Mulberry

152 14 11
                                    

Yorum yapmayı unutmayın 😘🥰🧡
(Dut)
>⁠.⁠<

Hyunjin duyduğu şey ile hızla ayağa kalktı.
Anında evin önüne geldiğinde, evin dört bir yanına yerleştirdiği vampirlerin ölü bedenlerini gördü.

Kalpleri yerinden çıkarılmış olan vampilerin kanları karla kaplı zemini kırmızıya boyamıştı.

Camlar patlamış , kapı kırılmıştı.
Evdeki çoğu yer dağınık , yerde ayak izleri vardı.

Evin içinde ki yoğun koku kısa zaman önce kurtlar tarafından istila edildiğini söylüyordu.

Hyunjin delirmiş gibi Felix'i ararken arkasında durmuş Chan ise onun için endişeleniyordu.

Hyunjin'in gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
Elini yüzüne siper etti ve içli içli ağlamaya başladı.

Chan bu gördüğü görüntü ile şaşırdı.
Kardeşini bildi bileli hep soğukkanlıydı, yanında birinin ağlamasına bile tahammül edemezdi.
Şimdi yüzünü eliyle kapatmış ağlayan beden ona çok yabancı geliyordu.

Babaları Annelerini öldürdükten sonra bir daha asla aglamayacağını söylemişti.
Ancak şimdi Felix yok diye ağlaması tabularını yıktığını gösteriyordu yada yeminlerini unutacak kadar aşık olduğunu.

Hyunjin elini mührüne koydu ancak birşey hissedemedi.
Felix uyuyordu. Belkide bu yüzden tehlikede olup olmadığını hissedemiyordu.

Chan Hyunjin'in yanına yaklaştı ve elini omuzuna koydu.

"Birşey hissedebiliyor musun hyunjin?"

Ağlaması dinen hyunjin kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır, büyük ihtimalle uyuyor, ama neden uyuyor? Hyung neden uyuyor neden hissedemiyorum?"

O panik halinde konuşmaya devam ederken Chan onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Hyunjin biraz sakin olur musun? Mühür sadece eşin tehlikede olduğunda ve canı yandığında hissedilir.
Yani şuan hissedemiyorsan büyük ihtimalle iyidir."

Hyunjin sakinleşmemişti.
Hala aklında dünya kadar fikir vardı.

"Ne olmuş burada böyle?"

Hyunjin duyduğu tanıdık sesle kafasını kaldırdı şaşkınlıkla.

İki kardeş kapının önündeki bedene şaşkın gözlerle bakıyorlardı.

Felix elinde tuttuğu mor ve beyaz renkli dutlarla dolu sepetle gayet iyi gözüküyordu.

İkisinin garip bakışlarına nazaran yüzünde insanın içini ısıtan bir gülümseme vardı.

Onların şaşkınlığını umursamadan ağzına bir dut attı.

Hyunjin en sonunda kendini toparladı ve birkaç adım atarak ona sarıldı.

Felix ne olduğunu anlamasada mor rengine dönmüş ellerini Hyunjin'in kıyafetlerine değdirmemeye özen göstererek sarılışına karşılık verdi.

Hyunjin biraz çekildi ve Felix'in heryerini kontrol etti.
Tek bir yara izi görmesi bile kurtların soyunu bitirebilirdi.

Felix onun ne yaptığını anlayamıyor, garip gözlerle bakıyordu.

"Sen neredesin Felix?"

"Ben ormana gitmiştim."

"Neden?!"

Felix hyunjin'in bağırmasını beklemiyordu bu yüzden irkildi.
Chan ikisinin kavga edeceğini anlayınca boğazını temizledi.

"Madem iyisin Felix ben artık gideyim changbin'e yardım etmem lazım."

İkisinin yanından geçerken Hyunjin'in kulağına yaklaştı.

"Sinirini koru o daha çocuk."

Hyunjin ona kafa salladı.
Chan evden çıktı ve Felix konuşmaya başladı.

"Ben anlamıyorum hyunjin dışarıda ne oldu?"

"şimdi dışarıyı boşver sen neden ormandaydın?"

Hyunjin ona tekrar bağırınca Felix ona biraz daha yaklaştı.

"Hyunjin bana neden bağırıyorsun?"

"Neden ormanda olduğunu söylemezsen daha çok bağıracağım.
Sana evden çıkma dediğimde gayet ciddi olduğumu düşünüyordum. Ya sana birşey olsay-"

Felix onun sözünü kesti.

"Hyunjin, ben senin camdan kafeste sakladığını bir çiçek değilim.
Bende yaralanabilirim, incinebilirim.
Beni bir evde hapsederek daha çok yaşattığını sanıyorsun ama yanlış.
Sabahın köründe beni tek bırakıp gidiyorsun, seviştiğimiz gecenin sabahında bir bomba sesi ile uyanıyoruz. Ölecek misin? Ölmeyecek misin?
Bu soru işaretleri beynimi yiyip kemiriyor.
Ben kaçarak yaşamak istemiyorum.
Nolur bana kırılamaz muamelesi yapma.
Dediğim gibi ben camdan bir kafeste değilim."

Hyunjin yüzünde ki ifadeyi yumuşatarak felix'in ellerini tuttu.

"Biliyorum bebeğim ancak ben seni herkesten sakınırken kaybetme korkusu o kadar canımı acıtıyor ki yalnızlığını göz önünde tutamadım affet beni.
Bende seni bir evde hapsetmek istemiyorum bunu sana en başından beri söyledim.
Ancak dışarısı çok tehlikeli , daha bu sabah deniz feneri patlatıldı, dışarıda ki ölenleri sormuştun yine kurtların işi.
Şimdi sen söyle ben göz göre göre seni o tehlikenin ortasına nasıl çıkarayım?"

Felix söyleyecek sözü olmadığını anlayınca kafasını yere eğdi ve ona bakmadı.

Hyunjin Felix'in omuzlarından tuttu ve ona sarıldı.

"Seni seviyorum bebeğim.
Seni çok seviyorum.
Yanlız hissetmemen için herşeyi yapacağım, bana sadece ne istediğini söyle."

Felix kafasını göğsünden kaldırdı ve Hyunjin'in alnını kendi alnına yasladı.

"Sadece benimle kal yeter."

Hyunjin ona gülümsedi ve ikisi sarılarak koltuğa oturdu.

"Seni hissedemedim birtanem ne yapıyordun?"

Hyunjin meraklı bir şekilde sorarken Felix gözlerini kaçırdı.

"Şey.. ben ormanda biraz yürüdüm sonra bir tane dut ağacı gördüm, ormana girerkende girişte iki tane sepet bulmuştum, topladım iki sepet bir sepeti yemişim yerkende ağacın altında uyuya kalmışım."

Hyunjin bununla birlikte kahkaha attı.
Felix utandığı için susuyor ama Hyunjin'in gülmemesi için kolunu cimdikliyordu.

"Ya sussana."

"Tamam tamam, Çok mu güzeldi dutlar?"

Felix'in tekrar gözleri parladı ve masanın üzerinde ki dut dolu sepetten birkaç tane daha aldı ve yemeğe başladı.

"Tadı çok güzel yemek ister misin?"

Ağzı dolu konuştuğu için hyunjin onun ne kadar tatlı olduğunu düşünüyordu.
Kafa salladı. Felix hyunjin'in sepete uzanacağını düşünürken dudaklarına yapışması onu bir hayli şaşırtmıştı.

Hyunjin onu sertçe öpmeye devam ederken Felix ona yetişmekte zorlanıyordu.

Hyunjin'in eli Felix'in kalçasına inmeye başlayınca Felix bulduğu ufak boşluktan yararlanıp konuştu.

"Hyunjin canım yeterince acıyor."

"Beni çok endişelendirdin bence böyle bir özürü hak ediyorum."

Hyunjin onu öpmeye devam etti ve Felix onun durmayacağını bildiği için sesini çıkarmadı.

Ve bir gecenin sonu da aynı bitti...



⊂⁠(⁠・⁠ω⁠・⁠*⁠⊂⁠)

Hello yeni bölümü nasıl buldunuz?

Hayır yazdığım şeyden dolayı çığlık atıp abimlerin 'bu tam bir gerizekalı' bakışlarına maruz kalmadım.

Oy verir misiniz?

Blood İn The Water-HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin