey var. Bu yüzden size karşı bir şansımız olmadığını biliyorum. İnsanları onlardan daha iyi tanıyorsun."
"Haklısın. Bilgi her savaşta galip gelir." Koltuğa oturdu. Bacağını bacağının üzerine attı ve karşı karşıya oturdular. "İşte buradayız, ait olduğumuz yer." Birbirlerine bakarak gülümsediler. Will eğer buradaysa, Hannibal ona güveniyordu. Onu yuvasına getirmişti ve Bedelia'nın dediği şey aksine Hannibal hiç savaş açmamıştı. Kendini Hannibal'a teslim ediyordu. Eğer onun teslim olma kavramı buysa tabii.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
koi no yokan // hannigram
Vampireseni tekrar gördüğümde aşkından kaçmak imkansızdı. vampir hannibal, avcı will [düz hikaye, smut] devam ediyor-13022024