Jisung ona kocaman gözlerle bakarken dış kapı çaldı.
Minho yerinden kalkıp kapıya baktığında Changbin olduğunu gördü.
"Felix nasıl?"
"Jeongin'in annesi burada, iyileştirmeye çalışıyor. Hyunjin nerde?"
Birlikte salona girerken konuşuyorlardı.
"Hala oradalar konuşuyolar , ben Felix'e bakmaya geldim."
Salonda ki koltuklardan birine oturdular.
"O kadın bizden ne istiyor Changbin?"
"İstediği şey çok belli değil mi Minho?"
Jisung kaşlarını çattı ve onlara doğru döndü.
"Ne istiyor?"
Changbin ağzını açıp ona birşey diyecekken jeongin salona girdi.
Minho onu gördüğü anda ayağa kalktı."Felix nasıl jeongin?"
Jeongin bomboş bakışları ile koltuğa oturdu.
Yorgun bir sesle konuşmaya başladı."Çok kötü durumu, oku çıkardık ama hamile olduğu için wolfsbane ona çok zarar vermiş. Annem elinden geleni yapıyor ancak başarılı olacağını zannetmiyorum. "
Jisung kafasını elleri arasına aldı ve yeni yeni dinmiş göz yaşlarını tekrar akıtmaya başladı.
Changbin resmen çökmüş olan çocuğa baktı ve konuştu.
"Neden? Bir yolu yok mu iyileşmesinin?"
"Dediğim gibi elinden geleni yapıyor ama çok kötü ben bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Sanırım her şeye hazır olmamız gerekiyor."
Biraz duraksadı ve tekrar konuşmaya devam etti.
"Keşke yapacak birşeyim olsaydı."
>.<
"BUNU ASLA YAPMAYACAĞIMI BİLE BİLE NASIL BÖYLE BİR TEKLİFTE BULUNURSUN? AKLINI MI KAÇIRDIN?"Hyunjin önünde ki kadına bağırmaya devam ediyordu.
Yeonjun onun biraz gerisinde hala eli çenesinde düşünüyordu."Size son teklifim bu hyunjin, diğerlerini beğenmemeniz tamamen sizin suçunuz."
Hyunjin biraz olsun dinmeyen öfkesi ile tekrar bağırmaya başladı.
"Verdiğin tekliflerin saçmalığını kafanda tart önce, kasabalarımızı ve güçlerimizi istedin bu tekliflerin mantıklı bir açıklaması olamaz. "
"O zaman son teklifimi kabul etmek zorundasınız. Sizleri ve kasabalarınızı yerle bir etmemi istemiyorsanız akıllı davranacaksınız."
Aklına gelen fikirle şeytanca sırıttı.
"Hem ikinizin ortak noktası ortadan kalkmak üzere acele karar verseniz iyi olur."
Yeonjun sessizliğini bozarak konuştu.
"Bize biraz zaman ver, istediğin basit bişey değil."
Kadın kafasını iki yana salladı.
"Yoo gayet te basit sizin yapmanız gereken tek şey elinizde olan topraklarımı ve atalarımız dan çaldığınız kara büyü kitabını bana vermeniz."
>.<
Jeongin Felix'in yanından çıkıp salona geldi.
Koltukta oturan Minho'nun yanına geçti."Hyung annemin gitmesi gerek, babam arıyor."
Minho kafasını pencereye çevirdi.
Hava kararmaya başlamıştı.
Geri kafasını jeongin'e çevirdi."Durumu sen idare edebilirmisin? En azından bir şifacı getirene kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood İn The Water-Hyunlix
Fanfiction"Seni ilk gördüğüm zaman buz tutmuş kalbimin attığını ve tekrardan sıcakladığını hissettim."