"you so cute."

221 22 29
                                    

Ufak tefek yorumlar atsanız sevinirim....

Felix
'''''
Hyunjin'in söylediği sözden sonra içimde birşeylerin hareketlendiğini hissettim.

Ona aşık mı olmuştum?

Belkide uzun zamandır- belki hiç
Görmediğim ilgiyi gördüğüm içindir.

İlgiyi aşk sanıyorumdur belki. 
O kadar çok sevgiye açım ki, en ufak bir ilgi görünce bunu aşk sanıyorum.

Ne ben , nede hyunjin konuşuyordu.
Dalıp gittiğim için birden açılan kapı yüzünden irkildim.

Hyunjin benim aksime gayet sakin bir şekilde kafasını kapıya çevirdi.

Bir vampir hyunjin'e anlamadığım bir dilde birşeyler dedi , komedine bir kumaş parçası bıraktı ve eğilerek çıktı.

Hyunjin'e baktığımda bana sırıttığını gördüm.

"Hadi seni dolunay için hazırlayalım."

Kaşlarımı çattım. Ne dediğini anlamamıştım.

"Nasıl yani?"

"Kurtadamlar dönüşümleri sırasında daha fazla feromon salgılar buda vampirleri yoldan çıkartır. Seni buradan uzaklaştırmam gerek. "

Aklımda ki deli soruların bir kısmı gidiyordu. Hyunjin'in beni korumaya çalıştığının farkındayım.

Kitaplarla birlikte getirdiği kolyeyi boynuma takmak için yüzüme yaklaştı.

Nefesi yüzüme çarpıyordu. Kalbimin göğüs kafesimi delip geçtiğini hissediyordum.

O benimle göz teması kurmaktan çekinmiyordu ancak ben onun birkaç santim uzağımda ki yüzüne bakmakta zorlanıyordum.

Kendimi zorlayarak konuşmaya çalıştım.

"B-bu kolye ne için?"

Kahretsin kekeledim.

Pişkince sırıttı ve geri çekildi.

"Dışarı çıkacağız, abin henüz seni görmedi ama kokundan tanıyabilir. O yüzden bu kolye senin kokunu gizleyecek."

Kafamı salladım. Dışarıya çıkma düşüncesi beni heyecanlandırmıştı. Ne zamandır bu odadaydım bilmiyordum.

Komedinin üzerinde ki kumaş parçasını aldı ve tekrar önüme geldi.

Bu bir kumaş parçası değil , bir pelerindi. Az önce giren vampirin taktığına benziyordu.

Pelerini omuzlarıma taktı ve kapşon kısmını kafama, burnuma gelecek şekilde kapattı.

"Felix senden birşey istiyorum. Dışarıya çıktığımız zaman kafanı eğ ve sakın kaldırma. Konuşma ve mümkün olmadıkça gözlerini çevrede gezdirme."

Birşey demedim ve sadece kafamı salladım.

"Hadi gidelim."

Elimden tuttu ve kapıdan dışarı çıktık.
Kafamdaki kapşonun izin verdiği kadarıyla etrafı incelemeye başladım.

Koridorlar garipti. Fazla karanlık renklere boyanmıştı, ürkütücü görünüyordu.

Aşağıya inen merdivenlere yöneldik. Merdivenin yanındaki boşluğa baktım. Sanırım bir onuncu katta falandık.

Ben nasıl İneceğiz diye düşünürken belime sarılan kolla ve yüzüme çarpan rüzgarla neye uğradığımı şaşırdım.

Kafamı kaldırdığımda yukarıdan baktığım birinci kata gelmiştik.
Sanırım vampirlerin insanlardan on kat hızlı koştuğunu unutmuşum.

Hyunjin benim afallamış yüz ifademe baktı ve seslice güldü.
Kafamdan kayan kapşonu düzeltti ve yanağımı iki parmağının arasına alarak sıktı.

"Çok tatlısın."

Yaptığı şeyle şaşkınlığım iki kat daha artmıştı.
O bunu umursamayarak elimden tuttu ve çıkışa doğru yürüdü.

Bense onun söylediğini yaparak kafamı eğdim ve kaldırmadım.

Dışarı çıktık. Her yer bembeyaz olmuştu ancak ben bunu sadece ayakkabılarımın bastığı yerlerden anlayabiliyordum.

Uzun bir yürüyüş yaptık. Ben nereye gideceğimizi bilmiyordum ancak bulunduğumuz yerden baya bir uzaklaştığımızı biliyordum.

Bacaklarım ağrımaya başlamıştı. Hyunjin madem hızlı koşabiliyordu o halde neden koşmuyordu.

Biraz sonra hyunjin durdu bende onunla birlikte durdum.

"Kafanı kaldırabilirsin."

Kafamı kaldırıp önümüzde ki eve baktım.
Burası kasabanın sonlarına doğru olan sahilin hemen karşısındaydı.

Hyunjin bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Bir kaç gün burada kalacaksın. En azından dönüşene kadar."

>⁠.⁠<

Kesecek yer bulamadım......

Oy verir misiniz????

Blood İn The Water-HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin