21

103 18 8
                                    

Will, onun zaten buralarda olduğunu biliyordu. Hannibal'ı çatının üzerinde gördüğü anda tekrardan karşına çıkacağını tahmin ediyordu. Kumsalda oturmaya devam ederken, Hannibal, ellerini arkada birleştirerek yanına ilerledi. "Üzerine yemin ettiğin kanı, kendi zehirimle arındırmışım." Eğilerek yanına çömeldi, kalçası kumlara değmiyordu. "Kızgın değil misin?" Will ona baktı ve gülümsedi. "Beni ait olmadığım yerden çektiğin için nasıl kızayım? Bana bir ev verdin, sıcak bir yuvaya hiçbir zaman hayır demem." Hannibal da ona bakarak gülümsedi. İşaret parmağını, Will'in alnına dokunan saçlarına değdirdi. Hafifçe alnından çekti. Will'e olan bakışları hiç değişmemişti. Belki de bu karanlık gökyüzünde parıldayan yıldızlardan daha fazla parıldıyordu göz bebekleri. "Ben kendime epey bir kızgınım. Sıcacık olan kanını, sıcacık olan tenini mahvetmişim; yerini buz gibi olan Will Graham almış." Will hafifçe güldü ve şöyle söyledi: "Soğuk olsam bile sevmeyecek misin?"

"Yanan bir alev olsan bile severdim seni, dudaklarında lotusların tozları olsa bile öperim onları; soğuk olman sadece benim olduğunu hissettirir bana. Benim kendi zehirim, senin damarlarından akıyor; daha ne kadar mutlu olabilirim ki bu koca ömrümde?" Will ona sadece büyülenmiş bir şekilde baktı. Tekrardan yalnız olmadığını hissetti. Hannibal'ı yeniden hissettiğinde kendisini buldu. "Seni kendi dünyama çekmişim gibi hissediyorum." İkili, birbirlerinin gözlerinin en derinlerine daldı. "Buraya kendim geldim fakat eşlik etmene hayır demem." Hannibal gülümsediğinde Will de gülümsedi.

"Aç olmalısın. Bedelia birkaç hafta önce sadece lotusun kokusundan güçsüz düştüğünü ve zehirlendiğini anlattı, ne kadardır beslenmiyorsun?" Will bilmiyordu, çok uzun zamandır ağzına kan sürmemişti. İnsan yemekleri yiyebiliyordu fakat açlığını tabii ki gidermiyordu. "Bilmiyorum... bu aralar sadece akıttığım kanları ve sizi düşünüyordum, hiç aklıma gelip zamanım olmadı." Hannibal gülümsedi ve ayağa kalktı. Will'e elini uzattı. "Karnını doyurmaya gidelim mi?" Yavru vampir gülümsedi, bir nevi artık yavru değildi; süreç bir aydı, Will bir buçuk aylık bir vampirdi fakat Hannibal'ın yanına yavru bir vampir olarak kalıyordu. Will, onun elini tutarak ayağa kalktı. Hannibal hemen elini onun beline sardı. "Gözlerini ve ağzını kapatmanı söylemeye o kadar alışmışım ki şimdi gerek olmadığını daha yeni fark ediyorum."

Will hafifçe güldüğünde yeni bir yere gelmişlerdi. Aslında yine bir saraydı fakat daha da eskiydi. Zihin sarayından çok daha eskiydi. Hannibal'ın gerçek yuvasıydı, hiçbir vampir yoktu burada. Will'e tekrardan güvendiği için, yavru vampir kendisini oldukça şanslı ve bir o kadar mutlu hissediyordu. "Vampirler ile aranı oldukça iyi tutmuşsun, eski bir avcı olarak şaşırtıcı." Oldukça eski ve nostaljik olan bir salondalardı. Genişti, şömine vardı fakat yanmıyordu; ne de olsa sıcak, vampiri bunaltıyordu. Will koltuğa oturduğunda Hannibal, kendileri için bir şarap dolduruyordu. "Kolay olmadı fakat zamanla birbirimize alıştık." Yaşlı vampir, oğlana kadehini uzatarak, karşısına; yanına oturdu. Koltuğun kenarına da sırtını yaslıyordu. "Teşekkür ederim." Hannibal, şarabını kokladı ve bir yudum aldı, ardından Will de. Şarabın tadı şimdi anlamlı geliyordu, içinde damlalarca kanlar olmalıydı. Tabii ki bu, aç vampirin karnını yeterince doyurmuyordu. "Floransa da bir yer altı şehiri kuracağız, sadece vampirlerin olduğu." Yer altı fikri aylar önce, tüm bunlar olmadan önce Will'in aklından çıkmıştı fakat tam olarak nerede olacağına karar verilmemişti. "Yavrular yer altında eğitilecek, kontrolleri sağlandığında şehirde bir insan olarak gezinecekler; bir o kadar güneşten kaçınarak." Hannibal yüzüne hoş bir gülümseme takındı. "Ve senle ben, yer altı vampir şehirinin kralları olacağız, Will. Birlikte zihin sarayımızı kuracağız." Bu, Will'in kulağına hoş geliyordu; hatta şimdiden onu heyecanlandırıyordu bile.

"Şaraptaki kan seni yeterince doyuruyor olmamalı, değil mi? Şarap yerine bir kadeh dolusu kan getirmeliyim." Hannibal kalkmak üzereyken Will engel oldu. Onun yerine kendisi kalktı ve çok zaman almadan, koltuğun diğer ucundaki Hannibal'ın baldırlarına oturdu. "Hm." Hannibal, kendinden emin bir şekilde oğlana baktı ve boşta olan elini, onun beline sardı. "Bir o kadar kana ve bir o kadar sana aç olduğumu söylesem, iki ihtiyacımıda aynı anda nasıl gidermelisin?" Yaşlı vampir gülümsedi. Yavru olan ise hafifçe boynuna sokuldu ve serin nefesini boynuna verdi. Hannibal yere kadehini bıraktı ve diğer elini de Will'in bacaklarına yerleştirdi. "Yaramaz bir oğlan oluyorsun." Bunu yapmaya kesinlikle izini yoktu fakat Will, dişlerini Hannibal'ın boynuna geçirdi. Ömründe tattığı en güzel şeydi bu, Will manyağı olur gibi hissetti. Elini onun yanağına koydu. "Will... ah..." Hannibal, canı acırcasına inlemişti ama hoşuna gittiğini hissetti. Bu onun için yeni bir şeydi, daha önce kimse ona böyle bir şey yapamamıştı.

koi no yokan // hannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin