Last days to breathe Easy

117 11 15
                                    

:(((
İyilesmemi beklediğiniz için teşekkür ederim<<<<<<3
(Rahat Bir nefes için son günler)

>⁠.⁠<
"FELİX!"

Jisung kapıyı hızla açıp girdiğinde uykumdan sıçrayarak uyandım.
Yatağın yan tarafının boş olması ile de Aklıma hemen kötü düşünceler dolmuştu.
Hızla doğruldum ve yanıma oturmuş arkadaşıma döndüm.

"Bişey mi oldu? Hyunjin'e bişey mi oldu? Söylesene gerizekalı!"

"Ya yok bişey olmadı ben mutlu bir şekilde içeriye girince bağırmak istedim sadece."

Söylediği saçma nedenden sonra biraz rahatladım ve sırtımı yatak başlığına yasladım.
Ellerimi başıma yasladım ve biraz sakinleşmeye çalıştım.

"İyi misin?"

Ellerimi başımdan çekip derin bir nefes verdim ardından sinirle ona döndüm.

"Sen uzun bir süre heyecanla odama girme jisung çünkü beni deli ediyorsun."

Süt dökmüş kedi gibi kafasını eğdi ve sessizce mırıldandı.

"Noldu niye bu kadar mutlusun sen?"

Eski heyecanı tekrar döndü ve el hareketlerinide katarak konuşmaya başladı.

"Bugün büyü yapacağız o yüzden heyecanlıyım ama mutlu olmamın sebebi Başka."

Boğazını temizledi ve bana biraz daha yaklaşarak konuşmaya başladı.
Konunun onun aşk hayatıyla ilgili olduğu çok belliydi.

"Hani demiştim ya Minho beni sevdiğini söyledi, işte ben bana biraz zaman ver demiştim. Dün nedensizce onu boşu boşuna oyaladığımı hissettim. Gittim yanına kararımı beklemekten sıkıldın mı dedim.
Oda, ben bekletilmekten nefret ederim ama söz konusu sen olunca tüm kurallarım yerle bir oluyor dedi.
Benimde kalbim böyle taramalı tüfek gibi oldu, beni bir heyecan bastı ona cevap bile vermeden kaçtım yanından buraya geldim.
Ölüyorum Felix aşktan ölüyorum."

Büyük bir kahkaha attım.
Aşık olması onun aptallığına aptallık katmıştı.
Kendimi zar zor durdurmaya çalışırken onunla dalga geçmeye hazırdım.

"Aşk insanı aptallaştırır derler ama sen daha çok ultra aptal olmuşsun."

Derin bir nefes verdi ve yanıma yattı.
Ergen bir aşık gibi saçlarının tutamlarını parmağına doluyordu.

"Ah onun aşkı beni perişan ediyor."

"Peki ya ne zaman söyleyeceksin onu sevdiğini."

Jisung kıkırdadı ve omuz silkti.

"Kim bilir? Söylemeyeceğim nazımı çeksin biraz. Hem madem beni beklemekten sıkılmamış burnu sürtsün birazcık."

"Sen bilirsin."

Bende kendimi onun yanına attım ve aynı onun gibi tavana bakarak düşünmeye başladım.

Herşeyi, olan ve olmayan herşeyi, ihtimalleri ve şansları, tesadüfleri.
Hayatımı, mutlu olduğum günleri.
Kısacası herşeyi
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama jisung'un telefonun bildirim sesi kulağımı tırmalayana kadar düşündüm.

"Çocuklar mesaj atmış, ne zaman buluşuyoruz diyorlar. Ne zaman buluşalım kaç aydır yokuz."

Bide bu vardı.
Söyleyecek yalanı bulmuş onları biraz idare etmiştik ama onlarda her normal insan gibi görüşmek istiyorlardı.
Biraz düşündükten sonra onları oyalamanın saçma olduğuna karar vermiştim.

"Bu hafta içinde olur yaz. Daha fazla idare edemeyiz onları."

Jisung'un yazmasını bekledikten sonra bana döndü.

Blood İn The Water-HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin