23

89 15 8
                                    

Çift, Floransaya gelmişlerdi. Yeraltı şehrinde geziniyorlardı ve vampirler mükemmel şehiri bitirmek için oldukça fazla çabalıyorlardı. Hemen hemen tamamlanmıştı, Will bu kadar hızlı olmasına şaşırıyordu. Tabii, insan hızı ile vampir hızı denk değildi. Yine de şaşırtıcıydı, ayrıca hayatı boyunca bu kadar vampiri hiç bir arada görmemişti. Will, elleri cebinde şehiri gezerken Hannibal da tam onun sağındaydı. "Nasıl bu kadar hızlı olur?.. Fikiri sunalı daha yeni bir sene olacak." Hannibal gülümsedi ve meydana bakan terasın kenarlarına ellerini yerleştirdi. "Aslında burası çok eskiden beri var fakat üç yüz elli sene önce terk edildi. Floransanın avcıları çok gelişmiş durumda, ellerinde oldukça lotus ve lotustan yapılma oklar var. Burayı patlattılar, bütün vampirleri öldürdüler ve burayı atalarımızın kemiklerinin mezarı hâline getirdiler." Will de onun yanında durdu ve endişeli bir şekilde baktı. "Avcıların burayı bilmesi sorun olmayacak mı?" Yaşlı vampir başını çevirerek gülümsedi ve ona baktı. "Senelerce kullanılmıyor, burada yeni bir yaşam olduğundan haberleri olmayacaktır. Ayrıca üç yüz elli seneye göre sayımız oldukça artmış bulunmakta." Will başını sallayarak onayladı ve meydana doğru sırtını dönüp kalçalarını kenarlara yasladı. Kollarınıda göğüsünde birleştirdi. "Hızlarımızla güçlerimiz, tükettiğimiz miktara ve kana göre artış gösteriyor. Bu şehir, bizim yeniden doğuşumuz olacak." Yavru vampir başını sallayarak onayladı.

*

On sene geçmişti. Yer altı şehiri kimsenin diline karışmadan içindeki vampirleri yaşatmaya devam ediyordu. Will, meydana doğru bakan terasta duruyordu. Tam yanında ise Hannibal vardı. Arka taraflarında ise gerçek vampirler ve Bedelia. Aralarında en genç Will olmasına rağmen kimse ona yabancılık çektirmiyordu. Vampirler Will'e hayrandı. Zekasından dolayı, bu vampir halkına kattığı şeylerden dolayı ona gerçekten minnettarlardı. Zaten kimsenin Will'e saygısızlık etmeye şansı da yoktu, ne de olsa vampirlerin efendisinin beyiydi. "On senedir burada yaşamımızı sürdürüp her şeyi oturtmaya gayret ettik. Halkımız bu karanlık duvarlardan başka bir şey görmedi, her şey tekrardan doğuşumuz için. Sayımız arttı, belkide Floransa nüfusunun yarısıyız; avcıların ve insanların bizim varlığımızdan haberi yok. En azından burada tekrardan bir yaşam olduğundan haberleri yok. Aylar sonrasında, son bulan toplantımız sonucunda şuna vardık: Onların aralarına, birer insanmış gibi kavuşacağız! Bedelia?" Bedelia bir adım öne çıkarak oğlanın yanında durdu. Yaşlı, gerçek vampirler haricinde, nadir bir şekilde doğan; yeni, gerçek vampirlerde vardı aralarında. "Asırlardır geliştirmeye çalıştığı formülü artık ortaya sunuyor." Bedelia, içi siyah bir sıvı ile dolu olan kapsülü kaldırıp halka sundu. "Sadece sonradan olanlar değil, gerçek vampirlerde bir insanmış gibi ortalıkta gezinebilecek. Kızıl gözleriniz hak ettiğiniz renklerine dönüşecek!" Derin bir iç çekerek ellerini terasa yasladı. "Maalesef ki güneşten kaçınmamız gerekecek, avcılardan uzak durmamız gerekecek çünkü bilin ki güneş bizi açığa çıkarır, avcılar kim olduğumuzu ortaya sunar ve bizi diri diri yakarlar. Burada hiçbir aile, hiçbir dost birbirini kaybetmek istemiyor. Kim bilir, belki de insanlar artık zamanla, bizim o kadarda vahşet dolu olmadığımızı anlayacak." Başını çevirip Hannibal'a baktı. Bedelia, geri çekildiğinde o konuştu. "Yarından itibaren sokağa karışacağız. Hepimiz değil, sıra sıra; dikkat çekmeden. Bazılarınızın evleri olacak, bazılarınız okullara gidecek."

Bir başka gerçek, yaşlı vampir Chiyoh, öne çıktı. "Fakat unutmayın ki, halkın yerini belli eden; kuralları çiğneyen, ihanet eden diri diri işkence ile öldürülecektir! Yer altı şehirinin adaletinden kaçmak imkansızdır." Bu uzun konuşmanın ardından herkes dağıldı. Hannibal, elini Will'in beline sararak yanağına bir öpücük bıraktı. "Güzel bir konuşmaydı." Gülümseyerek teşekkür etti. "Halkın fikirlerini dinlemek için aşağı ineceğim, ya sen?" Yaşlı vampir, elini cebine attı; hâlâ diğer eli sevdiğine sarılıydı. "Bedelia ile şu formülü konuşacağım." Başıyla onayladıklarında ayrılıverdiler.

O sırada Will'in yanına bir başka vampir geldi. Bu vampiri tanıyordu, güzel görünümlü, tatlı gülümsemeli bir vampirdi. O da taze sayılırdı, hatta Will eğitmişti onu. "Will, konuşman harikaydı." Will ellerini cebine koyarak gülümsedi. "Teşekkür ederim. Mollydi, değil mi?" Kadın, gözleri parıldarcasına gülümsedi. "İsmimi hatırlamana oldukça şaşırdım! Ve bir o kadar sevindim tabii..." Will tekrardan mütevazi bir şekilde güldü. "Seni ben eğitmiştim, unutması o kadar da zor değil. Oğlun nasıl?" Molly başı ile onayladı. "Seninle tanışmak ister, senden epey bir etkilendi." Will, Hannibal ile göz göze geldi. Hannibal'ın bakışı o kadar da iç açıcı değildi. Kadının sırnaşık ve yapışkan tavırı, -Will bunu fark etmemişti- onun hiç hoşuna gitmemiş gibi görünüyordu. "Bu arada, bizim için yaptığın- yani yaptığınız her şey için size minnettarız. Bütün halk olarak, sonunda kendimizi insan olarak hissetmeye başlayacak olmak bile heyecan verici." Will, elini onun omzuna koyup sıvazladı. İşte bu Hannibal'ı oldukça öfkelendirmiş gibiydi. Yoğun bir şekilde -aşırı yoğun- kıskançlık seziyordu. Elini indirdi. "Rica ederiz, umarım gelecekte daha iyi şeyler gerçekleşecek."

"Will? Buraya gelir misin lütfen?" Hannibal'a baktı. Bedelia ile, formül için içeri odaya gidiyorlardı."Ah, sonra görüşürüz Molly." Vedalaştılar ve hızlı adımlarla Hannibal'ın yanına gitti. "Ne oldu? Bana ihtiyacın olduğunu zannetmiyordum."

"Halkımdan birisini öldürmemek için yapmam gereken bir şeyi yaptım sadece." Will gülmemek için kendini zor tutmuştu. Hannibal gerçekten, Will'in ona ait olduğunu bile bile, bir çocuk gibi onu kıskanmış mıydı? Evet, bu kıskançlık duygusunun yoğunluğu onu bunaltıyordu.

*

y/n: Oy istiyom. Finale birkaç bölüm kaldı... finale kadar tüm bölümler hazır ancak final hazır değil. Takır takır diğer bölümleri yazarken finalde takılı kaldım. Oha ya, finale geldik.
Ne kadar çok final kelimesi kullanmışım.
Oy verip destek olan herkesi çok seviyorum.

koi no yokan // hannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin