Vampire's Heart Don't Beat

246 30 20
                                    

Bu hikayede tüm olaylar açıklanacak...

(Vampirlerin kalbi atmaz)
~~~~~~~~~~~~~~~~

Felix gözlerini karanlık bir odada açtı.

Başında keskin bir acı vardı. Bayılma dan önce gördüğü şeyleri Rüya zannetti ancak etrafına baktığında hiç tanıdık olmayan bir yerde uyandığını fark etti.

Kapıyı fark etti ama büyük ihtimalle kilitliydi.

Ayağa kalktı ve kapıya koştu. Tahminlerinde yanılmadı kapı kilitliydi.

Perdeleri sonuna kadar kapalı olan , tavana kadar büyüklüğü olan cama yaklaştı ve Perdeleri araladı.

Hiçbir şey yoktu. Yağan Kar ve karanlık dışında.

Akşam olmuştu.

Onu buraya kim getirmişti? Neredeydi? O gördüğü şeyler neydi?

Bu ve bunun gibi bir sürü şey geçti kafasından.

Nerede olduğunu merak ediyordu. Derken kapı yavaşça Açıldı.

Felix arkasını döndü karşısında.

Genç, uzun boylu birisi vardı. Bu adamı daha önce görmüştü ama nerde?

"Sen.."

Tabii ya yejinin evinde gördüğü fotoğraftaki adamdı.

"İyi uyudun mu Felix?"

Felix hissettiği korku ile geriye doğru ilerledi.

"Ama sen ölüydün. Tabii ya niye şaşırıyorum ki bu siktiğimin kasabasında her şey olabilir."

Adam hafifçe güldü ve yavaş adımlar ile Felix e yaklaştı.

"Yaklaşma bana yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım!"

Adam onun bu dediğini duymazdan geldi ve ona yaklaşmaya devam etti.

Tam karşısında durduğunda;

"İMDAT YARDIM ED-"

Adam Felix in dudaklarına elini bastırarak susturdu.

"Neden burda olduğunu merak etmiyor musun? Bence ediyorsun bu yüzden sus ve diyeceklerimi iyi dinle. Tamam mı?"

Felix kafasını salladı ve adam elini onun dudaklarından çekti.

"Sen kimsin?"

"Ben Hwang Hyunjin."

"Hmm."

"Sana olayı en başından anlatmamı ister misin?"

"Mümkünse kısa kes çünkü buradan ne kadar erken defolup gitsem o kadar iyi."

Adam kıkırdadı ve kafasını eğip olumsuz anlamda salladı.

"Çok güzel hayallerin var ancak kendini fazla kaptırmasan iyi edersin."

"Ne?"

Adam o birşey diyeceği zaman konuşmaya başladı.

"Bundan 20 yıl önce burası küçük bir kasaba değildi. Kocaman bir şehirdi ve tek bir sahibi vardı. Burada sadece vampir ler yaşıyordu. Devletin elbette bizden haberi vardı ve insanlara bulaşmadan kendi halimizde yaşadığımız için hiç kimseye duyurulmamıştı.

Ben buranın lorduydum ki halada öyleyim ancak birgün ormanın derinliklerinde bir bebek bulmamla herşey değişti. "

Felix onun sözünü kesti.

"İyide benim bu konuyla ne ilgim var?"

Hyunjin bıkkın bir nefes verdi.

"Hiç bu kadar çenesi düşük biri olacağını düşünmemiştim. Susarsan devam edeceğim. "

Felix kafasını salladı.

"Aslında onun normal bir insan olduğunu düşünmüştüm ancak o bir kurt yavrusuymuş.

O bebek sensin Felix. Sen insan değilsin. Seni ilk gördüğüm zaman buz tutmuş kalbimin attığını ve tekrardan sıcakladığını hissettim.

Vampirlerde böyle olur, ruh eşini bulduğunda.

Aslında insan olan annen bir kurttan hamile kalınca seni onlara vermek istememiş ve bir ormana bırakmış.

Sonra seni ben buldum. Ancak sana doyamadan geri vermek zorunda kaldım."

Tepkisini ölçmek için Felix e baktı ama Felix ona bakmıyor eliyle yanındaki komedinden destek alıyordu.

"Sen iyi misin?"

Felix ona bakmadan cevap verdi.

"Devam et.. lütfen."

"Pekala. Sonra kurtlar senin yerini buldu ve seni benden almak istediler ancak ben seni veremedim. Göğsüne bir yara açtım ve boynuna kurtların senin kokunu almaması için bir kolye taktım.

Senin ruhunu bu kasabaya bağladık ve sen yirmi yaşına bastığın ilk anda kaderin seni buraya çekecekti.

Senin kanın bu kasabaya ve içinde ki vampirlere bağlandığı için senin kanının tadına bakan herkes asla sahip olamayacağı bir güce sahip olur.

İşte şimdi anladın mı Felix?"

Felix elleri ile kafasını tuttu ve duyduklarını sindirmeye çalıştı.

"Peki ya bu kasabaya noldu?"

"Kurtlar bu kasabayı yaktılar. Sen buraya kanını döktüğün zaman mezarlarında ki tüm vampirler tekrar uyancak ve yanan kasaba tekrar düzelecekti. Ki öylede oldu."

Felix yanında ki koltuğa oturdu.

"Tanrım nolur bunlar bir kabus olsun."

"Maalesef Felix bunlar hiç olmadığı kadar gerçek."

Felix orada biraz daha durdu ve kafasını kaldırıp hyunjin e baktı.

"Peki bundan sonra ne olacak?"

Hyunjin serbest bıraktığı ellerini kavuşturdu.

"Bana kanından vermen gerekiyor. "

Felix in gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Ne?"

"Vampirler ruh eşlerinin kanlarını içtikleri zaman daha da güçlü olurlar. "

"Bizim ruh eşi olduğumuzu nereden biliyorsun?"

"Dedim ya seni görünce kalbim atıyor. Halbuki vampirlerin kalbi atmaz."

Pek sevemedim siz???

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pek sevemedim siz???

Blood İn The Water-HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin